İKİ gündür yazılarımda doğum kontrol yöntemlerini tanıtmaya çalışıyorum. Hormon içermeyen ve içeren farklı yöntemlerin neler olduğunu sıraladım. Bu yöntemlerdeki aksamalar genellikle ilacın alınmasının unutulması ile ortaya çıkıyor. Bu sakıncayı ortadan kaldırmayı amaçlayan uzmanlar, cilt altına yerleştirilerek etki eden çubuk şeklindeki implantları geliştirdiler.
Önce, cilt altına 6 çubuk yerleştirilmesi yöntemi uygulandı. Son zamanlarda geliştirilen yöntem, kolun iç kısmına özel bir iğne ile yerleştirilen 4 cm. boyunda ve 2 mm. kalınlığında kibrit çopü büyüklüğünde elastik bir implanttan oluşuyor. Bu araç 3 yıl süreyle her gün az miktarda progesteron salgılayarak yumurtalıklarda yumurta üretilmesini engelliyor ve doğum kontrolü sağlıyor. Gebeliği engellemede bir başka yöndeki etkisi de, rahim ağzını tıkayan mukus adlı tıkacın geçirgenliğini engelleyerek spermlerin rahim içine erişimine engel olmasıdır.
İmplantın etkisi 3 yıl sürüyor. Bu süre içinde, istenildiği zaman çıkartılabiliyor ve 1 hafta kadar sonra da doğurganlık geri dönüyor. Gebelik istenmemekte devam ediyorsa, üç yıl sonra implantın yenilenmesi gerekiyor.
İmplant takılı olduğu sürece, adet kanaması genellikle hiç görülmüyor. Her ay kanama nedeniyle kansızlığın kadınlarda sık görüldüğü dikkate alınınca, bu yöntem tercih ediliyor. Ayrıca kadınlarda adet dönemlerinde rastlanan sıkıntılar da bu yöntemle ortadan kalkmış oluyor.
ERKEKLERE YÖNELİK YÖNTEMLER DE VAR
Erkeklere kadınlık hormonu verilerek sperm üretiminin engellenmesi yöntemi de denenmiş, ancak kullanan erkeklerde ilişkiye girme güçlüğü ortaya çıkınca ilaçlara erkeklik hormonu da eklenerek sorun çözülmüştür.
Erkeklere yönelik bir diğer yöntem de kısırlaştırmadır. Sperm kanallarının kesilmesi, geri dönüşümü olmayan bir yöntemdir.
Kısırlaştırma kadınlara da uygulanabiliyor. Yumurta kanallarının kesilmesi yöntemi, kadınların gebe kalmasını engellemektedir.
Görüldüğü gibi çok değişik yöntemler var. Her birinin tercih edilme yönleri farklı. Hangi yöntemin daha uygun olduğuna konunun uzmanı bir doktorla görüşerek karar vermek gerekiyor.
Aile planlaması, ailelerin ekonomisinde olduğu kadar ülke ekonomisi açısından da önem taşımaktadır. Ülkemizde sadece eğitim çağında olan nüfusun, İsviçre'nin toplam nüfusunun 3 katını bulduğu belirtiliyor. Ülke bu kadar kişiyi besliyor, eğitiyor ve geleceğe hazırlıyor. İşsizlik oranının bu denli yüksek olduğu ülkemizin ekonomik sıkıntılarının altında hızlı nüfus artışı da yatıyor.
Mutlu ve sağlıklı bir gelecek için aile planlaması gerçeğini ihmal etmemek gerekiyor.