Paylaş
- Nefsi o kadar köpürmüştür ki arzularının terkini ona söylemeye gücü yetmiyordur.
- Ahiret gözüne uzak olunca kalbine de uzak olur.
- Mümin olan her gün tövbe etmek azmindedir, ancak yarına kadar erteler. Önüne çıkan her günah için bunu yapayım, başka yapmam der.
RESULULLAH (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Cehennem (nefse) hoş gelen şeylerle, cennet de (nefse) zor gelen şeylerle perdelenmiştir.” (Buhârî, Rikâk, 28)
İnsan Neden Günah İşler?
1- Ahirete inanmıyor veya şüphe ediyordur.
2- Nefsi o kadar köpürmüştür ki arzularının terkini ona söylemeye gücü yetmiyordur. Şehvet duygusu onu büsbütün kuşatmış ve ölümden, öldükten sonra dirilmekten ve hesap gününden kısaca ahiret tehlikesinden onu gafil tutmaktadır.
3- Ahiret borç senedi gibidir, dünya ise eldeki nakit paraya benzer. İnsan ise yaratılışı itibarıyla peşin paraya yatkın olup senedin vadesi gözüne uzak gelir. Gözüne uzak olunca kalbine de uzak olur.
4- Mümin olan her gün tövbe etmek azmindedir, ancak yarına kadar erteler. Önüne çıkan her günah için bunu yapayım, başka yapmam der. (İmam Gazali – Kimya-yı Saadet)
KÜÇÜK GÜNAHLAR KALBİ KARARTIR
Bunlar insanın kendi kendisini aldatmasıdır. Resulullah Efendimiz şöyle buyurur:
“Mümin günahını üstünde bir dağ gibi görüp üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise burnunun üstüne konan ve uçup gideceği zannedilen bir sinek gibi görür.”
Öncelikle “küçük günahlar”a karşı dikkatli olmalıyız. Bir hassasiyet oluşturmalıyız. Küçük günah ne ile büyür? İnsan küçük günahlara devam ederek kalbini karartır. Bu bir damlanın taşı oyması gibi bir şeydir. Bir süre sonra kalp hassasiyetini kaybeder. İnsanı günaha yönelten ikinci sebep, günahı küçük görmektir. Küçük günahı büyük görmek imandan, küçük görmek ise gaflettendir. Bu da kalbin zaafıdır.
İnsanın günahına sevinir hale gelmesi, “onu aldattım, malını aldım, ona hakaret ettim, utandırdım” gibi hislerle günahı bir ganimet bilmesi de günah konusunda kalbi zaafı derinleştiren bir husustur.
KALBİN ZAYIFLADIĞI BİR ZAMANI YAŞIYORUZ
Kalbin hassasiyet yeteneğinin zayıfladığı bir zamanı yaşıyoruz. Kalpler günahla buluşunca, bir acı, pişmanlık hissetmiyor. Bu çok kötü bir durumdur. Kalpte kararmamış bir nokta bulunmalı ki ışıkla karanlığı ayırsın. “Rabbimi gücendirdim” sancısı diye bir şey yaşıyor muyuz? Ve “günahtan sakınmak” diye bir meselemiz var mı?
“Günahsız bir gün” mutluluğu diye bir şeyle tanıştık mı? Bize bütün günleri arı-duru ömürler halinde armağan eden Rabbimize bir arı-duru gün götürebilecek miyiz?
KURAN VE RAMAZAN
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın.
(Hucurât, 49/12)
BİR SORU BİR CEVAP
FAKİRE ULAŞTIRAN STK’YA ZEKAT VERİLİR
- Sivil toplum kuruluşlarına zekât verilebilir mi?
Zekâtın verileceği yerler, Tevbe suresinin 60. ayetinde belirlenmiştir. Buna göre zekât, ilke olarak fakirlerin ve ihtiyaç sahibi bireylerin hakkıdır. Bu itibarla, belirli şartları taşıyan Müslümanların yükümlü oldukları zekât ve fıtır sadakasının, Kuran-ı Kerim’de belirlenen yerler dışında herhangi bir yere verilmesi veya cami, köprü, yol, okul, su gibi hayır işlerine sarf edilmesi, Hanefilerce caiz görülmemiştir. Bu esas gözetilmeksizin zekât niyeti ile yapılan ödemeler zekât yerine geçmez. Zekât, kendilerine zekât verilmesi caiz olan kimselere doğrudan teslim edilebileceği gibi, aracı vasıtası ile de ulaştırılabilir. Bu aracının birey olması ile kurum olması arasında fark yoktur. Buna göre hayır kurumu veya sivil toplum kuruluşu, toplayacağı zekâtları Kuran’da belirlenen yerlere/fakir ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorsa aracı konumunda olan bu kuruluşlara zekât emanet edilebilir.
İNŞAATA OLMAZ
Zekâtı hak sahiplerine ulaştırmayıp, inşaat, aydınlatma, büro masrafları gibi genel hizmetleri içinde değerlendirecek olan kuruluşlara ise zekât verilmez. Halka hizmet veren bu gibi kurumların varlıklarını sürdürmeleri için
desteklenmeleri önemlidir. Ancak bu, zekât
dışında gönüllü yardımlar yolu ile yapılmalıdır. Bunun yanında kamusal ve bireysel denetimler de ihmal edilmemelidir.
3 HAREM 3 KUTSAL MESCİT
ÜSTÜVANE-İ HANNANE (İNLEYEN KÜTÜK SÜTUNU)
- PEYGAMBER Efendimizin minber yapılmadan önce dayandığı hurma kütüğünün yerindedir ve kıbleye göre sağ taraftan mihraba bitişiktir. Halûk adlı bir koku sürülmesi sebebiyle, Üstüvane-i Muhallaka adıyla da anılır. Efendimizin, minberde hutbe okumaya başlaması üzerine hurma kütüğünün inlemesinden dolayı Hannâne, Haccâc bin Yusuf’un gönderdiği mushafın burada bir sandık içinde korunmasından dolayı Mushaf sütunu diye de anılmıştır.
KISSADANHİSSE
CEHENNEME GİDEN YOL İYİ NİYET TAŞLARIYLA DÖŞELİDİR!
- ALLAH-ü Teâlâ, cenneti yarattıktan sonra Cebrail (a.s.)’a emretti:
“Git kullarım için hazırladığım cenneti gez, gör. Nasıl bulacaksın, gel haber ver.”
Cebrail (a.s.) gidip cenneti gezdi, içindeki şaşkınlık veren özellik ve güzellikleri hayranlıkla gördükten sonra gelip dedi ki:
“Rabbim, böylesine eşsiz güzelliklerin toplandığı bir yeri kimse bırakmaz. Hemen herkes buraya koşar.”
Rabbimiz bundan sonra cennetin bir bakıma fiyatı sayılan, ödenmesi gerekli faturalarını cennet yoluna dizdi. Nefsin hoşuna gitmeyecek vazifeleri sıraladı, görevleri yığdı ve Cebrail’e, “Bir de şimdi git cenneti gör” buyurdu.
Cebrail (a.s.) bu defa cennetin yolundaki ücreti sayılan fatura mesabesindeki dini görevleri, ahlaki vazifeleri gördü, nefsin hoşuna gitmeyecek emirlere baktı ve dedi ki: “Rabbim, buraya kimsecikler gelmez!”
Bundan sonra Rabbimiz, “Bir de cehennemi gör, orasını incele” buyurdu.
ALDANMAYIP NEFSİNİ ENGELLE
Cehennemi baştan sona gezen Cebrail (a.s.) oradaki haksızlıklara, zalimlere, kötü örnek olanlara reva görülen ceza ve azabı görünce gelip dedi ki:
“Rabbim kullarından hiç kimse buraya girmez, girmeye yönelik işlerde bulunmaz.”
Bundan sonra Rabbimiz, cehennemin cazibesini teşkil eden şeyleri de cehennemin yolları üzerine koydu, onları bir bir sıralayıp bir daha emretti:
“Cehennem’i bir de şimdi gör ey Cebrail!”
Cebrail (a.s.) bu defa da baktı ki, Cehennemin yolları üzerine nefsin hoşuna gidecek öylesine eğlenceler, cazip görüntüler koyulmuş ki görenlerin nefsi galeyana gelir, büyük bir dikkat ve gayret ister ki bunlara aldanmayıp da nefsini engellesin, sonu azap mahalline varan bu yola girmesin.
Bu defa da dedi ki:
“Rabbim, kullarından kimse kalmaz hemen hepsi de buraya akın eder.”
Günah işlemek insana cazip, tatlı gelir. Rabbimizin bizlere günahlara karşı dayanma/direnme gücü vermesi için dua etmeliyiz.
Paylaş