Paylaş
İlaç mı gıda maddesi mi?
Geçtiğimiz günlerde, sürekli takibimde olan bir hastanın kontrol tahlillerini yaptırdım. Öncelikle karaciğer tahlilleri olmak üzere birçok tahlilinin bozulmuş olduğunu gördüm. Hasta, by-pass ameliyatı geçirmiş, tansiyon ve kolesterol sorunu nedeniyle tedavi görüyor. Bu bozulmalar çok önemli. Hayatında nelerin değiştiğini araştırdığımızda, son zamanlarda kilo vermek amacıyla, alternatif tıp yöntemlerinden birini uygulayan 'çok ünlü' bir doktora gittiği ve onun önerdiği 'doğal' ilaçları kullandığını gördük. Doktoru, bunların doğal olduğu için hiçbir yan etkisinin olmayacağını öne sürmüş, hasta da bir çok tanınmış insanın buna gittiğini söyleyerek savundu, sanki şöhretli insanlar hiç hata yapmazmış gibi.
Kullandığı ilaçları inceleyip içinde nelerin olduğunu görmek istedim, her ilaçta 15-20 bitkisel madde var. Bunun yasal olarak ithal edilip edilmediğini görmek için iznine baktım, Tarım Bakanlığı'nın izni ile ithal edilmiş olduğunu gördüm. Bu saçmalığın nedeni, içindeki maddelerin bitkisel kökenli olması herhalde. Bu mantıktan yola çıkarsak, diğer ilaçlar da fabrikalarda yapıldığına göre bunların izinlerini de Sanayi Bakanlığı vermeli diye düşünüyorum.
Bitkisel ilaçlar
karaciğeri sakatlayabilir
Bir madde sağlığın korunması ya da hastalıkların tedavisinde kullanılıyorsa bu Sağlık Bakanlığı'nı ilgilendirir, bunların da denetlenmesinin ve ruhsatlandırılmasının Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gerekir. Bu denetleme yapılmadığı için 'doğaldır o halde zararı yoktur' yutturmacasıyla birçok madde halka pazarlanmaktadır. Nitekim kısa bir süre önce zayıflama amacıyla, televizyon gösterileriyle satılan 'doğal' ürün ile karaciğeri sakatlayan bir çok kişiyi gördüm. Yaptığım araştırmada bu ürünün Amerika'da satışına, içindeki karaciğere zararlı olan bir bitkinin çıkartılması şartıyla izin verildiğini ama Türkiye'de bu bitkinin de bulunduğu ürünlerin satıldığını gördüm. Doğal maddelerin sağlığa hiçbir zararı olmayacağını savunan bu kişilere en önemli zehirlerin doğada bulunduğunu hatırlatmak isterim. Tarih boyunca bir çok ünlü kişi 'baldıran otu' ile zehirlenerek öldürülmüştür. Sarmaşıkların, menekşelerin bazı türlerinin, evlerimizi süsleyen Difenbahya bitkisinin zehirli olduğunu biliyorum. Botanikçiler zehirli bitkileri sayarlarsa herhalde yüzleri bulur. Hayvanlar alemine girersek akrepten yılana ve örümceğe varıncaya kadar bir çok 'doğal' canlı da öldürücüdür. Doğal maddelerin sağlığa zararlı olmadığı bu denli savunanlar, yarın insanlara, doğaldır diyerek dışkı yedirmeye bile kalkarlar. İdrar içmenin yararını savunanlar olmadı mı?
Doktorlara ne demeli?
Bu işleri sokaktaki cahil insanlar, gizlice yaparsa denilecek bir şey olmaz da, tıp fakültesi mezunu doktorların yapmasına ne demeli? Acaba Sağlık Bakanlığı ve Tabip Odaları ne diyor? Bir şey demediklerini sanıyorum. Bir tedavi yönteminin Hindistan'da, Çin'de, Sibirya'da uygulanıyor olması ya da tarihsel dönemde uygulanmış olması bu gün de uygulanmasına izin verilmesini gerektirir mi? Yarın ben kalksam Afrika'daki yamyam kabilelerinin büyücülerinin yıllar önce uyguladıkları yöntemlerle hasta tedaviye kalksam, hekim olduğum için buna hakkım olacak mı? Bu güne kadarki uygulamalara bakınca var olabileceğini sanıyor ve iyice panikliyorum.
Benim hekim olmam insanlar üstünde her istediğimi yapmama hak vermemeli. Hekimlere, tıp fakültesinde öğretilen yöntemlerle tedavi yapma hakkı verilir. Sonradan ortaya çıkmış yöntemler de, öncelikle Sağlık Bakanlığı tarafından incelenir, Türkiye'de uygulanmasına izin verilirse, bu konuda eğitici olma yeterliği yetkili kurumlarca belgelenmiş eğiticilerin düzenleyeceği 'Mezuniyet Sonrası Eğitim Kursları' ile uygulamak isteyenler eğitilir, yapılacak sınavla yeterli formasyonu kazandığı belirlenirse bir belge verilerek o yöntemi uygulama hakkı verilir.
Sayın Sağlık Bakanım lütfen bu konulara da el atın. Bence Türk insanının sağlığıyla ilgili ne konu varsa sizin sorumluluk alanınıza girer. Eğer birileri yasal boşluklardan yararlanıyorsa, bu yasal düzenlemeleri yapmak da iktidarlara düşer, sizden haber bekliyoruz.
Paylaş