Aile içinde sinir harbi

İlişkilerde yaşanan problemler, çoğunlukla yanlış iletişimden kaynaklanıyor. Doğru iletişimin en önemli unsuru, önyargısızca dinlemek ve empati kurabilmek.

Haberin Devamı

Danışan: Yakında tatile çıkacağız ama hiç çıkmasak daha iyi.
Dr. Başak: Neden?
Danışan: Çünkü çok gergin bir ailem var. Herkes birbiriyle devamlı sürtüşme içinde. Bugüne kadar her tatilimiz kavgayla bitti. Bu tatil de kesin öyle bitecek, bu nedenle hiç onlarla gitmek istemiyorum.
Dr. Başak: Tatile kim kim çıkıyorsunuz?
Danışan: Annem, babam, kardeşim ve ben.
Dr. Başak: Kimlerin arasında çatışma oluyor?
Danışan: Genellikle annem ve babam arasında ama biraz önce de dediğim gibi öyle veya böyle, hepimiz mutlaka bir gerginlik yaşıyoruz. Hep bir sinir harbi var. Tartışmasız günümüz geçmiyor diyebilirim. Nedir birbirimizden alıp veremediğimiz bilmiyorum. O kadar saçma konular üzerine tartışıyoruz ki, örnek verin deseniz veremem. Nedir bunun nedeni? Niye biz de sakin, huzurlu bir aile olamıyoruz?
Dr. Başak: Bunun birçok nedeni olabilir. Aslında en önce herkesin fiziksel sağlığının yerinde olup olmadığına bakmak lazım.
Danışan: Fiziksel sağlığımız yerinde de akıl sağlığımızdan emin değilim.
Dr. Başak: Aşırı sinirlilik, hassaslık, depresif olmak gibi bazı sorunların altında fiziksel nedenler de olabilir. Şeker hastalığı, tiroit problemleri, kansızlık, beyin travması, bazı vitaminlerin vücutta eksik olması, hormonların dengesizliği ve bunun gibi birçok fiziksel problemler, kişilerde psikolojik sıkıntılara neden olabilir. Bu nedenle düzenli olarak sağlık kontrollerinin yapılması çok önemlidir.
Danışan: Bunu ailemle paylaşacağım. Ama diyelim ki gerçekten sağlıklıyız, o zaman nedir problem?
Dr. Başak: İlişkilerde yaşanan problemler, çoğunlukla yanlış iletişimden kaynaklanıyor. Okullarda okumayı yazmayı öğreniyoruz ama maalesef karşımızdaki kişiyle nasıl sağlıklı bir şekilde iletişim kuracağımızı ve anlaşmazlıklarımızı nasıl çözeceğimizi öğrenemiyoruz. Çocukluğumuzdan itibaren anne-babamızın veya etrafımızdaki diğer yetişkinlerin birbirlerini dinleme stillerini, problemleri çözme yöntemlerini, duygularını ifade etme becerilerini örnek alıyoruz.

Haberin Devamı

DOĞRU İLETİŞİM İÇİN ÖNYARGISIZ DİNLEYİN

Danışan: Annem ve babam birbirlerinin fikirlerini tolere edemez, eleştiriye gelemez, hep kendilerini haklı görür hatta haklılıklarını kanıtlamak uğruna konudan sapıp birbirlerine saldırırlar. Bu nedenle hiçbir problemlerini de çözemezler. Biz de kardeşimle onların küçük kopyalarıyız demek ki.
Dr. Başak: Büyürken onların birbirlerini sabır ve saygıyla dinlediklerini, birbirlerine karşı ‘galibiyet’ kazanmak için kanıt toplamak yerine çözüm ürettiklerini gözleseydiniz siz de iletişim konusunda daha donanımlı olabilirdiniz.
Danışan: Kavga etmeyi, didişmeyi onlardan öğrenmişim yani. Bunu erkek arkadaşım da sık sık söylüyor bana. O çok farklı yapıda bir aileden gelmiş. Kimse kimseye sesini yükseltmemiş. Babası o kadar sakin bir insan ki şaşırıyorum. O da bizim eve gelince şaşırıyor. “Her an patlamaya hazır bir barut fıçısı gibisiniz. Bazen ne diyeceğimi, neyin kızdırıp neyin kızdırmayacağını kestiremiyorum” diyor.
Dr. Başak: Size ne öneriyor?
Danışan: En çok kullandığı cümle: “Bir dinle de sözümü bitireyim.” Galiba çok önyargılı dinliyorum.
Dr. Başak: Doğru iletişimin en önemli unsuru, önyargısızca dinlemek ve empati kurabilmek.
Danışan: Ben empati yapabildiğimi sanıyordum ama belki de yapamıyorumdur.
Dr. Başak: Empati yapmanın sırrı, dünyayı karşınızdakinin gözünden görmeye çalışmaktır. Bu illaki ona hak vermeniz veya onun söylediğini kabul etmeniz anlamına gelmez. Sadece aktif olarak dinlemenize ve onu anlamanıza yardımcı olur.

Haberin Devamı

İLK ADIM SORU SORMAK

Danışan: Bir örnek verebilir misiniz?
Dr. Başak: Diyelim benim çok kötü bir psikolog olduğumu düşünüyorsunuz ve bana “Bugüne kadar gördüğüm en kötü psikologsunuz” dediniz. Empati yapmadan dinlediğimde, sizin ne söylediğiniz ve niye böyle söylediğiniz pek umurumda olmaz. Tek odaklandığım, kendi duygularım olacaktır. Eleştirildiğimde kendimi kötü hissederim ve vereceğim cevap da kendimi, algıladığım bu saldırı karşısında korumaya yönelik olur: “Nereden çıkardınız? Siz hayatınızda kaç psikolog gördünüz ki?”
Danışan: Bana böyle bir cevap verseniz daha da sinirlenirim herhalde.
Dr. Başak: Çünkü ben sizin ne düşündüğünüzü, neden böyle düşündüğünüzü ve böyle hissettiğinizi hiç umursamadım.
Danışan: Ama belki ben size karşı haksızlık yapıyorum.
Dr. Başak: Olabilir ama daha ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Belki haksızlık yapıyorsunuz, belki de seanslar sırasında yaşadığınız bir olay yüzünden beni ‘kötü bir psikolog’ olarak algıladınız. Öncelikle ne olduğunu anlamam işe yaramaz mıydı?
Danışan: Bunu soğukkanlılıkla araştırmak çok kolay değil.
Dr. Başak: Çünkü sadece kendinize odaklanıyorsunuz. Oysa ben sizin tarafınızdan bakmaya çalışarak nasıl bir deneyim yaşadığınızı merak ediyorum. Böyle düşünmenize ve hissetmenize neden olan olayları veya tavrımı öğrenmek istiyorum. Bu nedenle size şöyle sorular sorabilirim: “Kötü bir psikolog olduğumu düşündürecek ne yaptığımı anlatabilir misiniz?”, “Bunu çok sık mı yapıyorum?”, “Ne zamandır böyle düşünüyorsunuz?”
Danışan: Ama böyle sorular sorunca alttan almış oluyorsunuz.
Dr. Başak: Bunun neresi kötü?
Danışan: Hep alttan alan siz olursanız sizi ezerler.
Dr. Başak: Peki ben size böyle sorular sorduğumda kendinizi nasıl hissettiniz? Beni eziyor gibi mi hissettiniz, ezdiğiniz için mutlu mu oldunuz?
Danışan: Yok, aslında biraz şaşırdım. Benim ne hissettiğime önem verdiğinizi düşündüm. Daha sakinleştim.
Dr. Başak: Öyleyse siz de şimdi duygularınızı ve düşüncelerinizi daha sakin bir şekilde ifade edebileceksiniz. Dolayısıyla tartışıp ‘kim daha haklı’ yoluna sapmaktansa birbirimizi dinlemeye başlamış olacağız.
Danışan: Yani karşınızdakini empatik bir biçimde dinleyebilmek için ona sorular sormamız gerekiyor.
Dr. Başak: Evet, bu ilk adım. İkinci adım, karşınızdakinin eleştirilerine hemen defansif cevaplar vermemek. Unutmayın bir savaş içinde değilsiniz, illa kazanmanız gerekmiyor. Hemen karşı saldırıya geçmeyin.
Danışan: Nasıl cevaplar vermek doğrudur?
Dr. Başak: Eleştirilere çok inanmasanız da karşınızdakinin haklı olduğu bir noktayı bulabilirsiniz.

Haberin Devamı

DİNLEYİN, EMPATİ KURUN VE HEMEN SİLAHLARI ÇIKARMAYIN

Danışan: Bunu yapmak çok zor. Örneğin annem benim görüntümü çok eleştirir. Hatta hiçbir şeyimi beğenmez. Diyelim her zamanki gibi tam kapıdan çıkarken “Bu pantolon seni şişman gösterdi” dedi. Ama ben çok beğeniyorum ve o böyle olumsuz bir şey söylediğinde çok sinirleniyorum. Nasıl cevap vereceğim?
Dr. Başak: İki seçeneğiniz var: Ya siz de onu sinirlendirecek bir şekilde cevap vermek için elinizdeki tüm silahları kullanacaksınız ya da silahlarınızı bir kenara bırakıp iletişim becerilerinizi kullanarak onun söylediklerini etkisiz hale getireceksiniz.
Danışan: Artık kavga etmek istemediğim ve üzülmek istemediğim için ikincisini öğrenmek istiyorum.
Dr. Başak: Öyleyse şöyle bir cevap verebilirsiniz: “Haklısın bazı pantolonlar daha zayıf, bazıları da daha şişman gösterir” veya “Bugün herkes beni biraz şişman zannedecek”. Bu şekilde cevap verdiğinizde onun da uzatacağını pek sanmıyorum.
Danışan: O zaman onun dediğini kabul etmiş olmuyor muyum? O yine beni eleştirdiğiyle kalacak, yine o kazanacak.
Dr. Başak: Peki onu ikna etmek neden bu kadar önemli? Karşısındakini eleştiren, saldırgan konuşan kişi aslında hiçbir zaman kazanmaz. Siz onunla mücadeleden vazgeçtiğinizde siz kazanmış oluyorsunuz. Keyfiniz bozulmamış, enerjinizi boşa harcamamış oluyorsunuz. Sizce hangisi daha önemli?
Danışan: Kesinlikle benim huzurum daha önemli. Tartışmadan, didişmeden çok bıktım. Bu anlattıklarınız çok kolay değil ama sanırım yaptıkça öğrenebilirim. Belki tatile gitmeden önce bizimkilere de öğretebilirim: Dinleyin, empati kurun ve hemen silahları çıkarmayın!

Haberin Devamı

ÖNEMLİ: Psikoterapi diyalogları, yaşanmış hikâyelerden esinlenilerek, psikoterapi sürecinde kullanılan yöntemlere örnek oluşturmak amacıyla yaratılmıştır. İçeriği psikolojideki bilimsel gelişmelere paralel olmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.

Yazarın Tüm Yazıları