Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Aklıma gelen başıma geldi; Evrene mesaj verdim 

Biraz moda deyimle evrene mesaj verirken dikkatli olmalı. Ya mesaj vermeyeceksin ya da verdiğin mesajın sonucuna katlanacaksın.

Haberin Devamı

Aklıma gelen başıma geldi; Evrene mesaj verdim

Mutlu, sağlıklı, huzurlu, şanslı ve başarılı insanlar nasıl düşünürler, nasıl dilekte bulunurlar meselesi ince bir konu. Sanırım onlar iyimser olmayı, pozitif ve olumlu düşünmeyi alışkanlık haline getirmişler. 
Yaşamda karamsarlığa yer vermemeli. 
Hayata olumlu bakan insanlar genellikle; 
Strese girmez. 
Sakin olur. 
Mide krampları olmaz. 
Baş ağrıları tutmaz. 
Aşırı kilo almaz. 
Yüzleri asılmaz. 
Asapları bozulmaz.  
Gerilmez. 
Kavga çıkarmaz.
Kansere yakalanmazlar… 

Evrene mesaj göndermeyi izah etmeyeceğim, mevzuu karışık… Çekim yasasını, kuantum fiziğini, paralel ve manyetik alanı anlatacak değilim. 
Bir şeyler oluyor ki, bunlar da oluyor. 

Haberin Devamı

Aklıma gelen başıma geldi; Evrene mesaj verdim


Canımızı sıkan, istenmedik bir iş ve durumla karşılaştığımızda tüh, aklıma gelen başıma geldi deriz değil mi? 
Ya da bir fırsatı kaçırdığımızda… 
Aklıma gelen başıma geldi! 
Bazen insanı aklından fikrinden şüphe ettirir.  
Ben neymişim, erenler sınıfına mı karışıyorum bile dedirtir insana. 
Bazen de korkutur kişiyi. 

Sahi başımıza gelecekleri nereden biliyoruz? 
Aklımıza gelenleri nasıl yaşıyoruz? 
Daha önce ki deneyimler mi düşüyor aklımıza? 
Bilemem, net değil, karışık işler!.. 
Belki kehanet, belki atalardan gelip DNA’larımıza işlenen kodlar… 
Kimbilir! 
Acayip durumlar… 

Tam bir ay önce güzel ülkemiz beyaza bürünmüştü ya hani. 
Beklenen kar yağışı yağmış, dibi görünen barajlar su tutmuş, bereket gelmişti. 
Şükürler olsun Tanrıya, dualarımızı boşa çıkartmamıştı. 

ÇOCUKLUKTAN MİRAS 

Aklıma gelen başıma geldi; Evrene mesaj verdim

Kar yağınca köydeydik. Bahçedeki kar diz boyunu geçmişti.  
Soba gürül gürül yanarken karda üşüyen parmaklarımızı soba borusuna yaklaştırıp ısıtmak, çocukluğumuzdan miras kalan bir alışkanlıktı… 
Kuzinede çay demlemek, kestane kebap ya da sobanın gözünde patates yapmak, 
Kar taneleri yüzüne, gözüne, kirpiklerine düşerken mis gibi, dumanı üstünde salebi yudumlamak, 
Ve penceren üç gün boyunca kar yağışını izlemek dinlendiriyor insanı. 
Bizim gibi tuzu kurular için böyle!.. 

Pazar, pazartesi, salı, çarşamba…  
Buraya kadar 4 güzel gün. 
İşe de gidemedik, kafamızı dinledik. 
Gidecektik belki ama köy içi yollar kapalıydı, açılmadı.  

Haberin Devamı

ESKİ KÖYLER MAHALLE OLDU 

Köy demişsem alışkanlıktan, buralar yıllar önce mahalle oldu. 
Büyükşehirlere bağlı ne kadar köy varsa hepsi mahalleye döndü. 
Köylüler açısından iyi bir şey değil bu!.. 
Neyse… 
Mahallede su parası ödüyoruz, atık parası ödüyoruz… 
Ama yolumuz 4 gün boyunca açılamıyor! 
Kent meydanından burası 15-20 dakika… 
Burası neresi mi? 
Osmangazi sınırları içerisindeki Gündoğdu Mahallesi… 
Vergileri almaya gelince mahalle, hizmete gelince köy!.. 

Yollar kapalı, arabalar mahsur. 
Yine Allahın şanslı kullarıyız, çarşamba günü yani dördüncü gün hava kararmaya yakın, kapalı yolu açmaya ufak bir iş makinası geldi. 
Bir bıçaklık yol açıldı. 
Teşekkür ettim makine operatörüne, Gündoğdu Mahallesi Muhtarı Savaş Özkan ‘a… 

“Bi dakka, buraya tuz atmayacak mısın?” diye sordum operatör arkadaşa. O da; 
- ‘Yok abi, atmayacağım. Tuz vermedi Belediye’ dedi.  
Bunun üzerine ben de ‘Gece ayaz olacak, açtığın yol buz tutacak, yarın biz de kayıp düşeceğiz, kolumuz bacağımızı kıracağız o zaman’ diye söylendim. 
Hay dilimi eşek arısı soksaydı da söylemez olsaydım! 
Hem söylendim de ne oldu, iki kürek tuz mu atıldı sanki… 

Haberin Devamı

AKLIMA GELEN BAŞIMA GELDİ 

Aklıma gelen başıma geldi; Evrene mesaj verdimPerşembe günü sabah, bata çıka kardan çıkıp elimde değnek arabaya gidiyorum.  
Yol bildiğiniz cam… 
Gemlik Körfezi’nden gece esen rüzgar yolu cilalamış, buz pateni sahasına döndürmüş. Biz de paten yaparken birden ters döndük… Bacaklar havaya... 
İçimi bir acı kapladı. 
Anladım tabi, sol kolda, bilekte kırık olduğunu.  
Bir arkadaş sağ elimden tutup kaldırdı. 

Eee kaç yılın hekimiyim… 
Hem tecrübeli de sayılırım.  
Kırk yıl önce tıp fakültesi öğrencisiyim. Hocalar, asistanlar, öğrenciler şimdi timsah başlı yeni Bursa şehir stadyumunun olduğu yerde, Veledrom dış sahada maç yaparken radyoloji bölüm başkanı sevgili Ercan hocamın tekmesiyle yere serilmiş sağ bileğimi de öylece kırmıştım. 
Her iki bilek açısından eşitlik sağlandı şimdi… 

Ne günlerdi, anlı şanlı hocalarımızla, proföserler, doçentler, asistanlar, öğrenciler hep birlikte tozlu topraklı sahalarda futbol müsabakaları yapıyorduk… 
Gel de o günleri özleme şimdi arkadaş… 

Konuyu dağıtmayalım. 
Birkaç kürek tuz yokluğu sebebiyle kim bilir kaç kol, bacak, kafa kırılmıştır o karda? 
Bu tür kaza ve yaralanmalar tamamen önlenebilir olaylardır.  
Bir aydır kolum alçıda.  
Yaşam kalitem bozuldu… 
Bu işin bir de yasal boyutu var, dava açsam belediye özensizlik gösterdiği, görevini yerine getirmediği için tazminata mahkum olur.  
Bu yolu ben kullanmayacağım ama başka vatandaşlar kullanmazlar diyemem!.. 
Kent yöneticilerimiz daha planlı, daha organize ve daha yararlı işler için bakış açılarını düzenlemeliler. 
18 Şubat’ta iki kürek tuz yokluğu sebebiyle boynumuza asılan kolumuzun alçısı yarın, 19 Mart’ta çıkacak. 
Bu da bana ders olsun!.. 

Haberin Devamı

‘UY GENE DÜŞECEĞUM’ 

Temel kaldırımda yürürken yolunun üzerinde ki muz kabuğunu görünce; 
- Uyy gene kayup düşeceğum da! demiş. 

Ne gerek vardı, niye iş makinası operatörüne ‘yarın kayıp düşeceğim, kolumu kıracağım’ dedim ki!.. 
Demek ki ‘evrene mesaj’ böyle veriliyor. Sonra da ‘aklıma gelen başıma geldi’ oluyor… 

Sizler sağlıkla kalın efendim.

Yazarın Tüm Yazıları