Paylaş
Hepimizin kendimize has karakter özelliklerimiz var. Bazı yönlerimizle birbirimize benzesek de, aslında hepimiz tek ve özeliz. Aynı ana babanın, aynı evde büyüyen çocukları bile birbirinden çok farklı. Arada bir insanın sorası geliyor, “Nasıl oluyor da benzer genetik yapılara sahip bu çocuklar, aynı anne babayla büyüdükleri halde birbirinden bu kadar farklı olabiliyorlar?” diye. Ne fiziksel özellikleri benziyor ne de huyları.
Ben buna bir yandan “hayatın mucizesi”, bir yandan da zaman faktörü diyorum; zamanla birlikte her birimizde, anne babalarımızda, hayatın içinde yaşanan kaçınılmaz değişim... Yapılan bilimsel araştırmalar bu konuda daha pek çok şey söylüyor, bunları da bir gün yazarım ama ben bugün sizlere kişilik sınıflandırmalarında adı “obsesif kişilik” olarak geçen ve sık görülen bir karakter özelliği olan mükemmeliyetçiliği anlatacağım.
Doğal olarak bu tür bir kişiliğe sahip insanlarda şimdi anlatacağım özelliklerin dozu, hafiften ağıra kadar değişkenlik gösterir.
***
ÖNCE insan neden mükemmeliyetçi olur, ona bakalım: Bu kişiler genellikle çocukluklarında ailelerinden bir türlü istedikleri onayı alamayan, evin katı kurallarına uymak zorunda bırakılan, ne yaparlarsa yapsınlar hep biraz eleştirilen, her zaman yapabildiğinden fazlası istenen çocuklardır. Belki mamaları zamanında yedirilir, soğuktan, mikroplardan en iyi şekilde korunur, zamanında doktora götürülür, maddi şartlar çerçevesinde en iyi şekilde yedirilir, içirilir, giydirilirler ama asıl ihtiyaçları olan sevgiden, şefkatten, hoşgörüden yoksun büyürler.
PİS, DEĞERSİZ, SUÇLU
Biraz büyüdüklerinde içlerinde yeterince ifade edemedikleri bir öfke hissetmeye başlarlar. Zamanla kontrol etmekte zorlandıkları bu öfke duygusunu hayata boşaltamayınca, bu duygu oklarını kendilerine çevirirler. Kendilerini hep pis, değersiz ve suçlu hissederler. Sanki masumiyetleri çok küçükken ellerinden alınmış gibidir.
Hayatlarında sanki yanlış giden bir şeyler vardır, bunu düzeltebilmek için henüz küçücükken hayatla büyük bir mücadeleye girişirler. Çok istedikleri ama bir türlü kazanamadıkları bir şeylerin peşine düşer, kendilerine hiç acımadan çalışır ve içlerindeki öfkeyi giderek daha derinlere gömerler.
Bu çocuklar büyüdükleri zaman adil olurlar, dürüst olurlar, ince eler sık dokurlar. Kendilerine uygulanmayan adaleti dünyaya uygulamak ister, her konuda mükemmelin peşine düşer, pek çok sorumluluk üstlenirler. Çok dikkatli olalım, hiçbir ayrıntıyı atlamayalım, duygularımızla değil her zaman mantığımızla hareket edelim, gerçekçi olalım derken hayat önlerinden akıp gider.
TEK AMAÇLARI KONTROL
Çok derinlerde saklanan öfke, taş olur oturur yüreklerine. Bu taş olmuş duygudan o kadar korkarlar ki onu daha da derinlere gizleyelim, aman kimse görmesin derken yavaş yavaş öfke duygusuyla birlikte diğer duygular da derinlere inmeye başlar. Ne mutlu olabilirler ne coşkulu, ne âşık olabilirler ne de mecnun... İşin kötüsü duygularının yavaş yavaş onları terk ettiğinin, giderek robotlaştıklarının pek farkına da varmazlar.
Onların tek bir amacı vardır, her şeyi kontrol etmek... Ellerinden gelse tüm dünyayı kontrol eder, her şeyin onların doğrularına göre yapılıp yapılmadığını bilmek ve düzeltmek isterler. O bir ev hanımıysa her yeri tekrar tekrar siler, süpürür, kapıları, pencereleri, su ve gaz musluklarını kontrol etmeden yatmaz, önceden belirledikleri günlük rutin sorumluluklarını hasta bile olsalar yapar, hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmamaya çalışır, yakınlarının da bu kurallarına uymasını isterler.
Erkekse benzer şeyleri işyerinde yapar, diğer çalışanların da onlar gibi olmasını bekler, her evrakı mutlaka kendisi okur, onun belirlediği kurallara uymayanlara kızar, her işin mutlaka en doğru ve eksiksiz yapıldığını görmek isterler. Bu özellikleri nedeniyle herkesten çok çalışır, işyerinde yükseldikçe sorumlulukları da artacağından, bu kadar şeyi kontrol etmekte çok zorlanır, iş arkadaşlarıyla sorun yaşarlar.
BEĞENDİRMEK ÇOK ZOR
Aslında niyetleri her zaman iyidir, her şey iyi olsun, tam olsun, eksik bırakılmasın ister, her şeyin düzgün olduğuna kendilerini inandırmaya çalışırlar. Ancak iç dünyalarında hiçbir şey yolunda değildir. Bu yüzden evham, korku, kuruntu, takıntı bu tür insanlarda çok sık görülür. Her konuda olduğu gibi sağlık konusunda da çok titiz davrandıkları için kahveyi bile sade içer, yediklerine içtiklerine dikkat eder, asla duygularıyla hareket etmez, hiçbir siyasi partiyi gönülden desteklemez ve sürekli muhalefette kalırlar.
Onlara bir şeyi beğendirmek çok zordur. Alışveriş ettikleri mağazada almak istedikleri şeyleri defalarca dener, kolay karar veremez, satış elemanlarını çileden çıkarır, aldıklarının da bir kısmını ertesi gün genellikle geri getirir ve değiştirmek isterler.
DEĞİŞİME KAPALIDIRLAR
Arkadaşlarıyla ilişkilerinde biraz mesafeli, daha çok eleştirel olurlar. Kimseyle çok yakın, candan ilişkileri olmaz, hiçbir şeyi hoş göremez, hiçbir konuda sabırlı davranamaz, hemen tepki gösterirler.
Evliliklerde mutlaka evin kurallarını onlar koyar ve çoluk çocuk herkesin bu kurallara uymasını ister, hayatlarının bir plan, program dahilinde devam etmesi için ellerinden geleni yapar, evdeki hesap çarşıya uymayınca da çok kızar, tepki gösterir, hemen yeni bir duruma uymakta zorluk çekerler.
Kendi doğrularından taviz vermez, değişime kapalı olurlar. Kurallara uyar ve herkesin de bunlara uymasını isterler. Ancak bir yanları da çok yardımseverdir. Her yerde eksik olanı mutlaka önce onlar görür, üstlerine vazife olsa da olmasa da bu eksiği düzeltmeye çalışırlar.
Evlerine kolay misafir almaz ama eğer alırlarsa da onu en iyi şekilde ağırlarlar. Sabah yataktan kalktıkları anda, o gün ne yapacaklarının listesi kafalarında hazırdır. Büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket ettikleri için, yataktan aceleyle kalkar ve kafalarındaki planı hemen uygulamaya geçer, onlardan aksini isteyenlere de hemen kızar ve haklı olduklarını kanıtlamaya çalışırlar.
ÇOK UYGAR İNSANLARDIR
Yüksek sorumluluk duyguları nedeniyle işlerinde genellikle başarılı olur, öğretmenlik, akademisyenlik, doktorluk, yargıçlık, spikerlik, müfettişlik gibi mesleklerin hakkını verir, onlardan çok iyi ev hanımı olur ama o evlerin tek hâkimi olmayı da başarırlar.
Hep akıl ve mantıkla hareket ettikleri için, duyguları kullanılmamaktan zamanla körelir, kolay sevemez ve sevilemezler. Çok uygar insanlardır, zaten günümüzde uygarlık biz insanları tam da böyle bir kişilik yapısına sahip olmaya doğru yönlendiriyor.
Sonuç olarak böyle bir kişiliğe sahip insanları uygar, dürüst, güvenilir, sorumluluk sahibi, duyguları yerine genelde mantığını kullanan, çok dikkatli, ayrıntılara meraklı, kolay karar veremeyen, temiz, titiz, biraz kaygılı, takıntılı kişilerdir olarak özetleyebiliriz. Çevrenize baktığınızda, belki kendinizde, belki de çok yakınlarınızda bu özellikleri hemen göreceksiniz. Buradan aldığınız bilgilerle, onlarla nasıl ilişki kurmanız gerektiğini anlamak da sanırım daha kolay olacaktır.
SEVGİYLE KALIN
Bana gb@madalyonklinik.com adresinden ulaşabilirsiniz. Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın...
Paylaş