Paylaş
Danışan: Oğlum benimle hiçbir şey konuşmuyor. Eve gelir gelmez odasına gidiyor ve bir daha akşam yemeğine kadar yüzünü görmüyoruz. Her ne kadar odasından çıkmak istemese de, yemeğini odasında bilgisayar başında yemek için bizimle pazarlık yapmaya yeltense de, biz onu zorla çıkarıyoruz ve bu her gece tekrarlanıyor. Yine de ailece akşam yemek yeme rutinimizi bozmuyoruz.
- Dr. Başak: Akşam yemekleri, ailelerin günlük havadisleri, sıkıntıları, problemleri, bu problemlere çözümleri, ailenin değer yargılarını, geleceğe dair planları ve bunun gibi daha birçok konuyu paylaşabilmeleri için en iyi zamanlar. Bu rutini bozmamakla çok iyi ediyorsunuz. Peki oğlunuz yemekte sohbete katılıyor mu?
Danışan: Maalesef hayır. Onunla iletişime girmeye çalışıyoruz, “Okul nasıl geçti, neler yaptınız?” diyoruz. Verdiği cevap genellikle, “Hiiiç”... O böyle cevaplar verince, daha doğrusu hiçbir bilgi paylaşmayınca sohbet de orada bitiyor. Okulunda, sınıfında neler olup bittiğini başka velilerden öğreniyorum. Anne-babası olarak hayatında neler olup bittiğini öğrenebilmek, gerektiğinde ona destek olabilmek için sorular soruyoruz ama maalesef hiç cevap alamıyoruz.
- Dr. Başak: Her çocuk farklı. Kimini susturamazsınız, en ufak detaya kadar anlatır, kiminin de ağzından lafı kerpetenle zor alırsınız. Anladığım kadarıyla sizin oğlunuz da çok konuşkan değil. Diğer yandan, onunla konuşmaya çalışmak için uğraşmakta çok haklısınız. Anne-babalar çocuklarıyla iletişim kanallarını açık tutmalılar. Bu sizin de bahsettiğiniz gibi her zaman çok kolay olmuyor. Amerikan Psikoloji Derneği anne-babaların çocuklarıyla nasıl konuşabileceği konusunda bazı tavsiyelerde bulunuyor. İsterseniz onlara bir göz atalım:
ÇOCUKLA İLETİŞİM KURMANIN YOLLARI
* Çocuklarınızla konuşmak için zaman ayırın.
* Çocuklarınızın konuşmaya en meyilli oldukları zamanı yakalamaya çalışın; örneğin yatmadan önce, akşam yemeğinde ya da otomobilde onu bir yerlere götürürken. Böyle zamanlarda konuşma fırsatını kaçırmayın.
* Konuşmaya önce siz başlayın. Bu çocuğunuza onunla ilgilendiğiniz mesajını verir.
* Her hafta, birebir aktivite yapacağınızı bir zaman belirleyin ve bunu değiştirmemeye çalışın.
* Çocuklarınızın nelere ilgi duyduğunu anlamaya çalışın (en beğendiği müzikler, aktiviteler gibi) ve siz de bu konularla ilgilenin ki okul dışında konuşacak konularınız olsun. Çocuklar anne-babalarını “sadece okul ve dersleri konuşuyor” şeklinde algıladıklarında iletişim kurmaktan kaçınabilirler.
* Konuşmaya soru sormakla başlamak yerine, sizin bir konuda ne düşündüğünüzü paylaşmakla başlayın.
* Sadece eksikliklerini, yapmadıklarını konuşmayın, bir sure sonra sizi dinlememeye başlayacaktır.
KONUŞURKEN ONLARI SAKIN BÖLMEYİN
* Çocuklarınızı dinlediğinizi onlara hissettirin.
* Çocuklarınız bir konuda kaygılarını dile getiriyorsa, her şeyi bırakıp onu dinleyin.
* Konuşurken onları bölmeyin, söylediklerine ilgi gösterin.
* Anlaşılması zor da olsa onun bakış açısını anlamaya çalışın.
* Cevap vermeden önce, onların sözünü bitirmesini bekleyin.
* Sizin onu doğru anladığınızdan emin olmak için, söylediklerini tekrarlayın.
* Onların anlayacağı şekilde cevap verin. Konuşma diliniz onun yaşına uygun olsun, ne çok basit ne de çok ağır.
* Sert reaksiyon göstermeyin. Kızgın tavırlı cevap verirseniz sizi dinlemezler veya sizinle düşünce ve duygularını paylaşmazlar.
* Kendi fikrinizi onların fikrini küçümsemeden belirtin. Bir konuda farklı düşünmenin normal olabileceğini söyleyin.
ÇOCUĞUNUZLA “KİM HAKLI” TARTIŞMASINA GİRMEYİN
* Kimin haklı olduğu konusunda tartışmayın. Onun yerine “Benimle aynı fikirde olmadığını biliyorum. Ama ben böyle düşünüyorum” deyin.
* Konuşma sırasında kendi duygularınız yerine çocuğunuzun duygularına odaklanın.
* Onunla konuşurken çocuğunuzun sizden ne istediğini ya da neye ihtiyacı olduğunu sorun. Sizinle konuşmasının amacı sizin sadece onu dinlemeniz, ona fikir vermeniz, duygularıyla baş etmeye ya da bir problem çözmeye yardım etmeniz olabilir.
* Çocuklar büyüklerini taklit eder. Genellikle, siz zor duygularla, kızgınlıkla ve bir sorunu çözmede nasıl davranıyorsanız, onlar da sizin gibi davranacaktır.
* Çocuklarla konuşmak, sadece eleştirmek, tehdit etmek, uzun nasihatler vermek ve duygularını incitmek değildir.
* Çocuklar deneyerek öğrenirler. Tehlikeli sonuçlar doğurmayacağı sürece onların seçimlerine karışmayın, her anlattığına müdahale etmeyin. Bir sure sonra anlatmamaya başlarlar.
* Çocuklarınız onları rahatsız eden önemli bir şeyin küçük bir kısmını size söyleyip tepkinizi ölçmeye çalışabilir. Ne söylediklerini dikkatlice dinleyip size açılmasını teşvik edin.
SUSKUNLUĞUN ALTINDA BAŞKA PROBLEMLER YATIYOR OLABİLİR
Ana yazıda verdiğimiz tavsiyeler ışığında çocuğunuzla konuşmayı deneyin. Diğer yandan, bunların hepsini denedim ama hiçbir şey değişmiyor diye düşünüyorsanız, çok geçmeden ve çocuğunuz sizden iyice kopmadan bunun çözümünü bulmak için gerekirse profesyonel yardım alın. Çünkü sessizliğinin altında sizin hiç tahmin edemeyeceğiniz başka problemler yatıyor olabilir.
Örneğin; çocuğunuz depresyonda olabilir, farkına varmadığınız korkuları olabilir, internette fazla zaman geçiriyor ve bu bir bağımlılığa dönüşmüş olabilir, bilmenizi istemediği, paylaşmaktan utandığı bir hatasını veya problemini saklamak istiyor olabilir.
Özet olarak, çocuklar anne-babaları ile konuşmadıklarında, her şeyden önce onları korumamız ve destek olmamız imkansızlaşır.
Psikoterapi diyalogları gerçek kişilerin hikayeleri değildir, örnek oluşturmak amacıyla kurgulanmış hikayelerdir. İçeriği, psikoloji bilimine paralel olmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.
Paylaş