Soma’da kaybettiğimiz canlar ve iş ahlakı

“Bu maden kazası seneler önce şahit olduğum bir olayı hatırlattı bana. 80’li yıllardı, Amasya’da yine bir maden kazasında 3 işçi ölmüştü.

Haberin Devamı

Mahkeme, maden mühendisi olan babam Fehmi Tunçoğlu’nu, bilirkişi heyetinin başı olarak görevlendirmişti. Babamın anlattığına göre, olay yerinde araştırma yapıldıkça madeni işleten şirketin ihmali daha da açığa çıkıyordu. Hâl böyle olunca, babama raporunu işletmeyi yapan şirket lehine yazması için yüksek miktarda para teklif edildi.
O yıllar bizim kendimize ait bir evimiz yoktu, o teklif edilen paralarla rahatlıkla ev alınabilirdi. Bir akşam yemeğinde babam ‘Eğer o parayı alırsam, ölen madencilere ve ailelerine büyük haksızlık yapmış olurum, kendimle yaşayamam’ dedi ve reddetti teklifi... Raporunu en doğru bildiği şekli ile yazdı...
Ne zaman bir rüşvet teklifi alsam, gülümseyip, reddederken hep bu olayı hatırlarım... Cennetlik adamdır canım babacığım...”

Haberin Devamı


Etik, vicdan, dürüstlük eğitimi ailede başlar. Aynı bu örnekteki gibi çocuğunuz ilk ahlak dersini kâh yemek masasında, kâh bir yürüyüşte sizin hikâyelerinizi dinlerken alır. Bu hikâyelerden dürüstlük, ahlak, vicdan, hoşgörü gibi kavramları öğrenir. Bu hikâyeler ve anne-babanın tutumu ömür boyu unutulmaz. Çocuğunuz bu hikâyeleri dinlerken zihnine bir ‘pusula’ yerleştirir. Bu pusulanın yönü bellidir, bir kere yerleşti mi artık hep doğruyu, dürüstlüğü, vicdanı gösterir.
Bazılarında bu pusula bozuktur. Doğruyu yanlıştan ayıramaz, yanlışı seçtiğinde suçluluk duymaz, vicdan, etik, dürüstlük gibi kavramlar pusulada yoktur.
Etik ilkeleri olmayan kişilerin ortak özellikleri vardır: Onlar, bencil davranan ve kendi menfaatlerini tüm ilkelerden önde tutan, toplumun ahlaki değerlerinden farklı kişisel ahlaki standartlara sahip olan, “Herkes yapıyorsa kabul edilebilirdir, ben de yaparım” şeklinde düşünen insanlardır.
Kis¸isel çıkarlarını her s¸eyin üstünde gören ya da bas¸kasının hakkını çigˆneyerek maddi veya manevi kazanımlar elde etme güdüsü ile hareket eden kis¸iler, olayları çarpıtma, yalan söyleme, insanları kullanma, haksız rekabet kos¸ulları yaratma gibi etik dıs¸ı yol ve yöntemler kullanmaktan çekinmezler.

“ZATEN HERKES YAPIYOR”
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin “Dünyada ve Türkiye’de İş Etiği ve Etik Yönetimi” raporuna göre, Türk yöneticilerini kapsayan birçok aras¸tırmada etik dıs¸ı davranıs¸ nedenleri arasında “kis¸inin ahlak anlayıs¸ı ve degˆerleri” bas¸ta gelmektedir. “Aç gözlü olma”, “bencillik”, ve “as¸ırı kazanma istegˆi” çalıs¸anları etik dıs¸ı davranmaya yönelten bas¸lıca nedenler olarak görülmüs¸tür.
Bu kis¸iler eylemlerini “zaten herkes yapıyor”, “ben yapmasam, onlar yapacaktı”, “bunu birimim/kurumum için yaptım” diyerek savunmaya ve mes¸rulas¸tırmaya çalıs¸mıştır.
Elbette tüm insanların etik değerlere sahip, dürüst, vicdanlı kişiler olmasını bekleyemezsiniz. Bu nedenle, etik davranmayan kişilerin diğerlerine zarar vermelerini engellemek gerekir, bunun için kurallar, kanunlar vardır. Bu kuralların uygulanıp uygulanmadığını sık sık denetlemek ve kontrol etmek gerekir. Denetim ne kadar sıkı olursa, etik dışı davranışların ortaya çıkışı o kadar engellenebilir. İnsanlar maalesef denetim olmadığında etik ihlaller yapma eğilimindedir. Polis yokken kırmızı ışıkta geçmek, öğretmen başka tarafa bakarken kopya çekmek gibi.
İş yerlerinde de çalışanların güvenliğini, huzurunu, sağlığını korumak, verimliliğini artırmak için evrensel olarak kabul edilen, olmazsa olmaz bazı etik kurallar ve standartlar vardır. Sizin pusulanız ne tarafı gösterirse göstersin, bu etik kurallara uymanız gerekir. Uymadığınızda aynı Soma’da olduğu gibi korkunç sonuçlarla karşı karşıya gelirsiniz.

TEMEL ETİK KURALLARI

Etik kurallara ve standartlara uyulduğunda ise güvenlik, huzur, verimlilik artar, iş kazaları azalır. En temel etik kuralları 3 maddede öğrenebilirsiniz:
1- Çalışanların onurunu koru, onlara saygı duy.
2- Çalışmasının karşılığını adil bir şekilde ver.
3- Güvenli ve emniyetli bir iş ortamı sağla.
Bugün Soma’da bu kadar büyük bir kayıp, bu kadar büyük bir acı yaşadıysak, işverenler, yöneticiler bu etik kurallara uymamıştır. Belki de uyduklarını düşünüyorlar, öyleyse kendilerine sadece şu soruları sormalarını istiyorum:
* Ben bu şartlarda orada çalışır mıydım?
* Oğlumun, babamın, kardeşimin bu ocakta bu şekilde çalışmasına gönlüm razı olur muydu?
* Bu çalışma şartları, alınan güvenlik önlemleri kazadan önce televizyon kanallarında, gazetelerde yayınlansaydı işyerimden, çalışanlarımın çalışma koşullarından gurur duyar mıydım? İşyerimin standartlarını göğsümü gere gere tüm şeffaflığı ile bütün ülkemle paylaşabilir miydim?
* Çalışanların emniyetinden, canından daha önemli hiçbir şey yok düşüncesini her bir elemanıma öğretebildim mi, bu düşüncenin uygulanması için gerekli tüm önlemleri aldım mı? Bu eğitimleri günü ve saatiyle ispatlayabilir miyim?
* İş güvenliğinde ihlaller olup olmadığını sık sık denetledim mi? İş güvenliği çağdaş standartlar ölçüsünde sağlanmadığında, bu şartlarda çalışılamaz diyerek gerektiğinde iş yerimi kapattım mı?

Yazarın Tüm Yazıları