Paylaş
Danışan: Hiçbir şey eskisi gibi keyif vermiyor artık. Hayata karşı heyecanımı yitirdim. Tek yaptığım evden işe işten eve gitmek, o da zorla. Kimseyle konuşmak bile içimden gelmiyor. Sinirliyim, tahammülsüzüm, gerginim.
Bir arkadaşım da benim gibi hissediyordu, doktora gitti, “Kaygı bozukluğu var” deyip ilaç vermişler.
Acaba bende de mi kaygı bozukluğu var diye biraz araştırdım ama benimki tam da kaygı bozukluğuna benzemiyor. Neden böyle hissediyor olabilirim?
- Dr. Başak: Neler hissettiğinizi biraz daha anlatabilir misiniz?
Danışan: Özet olarak mutsuzum. Kendimi çok yalnız hissediyorum. Eşimle geçinemiyoruz ama ayrılamıyoruz da. Gelecekle ilgili kaygılarım da var, o yüzden bilemiyorum kaygı bozukluğu mu bu?
- Dr. Başak: Kaygı (anksiyete) bozukluğu yaşayan kişiler, şiddeti/sıklığı normal hayatta karşılaşılandan daha fazla olan ve daha uzun süren endişe, kuruntu, evham, vesvese, korku, huzursuzluk gibi duygular yaşarlar. Siz de buna benzer duygular yaşıyor musunuz?
Danışan: Bende de buna benzer duygular var ama arkadaşım kadar endişeli değilim. O benden çok daha panik bir insandır.
- Dr. Başak: Panik hastalığı da kaygı bozukluğunun bir alt kategorisi. Aslında kaygı bozukluğu, biraz önce söz ettiğim duyguların eşlik ettiği birçok psikolojik
sıkıntıyı içeren genel bir kategorinin adı. Panik bozukluğu, çeşitli fobiler, takıntı hastalığı, travma sonrası stres bozukluğu, akut stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu gibi çeşitleri var. Sık el yıkama veya muslukları, kapıları sık sık kontrol etme, beklenmeyen panik atakları, yükseklik korkusu veya köprülerden geçme korkusu nedeniyle seyahatlerden kaçınma, evden çıkamama, insanların önünde konuşamama gibi çeşitli davranışları içeriyor.
KAYGI VE DEPRESYON ARASINDAKİ FARKLAR
Danışan: Anladığım kadarıyla bende kaygı bozukluğu yok, ben sadece mutsuz ve umutsuzum. Kimseyle görüşmek, konuşmak istemiyorum.
Acaba depresyonda mıyım? Kaygı bozukluğu ile depresyon arasında ne fark var?
- Dr. Başak: Aralarında belirgin farklılıklar var ama bazı kişilerde ikisi aynı anda gelişebilir. Yani kişi hem depresyon hem de kaygı bozukluğu yaşıyor olabilir. En
temel farklara bakacak olursak; kaygı genellikle geleceğe, gelecekte yaşanacak olaylara ait korkuları, endişeleri içerir. Gelecek derken bu bir dakika sonrası da olabilir bir gün sonrası da... Kaygılı insanlar şu anda değil bir sonraki anda yaşarlar ve başlarına hep kötü şeylerin geleceğinden korkarlar. Bu nedenle sürekli olarak önlem alma gereği hissederler ve enerjilerinin çoğunu önlem almak için harcarlar. Onların düşünce tarzı genellikle “ya öyle olursa, ya böyle olursa” şeklindedir. Örnek olarak, yüksekten korkan bir kişinin asansörün içindeyken korkmasının nedeni, kendini düşüyor hayal edip “ya düşersek” şeklinde düşünmesi.
Danışan: Tam arkadaşımı anlattınız. Acayip evhamlı bir insandır. Günde 10 kere kızını arar: “Servise bindin mi, servisten indin mi, okula vardın mı, okuldan çıktın mı?”
- Dr. Başak: Depresyonda olan kişinin bu tip korkuları, endişeleri olmaz. Onların kendilerine, hayata ve geleceğe ait olumsuz düşünceleri vardır ve bu düşüncelerin gerçek olduğuna inanırlar.
Kaygılı kişiler “ya işimde başarılı olamazsam, ya yetiştire-mezsem” gibi cümleler kurarken, depresif kişiler “ben işimde başarılı olamam çünkü yetersizim, kimse beni beğenmiyor” gibi cümleler kurarlar.
DEPRESYONUN ŞİDDETİ TEDAVİ ŞEKLİNİ BELİRLER
Danışan: Bu anlattıklarınıza göre ben depresyondayım.
- Dr. Başak: Olabilir. Söz ettiğiniz şikayetleriniz bir-iki günden fazla devam ettiyse, duygusal anlamda acı çektiğinizi düşünüyorsanız, etrafınızdakiler de sizdeki bu durumu fark ediyorsa ve hayatınız bu duygulardan olumsuz etkileniyorsa, depresyonda olma ihtimaliniz var.
Danışan: İlaç almam gerekir mi? Ben ilaç almak istemiyorum.
- Dr. Başak: Depresyonunuzun şiddetine göre tedavi yöntemi belirlenir. Bazen sadece psikoterapi yeterli olur fakat daha ağır durumlarda ilaç ve psikoterapi beraber uygulanmalıdır.
Danışan: Ben çok şiddetli olduğunu düşünmüyorum.
- Dr. Başak: Günlük yaşantınız çok etkilenmiyorsa, işe gidip gelmeye, aile ve arkadaşlarınızla zaman geçirmeye devam ediyorsanız, iştahsızlık, uykusuzluk gibi fiziksel şikayetleriniz ve intihar düşünceleriniz yoksa, depresyonunuz çok ağır olmayabilir.
Danışan: Hafif depresyonda olanlar nasıl olur?
- Dr. Başak: Sizin de başta tarif ettiğiniz gibi hayattan zevk alamazlar, eskiden yaptıkları aktivitelere karşı ilgileri azalır, hayata daha karamsar bakarlar ama
bununla beraber yaşamın gerekliliklerini zor da olsa yerine getirirler.
DEPRESYON KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Danışan: Sanki bütün arkadaşlarım bu anlattıklarınızı yaşıyor. Kadınlarda daha mı yaygın?
- Dr. Başak: Evet, depresyonun kadınlarda daha yaygın olduğu gözleniyor. Biyolojik, hormonal ve sosyal faktörler, kadınların depresyona girmesine neden oluyor. Özellikle hormonların, beynimizde duyguları kontrol eden sistemlerin üzerinde direkt bir etkisi var. Örneğin doğum sonrasında kadınlar hem hormonal hem de fiziksel değişiklikler yaşıyorlar, buna bir de bebeğin sorumlulukları eklenince depresyona girmeye daha yatkın oluyorlar. Bazı kadınlar adet öncesi yine hormonların değişmesiyle depresif olabiliyorlar. Menopoz döneminde de yine hormonların değişmesi kadınlarda depresyona neden olabiliyor.
Danışan: Erkeklerin depresyonu nasıl oluyor?
- Dr. Başak: Onlar genellikle depresyonu kadınlardan daha farklı yaşıyor. Kadınlar depresyona girince hüzün, değersizlik, suçluluk duyguları yaşarken, erkekler depresyona girince genellikle yorgun, sinirli oluyor, uykusuzluk ve ilgi kaybı yaşıyorlar. Alkole eğilimleri de artıyor.
Bazen kendilerini işe daha fazla verip duygularını konuşmaktan kaçınıyorlar. Kadınlar daha fazla intihar denemesi yapıyor ama intihar yüzünden ölen erkeklerin sayısı daha fazla.
Danışan: Çocuklar depresyona girer mi?
- Dr. Başak: Maalesef çocuklar da depresif olabilir. Onların depresyon belirtileri yetişkinlerden daha farklı; okula gitmek istemeyebilir, yanınızdan ayrılamayabilir, anne-babasının öleceği düşüncesiyle aşırı kaygılanabilir, okulda davranış problemleri gösterebilir, anlaşılmadığını hissedebilir, karın ağrısı gibi fiziksel şikayetleri olabilir. Ergenlikten önce kızlarda ve erkeklerde depresyon görülme oranı eşitken, 15 yaşlarından itibaren, kızlarda depresyon görülme sıklığı iki kat daha fazla.
Bu tip şikayetler yaşayan bir çocukta depresyon olup olmadığı iyi araştırılmalı çünkü tedavi edilmezse yetişkin çağa kadar devam eder ve hayatını olumsuz etkileyecek başka problemlere yol açar.
Danışan: Çok zor bir hastalıkmış. Ben de iyileşemezsem hayatım kötü etkilenecek diye endişeleniyorum. Eskisi gibi problemlere çözümler üretemiyorum, hiçbir şey yapmak içimden gelmiyor. Düzelmek çok istiyorum, eski hallerimi özlüyorum. Eski halime dönebilecek miyim?
- Dr. Başak: Doğru bir tedavi sonucunda depresyondan kurtulmanız mümkün. Depresyon, çok yaygın olduğu ve tedavi edilmediği takdirde tehlikeli sonuçlara yol açtığı için üzerinde en çok araştırma yapılan ruh sağlığı problemlerinden biri.
Dolayısıyla tedavi yöntemleri üzerine de çok araştırmalar yapılıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, psikolojik yöntemler arasında Kognitif (Bilişsel) terapinin en etkin terapi yöntemi olduğunu gösteriyor. Depresyonun şiddeti, süresi, kendini gösterme şekli, hayatı ne kadar etkilediği kişiden kişiye değişeceği için, tedavi yöntemi kişinin ihtiyacına göre belirlenmeli.
DEPRESYONUN BELİRTİLERİ
- Uzun süren hüzün, kaygı veya “boşluk” hissi
- Umutsuzluk duygusu
- Karamsarlık ve çaresizlik duygusu
- Değersiz veya suçlu hissetme
- Sinirli olmak, gergin hissetmek
- Yorgunluk, enerjinin azalması
- Konsantre olamama, dikkati toplayamama
- Karar vermekte güçlük
- Cinsel istek kaybı
- Eskiden zevk alınan aktivitelerden zevk alamamak
- Uykusuzluk, uykuya dalmakta güçlük ya da çok uyumak
- İştahta değişiklik, daha fazla veya daha az yemek
- Motivasyon eksikliği
- Tedaviyle geçmeyen ağrılar, sindirim problemleri, kramplar, tutulmalar
- Ölme isteği, intihar düşünceleri
NOT
Psikoterapi diyalogları, yaşanmış hikayelerden esinlenerek, psikoterapi sürecinde kullanılan yöntemlere örnek oluşturmak amacıyla yaratılmıştır. İçeriği psikolojideki bilimsel gelişmelere paralel olmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.
Paylaş