GEÇTİĞİMİZ günlerde gazetemizde bir haber yayımlandı. Bu haberde Multiple Skleroz (MS) hastası bir bayanın yaşadığı depresyon nedeniyle tedavisini sürdürememesi ve bu nedenle ölmek istediği konusu işleniyordu.
Haberi okuduğum ilk anda başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü sandım. Böyle bir haberin MS hastaları arasında çok yanlış düşüncelere yol açacağını düşündüm. Ertesi günlerde, bu hastalığın tedavisiyle uğraşan meslektaşlarımla konuşarak, hastalarından ne gibi tepkiler geldiğini öğrenmek istedim.
Düşündüğüm gibi hastaların tepkisi çok olmuş. Meslektaşlarımın tepkilerini aktarmayı hiç istemiyorum.
MS, birçok hastalık gibi zor tedavi edilen, bazı kısıtlamalara yol açan ve tedavisinde kullanılan ilaçların bazı yan etkilerinin bulunduğu bir hastalık. Ancak tıp, özellikle son yıllarda, tedavi alanında çok başarılı sonuçlar sağlayabiliyor.
Uzun yıllar boyunca bir hastalığı yaşamak kolay değil. Sadece bu durum bile hastalarda depresyona yol açabiliyor. Kaldı ki ilaçların yan etkileri de tabloya eklenince depresyon önemli bir sorun haline dönüşebiliyor.
Haberde sözü edilen hasta da önemli bir depresyonun içindeymiş. Bu nedenle intihar girişimlerinde bulunmuş ve halen bir psikiyatri kliniğinin tedavisi altında tutuluyor. Şimdi bu denli önemli depresyon yaşayan bir hastanın sözlerine bakarak, hastalıkla ilgili değerlendirmeler yaparsanız yanlışa düşmemeniz mümkün olmaz. Böyle bir haberin sağladığı tek şey, MS hastaları arasındaki depresyon oranını artırmak olacaktır.
Aslında, haberin içeriğine bakıldığında doğrular çok. Hastalığın belirtileri, tedavi olanakları konusunda birçok bilgi var. Ancak yola çıkıştaki ilk mesaj, çok aşırı bir durumdan kaynaklanınca, haberi serinkanlılıkla okuyup yararlanma olanağı kalmıyor.
Belki çoğunuz bilmiyorsunuz; medyada sağlıkla ilgili haberlerin bir kısmı yurtdışında yayınlanan haberlerin tercümesi şeklinde, bazıları da iç kaynaklı. Ne dış kaynaklı, ne de iç kaynaklı haberleri düzenleyenlerin sağlıkla ilgili bir eğitimleri var. Birçok kuruluş, bazı muhabirlerini sağlık muhabiri olarak belirlemiş. Sağlık muhabirleri gerek kendi çabalarıyla ve gerekse oluşturdukları meslek örgütü sayesinde kendilerini yetiştirmeye çalışıyorlar. Ancak ‘‘her habere sadece sağlık muhabiri gider’’ diye bir kural yok. Üstelik, benim bildiğim kadarıyla hiçbir medya kuruluşunda, haberi değerlendirip kontrol edecek, doğru başlıkla doğru mesajla yayınlanmasını düzenleyecek bir sağlık editörü de yok. Böyle olunca da sık sık yanlışa düşülüyor
Bir insan hakkında aslı olmayan bir haber yazarsanız hemen mahkemeye verilirsiniz. Elinizde geçerli kanıt yoksa, piyasada satılan bir ürün aleyhine haber yazmak hiç de kolay değil ama, binlerce, on binlerce hastanın yaşamını, sağlığını allak bullak edecek haber yazmak serbest.