Paylaş
Vitamin ve mineraller sağlıklı ve iyi yaşamın olmazsa olmazı. Sadece onlar değil; gıda takviyeleri, besin destekleri, bitkisel ekstreler... Hastalandığımızda, tedavimize destek olmaları amacıyla bunlardan yararlanıyoruz. Kullanırken de ‘Zaten vücudun ürettiği bir vitamin’ veya ‘İçeriği bitkisel’ diyerek zararsız olacağını düşünüyoruz. Oysa tüm bu ürünler bilinçsizce kullanıldığında hayatımızı tehdit edebiliyor.
‘Kendi kendine teşhis’ dediğimiz olayla eczanede sıkça karşılaşıyorum. Kişi halsiz ve yorgun olduğu için D vitamini kullanması gerektiğini düşünüyor. Unutkanlık sorunu yaşadığı için B vitamini eksikliği olduğuna inanıyor. Oysa bu semptomlar bambaşka sorunlardan kaynaklanabiliyor. Üstelik bir eksiklik yokken yüksek oranda alınan vitaminler ciddi yan etkiler de yaratabiliyor. Örneğin, sağlıklı kişilerin günlük 1.000-2.000 IU D vitamini kullanması öneriliyor. Ama yeterince güneş göremedim diye bir kişi D vitamini ampulü kullanmak isteyebiliyor. Küçücük görünen ve bir ekmeğin üzerine döküp içtiği o ampul tek seferde 300 bin IU, yani önerilenin 300 katı D vitamini demek! Kişi kan tahlili yaptırmadan bunu almak istediğinde elbette uyarıyorum ama “Ben bir yıldır her ay kullanıyorum, bir şey olmadı” diyebiliyor.
Oysa D vitamini depolanan bir vitamin, yani her alışımızda vücudumuzda birikiyor. Belirli bir düzeyin üstüne çıktığındaysa doku ve eklem kireçlenmelerine, böbrek taşı oluşmasına, yüksek tansiyona, kanda kalsiyum artışına ve kalp ritim sorunlarına yol açabiliyor. Yani belki ilk birkaç seferde görmüyoruz ama o bir yerlerde birikiyor ve hiç beklemediğimiz bir anda bedelini bize ödetebiliyor. Birçok vitamin için de durum benzer. Sağlığınızdan olmamak ve paranızı boşa harcamamak adına dikkatli olmakta yarar var.
Bir vitamin veya mineral eksikliğiniz olduğunu bilmek yetmiyor. Mevcut hastalığınıza, kullandığınız diğer ürünlere, yaşınıza, hamilelik gibi özel bir durumunuz olup olmadığına, yani çok sayıda etkene bakmak gerekiyor. Ayrıca bu desteklerin farklı formları farklı rahatsızlıklara iyi geliyor.
Hangi ürünü seçmeli?
Son dönemin en popüler minerallerinden magnezyumu migren, kas ağrısı ya da kabızlığa karşı farklı formlarda kullanmak gerekiyor. Keza C vitamininin suda eriyen efervesan formu, ester hali, lipozom teknolojisiyle sunulanı, damardan verileni, pastilin içinde olanı var. Tek başına C vitamini veya başka vitaminler (D veya E gibi) ve minerallerle (çinko gibi) kombine olanı var. Örneğin, mide sorunu olan hastama suda eriyen efervesan formları önermiyorum.
Bu durum sadece vitamin ve mineraller için de geçerli değil. Son dönemde giderek popülerleşen kolajenlerde de aynı tabloyu görüyoruz. Sevdiğiniz bir ünlünün tanıtımını yaptığı veya televizyonda sık gördüğünüz bir ürünü değil, sizin ihtiyacınız olanı seçmek önemli.
Örneğin, kolajende tip 1 ve tip 3 cilt için tercih ediliyor. Tip 2 ise eklem için kullanılıyor. Yanında hangi maddelerle birlikte olduğu, kaynağı (balık veya sığır), molekül büyüklüğü, tipi… Değerlendirilmesi gereken o kadar çok konu var ki...
Bu nedenle sizin için uygun vitamin/mineral desteğine, bunun formuna ancak doktorunuz ve eczacınızla karar vermeniz gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.
Sahtelerine dikkat!
Pandemiyle birlikte internetten sağlık ürünleri alanların oranı da arttı. Eczanede gördüğünüz bir ürünü alışveriş sitelerinde çok daha ucuza görüyorsanız orada kesinlikle bir sorun vardır. Sağlık Bakanlığı sürekli sahte ürün üretim alanlarını basıyor. Dışarıdan bakınca ürünlerin bire bir aynısını taklit eden bu mekânlarda ürünlerin içine sağlığınızı tehdit edecek maddeler konabiliyor. Bazen de son kullanma tarihi geçen ürünlerin tarih etiketleri değiştiriliyor. İnternetten alırken çok dikkatli olmanızı öneririm.
Paylaş