Evdeki 'zararsız' gibi görünen birçok şey, okul öncesi çağdaki çocuklar açısından tuzak işlevi görür. Bu tehlikelerin başında da onların erişebileceği yerlere bırakılmış, şekeri andıran ilaç kutuları gelmektedir.
YANDAKİ öykü, çocuk kliniklerine zehirlenme ile yatan birçok çocuğun ortak öyküsü olarak okunabilir ve bu çocukların her zaman evlerine dönemediğini çocuk hekimleri iyi bilir. Okul öncesi çağ (3-6 yaş) olarak da isimlendirilen oyun çağı, yürüme ile elde edilen 'biyolojik özerkliğin' tadının çıkarıldığı, çocukluğun en güzel dönemidir.
Çocuklar başta renkli kutular ve şişeler olmaz üzere yeni gördükleri her şeyi bir oyun aracı olarak algılarlar. Kapalı gördükleri her şeyi ağızlarına götürmek isterler. Bu dönem çocuklarında tehlike algılaması yeterince gelişmemiştir, bu nedenle de ev içlerindeki 'zararsız' gibi görünen birçok şey onlar açısından tuzak işlevi görür.
Çocukları ev içlerinde bekleyen tehlikelerin başında onların erişebileceği yerlere gelişi güzel bırakılmış ilaç kutuları gelmektedir. Çocukluk çağında en sık zehirlenme ilk beş yaşta olmakta, bunların yüzde 50'sinden fazlasını ilaç zehirlenmeleri oluşturmaktadır. Peki yaşamlarının en renkli döneminde çocuklar, ilaç kutularına gizlenmiş tehlikeden nasıl korunabilir?
Tehlikeyi kilitleyin
Zehir danışma merkezlerinden elde edilen bilgiler, oyun çağındaki çocuklarda en sık zehirlenmeye Aspirin ve depresyon ilaçlarının neden olduğunu göstermektedir. Son yıllarda, depresyon ilaçlarının kullanımı arttığından, bu ilaçlara bağlı zehirlenmelerin sıklığında belirgin bir artma olduğu gözlenmektedir. Örneğin deprem sonrası depresyon ilacı kullanımının yaygınlaşması nedeniyle son 1 yılda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kliniği'ne yatırılan zehirlenme vakalarının çoğu depresyon ilaçlarına bağlı zehirlenme vakalarıdır.
Hiç kuşku yok ki çocukları her türlü tehlikeden korumak öncelikle anne ve babaların görevidir. Yapılacak ilk şey evdeki bütün ilaçların çocukların erişmeyeceği yerlerde saklanmasıdır.
Bunun yanında çocukları ilaç zehirlenmelerinden koruyacak esas önlem ilaçların çocukların açamayacağı şekilde ambalajlanması yani 'kilitli kutu'lara konmasıdır. Bu uygulama ABD'de 1970 'de başlatılmış ve tek başına bu önlemle Aspirin zehirlenmesi sayısı 6 yıl içinde 8146'dan 3575'e düşürülmüştür.
Ne yazık ki başta Aspirin ve depresyon ilaçları olmak üzere ülkemizde satılan ilaçların çoğu çocukların açabileceği şekilde ambalajlanmaktadır. Bu nedenle de oyun çağındaki çocuklar yukarıdaki öyküde olduğu gibi ilaç zehirlenmesi riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumda ülkemizde de, zehirlenmelere neden olan ilaçların 'kilitli kutu' olarak ambalajlanması sağlanmalıdır. Dileriz bu çağrıya başta Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü olmak üzere ilaçla ilgili kuruluşlar kulak verir ve çocuk hekimlerinin yüreğini sızlatan öyküler son bulur.
Prof.Dr. Şükrü Hatun
Dr. Erdem Gönüllü
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
(ÖYKÜ) 2.5 yaşında erkek çocuğu, 7/10/2003 günü uykuya eğilim ve ilaç zehirlenmesi şüphesi ile servisimize yatırıldı. Yatış günü saat 12:00'de annesiyle birlikte babaannesinin evine giden çocuk, annesinin odada olmadığı bir anda babaannesinin kullandığı Laroxyl adlı ilaçtan beş tanesini içmişti. Daha önce de bu ilaçtan içmek istediği biliniyormuş ve neden istediği sorulunca şekere benzediğini söylemiş. Çocuğun sözü edilen ilaçtan yaklaşık olarak kilosu başına 10 mg aldığı ve bu dozun 'öldürücü' doza çok yakın olduğu belirlendi. Hasta bu ilaca bağlı kalp ve sinir sistemi bulguları açısından yoğun bakım ünitesinde izlendi. İlacın kandan temizlenmesi süresince herhangi bir sorun olamayınca taburcu edildi.
SORULAR-SORUNLAR
Hepatit B taşıyıcısıyım
Hepatit B taşıyıcısı olduğumu 3 yıl önce Türkiye'de öğrendim, doktorlar kimseye kan vermezsen bir problem yok dediler. Bundan sonra vücudumun bu mikrobu atma şansı var mı? Bu hastalığa bir çare bulunma ihtimali var mı? K.K.
Aralarında hepatit B'nin de yer aldığı virüs hastalıklarının antibiyotik benzeri ilaçlarla kesin tedavisi en azından bugün için söz konusu değildir. Bu hastalıkları insan vücudu genellikle kendi bağışıklığı ile yener.
Siz şu anda hasta değilsiniz, belirli aralıklarla test yaptırarak hastalanıp hastalanmadığınız kontrol ettirin ve yakın çevrenizdeki kişilerin aşı olmasını sağlayın. Bu gibi hastalıklarla mücadelede en geçerli yöntem aşılanmaktır. Aşı ile korunulması mümkün olan bir hastalıkta, risk yaşamak anlamlı değil. Hele ülkemizde sizin gibi virüs taşıyıcı kişilerin çok sayıda olduğu, berber, manikür, diş tedavisi, küçük cerrahi işlemler, kan nakli ve korunmasız cinsel ilişki gibi yollarla bulaşma imkanı bulunduğu için, henüz virüs bulaşmamış herkesin aşı olması çok büyük önem taşımaktadır.
HAFTANIN KİTABI
Sigara içmenin ne kadar zararlı olduğu konusunda farklı düşünen pek kalmadı. Ancak buna rağmen ülkemizde sigara içen kişi sayısı çok yüksek. Aslında içenlerin çoğu sigarayı bırakmayı düşünüyor hatta bunun ötesinde istiyor da ama bazıları denemeye cesaret edemiyor bazıları da denemesine rağmen başarısızlıkla karşılaşmış.
Sigara bağımlılığı güçlü bir bağımlılık türü. Bundan kurtulmak için bilinçli hareket etmek gerekiyor. Psikiyatrist Dr.Ahmet Türkcan yazdığı Sigarayı Bırakma Rehberi isimli kitabında kişilere bağımlılıklarının ne kadar güçlü olduğunu bırakma, sürecinde onları neler beklediğini, tuzak düşünceler ve yanıtlarını anlatıyor.
Bu kitap bir hafta boyunca tüm D&R mağazalarında yüzde 15 indirimli