Kanseri önlemek mümkün, evet en azından bir bakterinin yol açtığı mide kanserini. Türkiye'de yüzde 86.2 gibi yüksek bir oranda görülen ve ülsere, hatta mide kanserine neden olan ‘‘helicobakter pylori’’ aslında teşhisi ve tedavisi çok kolay olan bir bakteri.
HELİCOBAKTER pylori... Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz ama çoğumuzun ne kadar tehlikeli olabileceğinden haberdar olmadığımız bir bakteri. Helicobakter pylori, 1982 yılında Avustralya'daki laboratuvarda, mide mukozası iltihabı bulunan bir hastadan alınan doku örneğinin paskalya tatili nedeniyle normalden daha uzun süre kuluçkada bırakılmasıyla tesadüfen bulunmuştu.
Böylesi bir rastlantı sonucu ortaya çıkarılan Helicobakter bakterisi, ülserin ve mide kanserinin en önemli nedenlerinden biri. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir açıklama, bu bakterinin mide kanseri konusunda oynadığı rolün sanılandan çok daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bugüne kadar Helicobakter pylori'ye bağlı enfeksiyonun tümör riskini iki ile altı kat yükselttiği sanılıyordu. Heidelberg Üniversitesi'nde yapılan bu son araştırma, Helicobakter pylori'nin alt ve orta mide bölümündeki kanser riskini 20 kat yükselttiğini ortaya çıkardı. Dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde mide tümörü ikinci sırada yer alıyor. Şu andaki istatistikler, ülkemizde her 100 kişiden 86'sının midesinde helikobakter pylori olduğunu gösteriyor.
Bakterinin ağız yoluyla geçtiği biliniyor. Her hastalıkta olduğu gibi burada da hijyen ön plana çıkıyor. Kirli su ve yiyeceklerin alınmasıyla bulaşan bakterinin en önemli özelliklerinden biri, midenin zorlu koşullarına kolaylıkla uyum sağlaması. Vücudun savunma mekanizmasının midedeki bakteriye ulaşamaması da helicobakter pylori'nin ömrünü uzatan etkenler arasında yer alıyor. Bakteri özellikle gastriti olanlarda görülen mideden geriye akış sırasında ağıza da gelebiliyor. Böyle olduğunda öpüşme gibi ağız temasıyla da kişiden kişiye bulaşabiliyor.
Mide ülserini ve kanserinin baş sorumlusu olan bu bakteriyi doğru tedavi ve takiplerle tamamen ortadan kaldırmak mümkün. Bakterinin vücutta olup olmadığını öğrenmek için pek çok yöntem var. Bunlardan biri de nefes testi. Nefes testi yaptırmak isteyenlerin testten önceki 6 saatte bir şey yememesi öneriliyor. Bu test son derece basit ve çabuk yapılıyor, ayrıca endoskopiye göre daha az masraflı.
Kan testinde ise kanda helikobakter pylori´ye karşı oluşan antikorlar aranıyor.
TEDAVİ SONRASI TEST
Helicobacter pylori enfeksiyonu teşhisi konulduktan sonra hemen tedaviye geçmek gerekiyor. Bakterinin tedavisi son derece basit olmasına karşın bazı hastalar için tekrar tekrar endoskopi ve biyopsi yapmak ve belli aralıklar verilerek bir dizi antibiyotik tedavisi yapmak gerekebiliyor. Tedavi sonrası yapılması gereken en önemli şey, testlerden birini tekrarlayarak bakterinin ölüp ölmediğinden emin olmak. Bakteriyi öldürebilmek için birkaç antibiyotiğin kombinasyonu ile tedavi etmek gerekiyor.
SORULAR-SORUNLAR
HİSTAMİN, ALERJİLERDE SALGILANAN BİR MADDE
Sizden histamin hakkında bazı bilgiler almak istiyorum. Mesela; Histamin nedir? Araştırmalar nasıl yapılır? Kullanılan ilaçlar nelerdir?
Sevda Roos /Hollanda
Histamin araştırmaları ve kullanılan ilaçlarla ilgili bilgilerin tümünü aktarmaya çalışsam, ciltler dolusu yazmam gerekir. Ben size hastalarda ‘‘histamin’’ ile ilgili bilgilerin gerekli olduğu alerji konusunu aktararak yanıt vereyim. Eğer siz histamin konusunda başka bilgiler de istiyorsanız bunu belirterek tekrar yazın lütfen. Histamin, vücuttaki alerjik tepkimeler sırasında da salgılanan bir maddedir. Alerji sırasında dokuda kızarma, şişme, kaşıntı, yanma gibi belirtiler, artan histamin salgısı nedeniyle ortaya çıkar. Histaminin aşırı salgılanması sırasında temel olarak iki grup ilaç kullanılır. Bunlardan biri ‘‘antihistaminikler’’ denilen ve halk arasında alerji ilaçları olarak bilinen ilaçlar, diğeri de ‘‘kortizon’’dur. Alerjiler ve buna bağlı olarak aşırı salgılanan histaminin oluşturduğu belirtilerden korunmak için temel kural alerji yapan maddelerin belirlenmesi ve bunlardan uzak durulmasıdır. Bu amaçla da başlıca 3 yöntem kullanılır. Birincisi, deneme yoluyla kişide alerjik belirtiler ortaya çıkaran maddelerin bulunması, diğeri, şüphelenilen maddelerin çok sulandırılarak deri içine zerk edilmesi ve burada kızarıklık olup olmadığının takibi, üçüncü yöntem ise kan tahlili ile alerji yapan maddelerin belirlenmesidir. Bütün bu yöntemler ve tedaviler için doktorunuzla bağlantı kurmanız gerekiyor.