Paylaş
Oysa doğru teşhis konmadığında, gerekli tedavi uygulanmadığında, kişinin hayatı birçok açıdan olumsuz etkilenebilir. Dahası, ağır depresyon, kişileri intihara kadar sürükleyebilir.
Depresyon en sık rastlanılan psikolojik hastalıklardan biridir. Ne kadar yaygın olursa olsun, depresyonla ilgili hâlâ birçok bilgi ya yanlış ya da eksik. Aramızda hâlâ depresyona “deprasyon” diyenler, “paran var pulun var niye depresyona giriyorsun” diye eleştirenler, “erkek adam depresyona girmez” sananlar, “akıllı insan depresyondan çıkabilir” diye düşünenler var.
Depresyon konusunda bilgisi eksik olan kişiler, etraflarından duydukları bu yorumlardan zarar görebilirler.
Depresyonda olan kişiye doğru teşhis konmadığında ve kişi ihtiyacı olan tedaviyi görmediğinde, hayatı birçok yönden ciddi boyutta olumsuz etkilenebilir.
Dahası, ağır depresyon, kişileri intihara kadar sürükleyebilir. Öyleyse şimdi depresyonla ilgili bilgilerimizi tazeleyelim:
1- Depresyon, yaş, cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi, zeka, ekonomik durum, sosyal sınıf vs. gözetmeden herkesin başına gelebilen çok yaygın bir psikolojik hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün Ekim 2012’de yayınladığı bildiriye göre, dünya üzerinde yaklaşık 350 milyon kişinin depresyondan etkilendiği tahmin edilmektedir.
BU BİR GÜÇSÜZLÜK GÖSTERGESİ DEĞİL
2- Depresyon, hepimizin zaman zaman günlük hayatın zorlukları karşısında yaşadığımız hüzün, mutsuzluk, çaresizlik gibi kısa süreli duygu iniş çıkışlarından farklıdır. Üzülsek, çaresiz hissetsek bile 1-2 gün içinde toparlanabiliriz.
Depresyonda olan kişi bu gibi olumsuz duygulardan çıkamaz ve bir süre sonra iş hayatında, sosyal hayatta, okulda, aile ilişkilerinde problemler yaşar.
3- Depresyon, bir güçsüzlük göstergesi değildir ve bazı kişilerin sandığı gibi kişinin “karakterinin zayıflığı” veya “güçsüzlüğü” olarak açıklanamaz. Depresyon, sosyal, psikolojik ve biyolojik faktörlerin birleşimi ve birbiriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkar.
4- Depresyon tedavi edilmediğinde ve ağırlaştığında tehlikelidir. Kişinin yaşadığı duygusal acılar fiziksel acılardan bile ağır hale gelebilir, yaşamak gittikçe daha zorlaşır. Kişi, ölümü bu acılardan kurtulmak için tek çare görür. Dünya Sağlık Örgütü, yılda yaklaşık 1 milyon kişinin intihar neticesi öldüğünü tespit etmiştir. Depresyon, intihar nedenlerinin ilk sırasında gelmektedir.
BU RAHATSIZLIK KENDİLİĞİNDEN GEÇMEZ
5- Ağır depresyonda olan kişiler hayattan keyif almak bir yana, yapmak zorunda oldukları günlük aktiviteleri bile yapamaz hale gelirler. Başkalarıyla konuşmak, işe gitmek, öz bakımını sağlamak; yemek yemek, banyo yapmak, yataktan çıkmak onlar için güçlükle yapılan aktivitelerdir, depresyon ağırlaştıkça bu aktivitelerden vazgeçilir.
6- Depresyon için birçok etkili tedavi yöntemi olmakla beraber, çoğu kişi tedavi görmemektedir.
Bunun birçok nedeni vardır; psikolojik hastalıklara bakış açısı, “ben deli değilim” düşüncesi ve bu nedenle yardım arayışı içinde olmama, şikayetlerin nedenini başka yerlerde arama, olumsuz duyguların nedenlerini aile üyelerine, iş arkadaşlarına, ekonomik sıkıntılara bağlama, doğru teşhis konulamaması ve doğru tedavi yapabilecek kişilerin sayısının azlığı...
7- Depresyon kendiliğinden geçmez, mutlaka tedavi olmak, destek almak gerekir. Tedavi edilmediğinde şikayetler artarak kişinin hayatını daha da olumsuz etkileyebilir, depresyon ağırlaşabilir.
8- Kadınların, erkeklerden daha fazla depresyon yaşadığı tespit edilmiştir. Buna biyolojik, hormonal ve sosyal faktörlerin neden olduğu bilinmektedir. Özellikle hormonların, beynimizde duyguları kontrol eden sistemlerin üzerinde direkt bir etkisi vardır.
Örneğin doğum sonrasında kadınlar hem hormonal hem de fiziksel değişiklikler yaşarlar, buna bir de bebeğin sorumlulukları eklenince depresyona girmeye daha yatkın olabilirler. Bazı kadınlar adet öncesi yine hormonların değişmesiyle depresif olabilirler. Menopoz döneminde de yine hormonların değişmesi kadınlarda depresyona neden olabilir.
ÇOCUKLAR DA DEPRESİF OLABİLİR
9- Depresyondaki kadınlar ve erkekler, şikayetleri açısından değişik bir tablo sergileyebilirler. Kadınlar depresyona girince hüzün, değersizlik, suçluluk duyguları yaşarken, erkekler depresyona girince genellikle yorgun, sinirli olur, uykusuzluk ve ilgi kaybı yaşayabilirler.
Alkole eğilimleri artabilir. Bazı erkekler kendilerini işe daha fazla verip duygularını konuşmaktan kaçınabilirler.
Kadınlar genellikle daha fazla intihar denemesi yapıyor ama intihar yüzünden ölen erkeklerin sayısı daha fazla.
10- Çocuklar da depresif olabilir. Onların depresyon belirtileri yetişkinlerden daha farklıdır; okula gitmek istemeyebilir, yanınızdan ayrılamayabilir, anne-babasının öleceği düşüncesiyle aşırı kaygılanabilir, okulda davranış problemleri gösterebilir, anlaşılmadığını hissedebilir, karın ağrısı gibi fiziksel şikayetleri olabilir.
Ergenlikten önce kızlarda ve erkeklerde depresyon görülme oranı eşitken, 15 yaş ve sonrası kızlarda depresyon görülme sıklığı iki kat daha fazladır.
Depresif şikayetler yaşayan bir çocukta depresyon olup olmadığı iyi araştırılmalıdır çünkü tedavi edilmezse yetişkin çağa kadar devam eder, hayatını olumsuz etkileyecek başka problemlere yol açar.
11- Depresyon sadece hüzün veya sadece mutsuzluk değildir. Birçok fiziksel ve duygusal şikayetleri de beraberinde getirebilir.
Fiziksel şikayetler; iştahta değişiklik, uyku sürelerinin azalması veya artması, cinsel işlevsellikte değişiklikler, kronik yorgunluk, enerji seviyesinde azalma...
Duygusal şikayetler; yetersiz ve değersiz hissetmek, çaresiz hissetmek, düşük özgüven, umutsuzluk, kararsızlık, hayattan zevk alamama, motivasyonun azalması.
12- Depresyon tanısının konulabilmesi için psikolojik ve fiziksel şikayetlerin iki haftadan fazla sürmesi gerekmektedir.
13- Depresyon, en iyi tedavi yöntemini bulmak için üzerinde en çok bilimsel araştırma yapılan hastalıkların başında gelir.
En son araştırmalar ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), orta ve ağır depresyonun tedavisinde psikoterapi ve antidepresanların beraber kullanılması gerektiğini, bununla beraber, daha hafif depresyonlarda ilacın ilk seçenek olmaması gerektiğini önermektedir. DSÖ, ergenlerde ilaç kullanımında dikkatli olunması gerektiğini de vurgulamaktadır.
Paylaş