Paylaş
En sık karşılaşılan psikolojik sorunlar neler? 2015’te bu köşede en çok hangi sıkıntıları masaya yatırdık? Bunların gelecekte de tekrar etmemesi için neler yapılması, nelere dikkat edilmesi gerekiyor? İşte yanıtları... Şimdiden herkese mutlu yıllar...
1 Günlük aktivitelerinizin içine günde sadece 1 tane iyi hissettiren, sağlıklı bir aktivite eklediğinizde her şey değişir. Kendisine zaman ayırmayan insanlar stresini azaltamaz. Stresli ve yorgun olunca da kendisine zaman ayırmak istemez ve bu kısır döngü günler, hatta yıllarca devam edebilir.
Oysa seçtiğiniz sağlıklı aktivite, sizi mutsuz eden günlük kısır döngü içinden çıkışınızın anahtarıdır.
Hayatınızda anlamlı bir değişime yol açar. 2015’te bunu yapabildiniz mi? 2016’da tekrar denemeye ne dersiniz?
2 Aybaşı Öncesi Disfori (sıkıntı, gerginlik, stres) Bozukluğu; adet döneminde kadınların yaşadığı ruhsal sıkıntıların bilimsel adı.
Buna göre, kadınların çoğu adet döneminden önceki hafta belirgin duygusal değişkenlik, öfke, kişiler arası çatışma problemleri, umutsuzluk, gerginlik, olağan etkinliklere karşı ilgide azalma, odaklanmakta güçlük, uyuşukluk, kolay yorulma, uyku düzeninde değişiklik, bedende şişkinlik, yeme isteğinde değişiklik gibi şikayetler yaşarlar.
Adet döneminde olan kadınlara bu dönemlerde hoşgörülü olun.
3 Çocukların zaman zaman öfke patlamaları olabilir ama bu çok sık, çok yoğun ve sürekli olursa müdahalede bulunmak gerekir.
Çünkü bu yaşadıkları, psikolojik bir probleme işarettir ve tedavi olmazsa daha büyük sıkıntılara yol açabilir.
Çocukların yaşadığı bu sıkıntıların bilimsel adı: “Yıkıcı Duygu Durum Düzensizliği”dir ve Depresyon Bozuklukları kategorisinde yer alır.
40 YAŞINDAN SONRA DA AŞKI BULMANIZ MÜMKÜN
4 Depresyon herkesi farklı etkiler. Son araştırmalara göre, depresyon kadınlarda, erkeklere nazaran daha yaygındır. Buna biyolojik, sosyolojik, hormonal ve hayat döngüsüyle ilgili faktörlerin neden olduğu açıklanmıştır.
Erkeklerin depresyonu yaşama şekli kadınlara nazaran oldukça farklıdır. Kadın depresyondayken çoğunlukla hüzün, değersizlik, suçluluk duyguları yaşarken, erkek çok yorgun, sinirli, huzursuz, kızgın, düşük toleranslı olur.
Depresyonları hakkında konuşmak erkekler arasında çok yaygın değildir, bunun yerine kendilerini işe vererek olumsuz duygularla baş etmeye çalışırlar.
5 Kaygı bozuklukları, çocuklar arasında görülen en yaygın psikolojik sorun...
Anne-babaların çocuk yetiştirme tutumlarının çocuklarda görülen kaygı bozukluklarında önemli payı olduğu biliniyor. Araştırmalar, özellikle aşırı kontrolcü anne-babaların çocuklarının daha kaygılı olduğunu gösteriyor.
Kaygı bozuklukları, ortaya çıkış biçimleri bakımından çeşitli şekillerde sınıflandırılır: Ayrılma Kaygısı Bozukluğu, Seçici Konuşmazlık, Fobi, Toplumsal Kaygı Bozukluğu, Panik Bozukluğu, Agorafobi ve Yaygın Kaygı Bozukluğu.
6 40 yaşından sonra da aşkı bulmanız mümkün. Gençlerle kendinizi kıyaslarken yaşınızın avantajlarını unutmayın.
40’lı yaşların getirdiği olgunlukla hayattan ve ilişkiden ne istediğinizi daha iyi bilirsiniz, ileri yaşlarda ilişkiler başka bir anlam kazanır, aşkın yanında dostluk, paylaşım öne çıkar. Hayatın daha telaşsız yolculukları yapılır.
İLİŞKİLERİ BOZAN NEDENLER LİSTESİ
7 Cinsel zorbalık ilkokulda başlıyor ve maalesef çok yaygın. Diğer zorbalık türlerinden biraz farklı, çoğunlukla açıktan değil, gizli yapılıyor. Cinsel zorbalığa maruz kalan da utancından konuşamıyor, bu nedenle daha da tehlikeli.
8 Obsesif Kompulsif Bozukluk (takıntı bozukluğu) çocuk ve ergenlerde oldukça yaygın olarak görülür. OKB yaşayan çocuklara “evet” veya “hayır” yanıtları yetmez, onları “rahatlatamazsınız”... Onlara bağırmak, cezalandırmak, sınırlamak da işe yaramaz.
Eğer çocuğunuzun takıntıları olduğunu düşünüyorsanız, bir an önce profesyonel yardım almalısınız.
9 Evlilik terapisini hafife almayın. Çiftler terapiye geldiklerinde kızgınlık, kırgınlık, hayal kırıklığı gibi birçok olumsuz duygu ile yüklüdürler.
Terapistin ilk görevi, fırtınanın ortasında savrulmuş, yolunu kaybetmiş, batmakta olan bir gemiye benzeyen çifti sakince kıyıya yanaştırmaktır.
Eğer bu konuda eğitim almamış bir terapiste giderseniz, kendi duygularını katabilir, taraf tutan yorumlar yapabilir, bilimsellikten uzak yöntemlerle problemleri çözmeye kalkabilir. Kısacası yarardan çok zarar verebilir.
ALKOL BAĞIMLILIĞINDA GENLERİN DE ROLÜ VAR
10 Kognitif Terapi, 1960’lı yıllarda Dr. Beck tarafından yaratılmıştır. Bugün, psikoloji alanında yapılan yüzlerce bilimsel araştırma, günümüzde kullanılan farklı terapi yaklaşımlarını birbiri ile karşılaştırıp hangi yöntemin hangi psikolojik rahatsızlığı en iyi şekilde tedavi edeceğini araştırmaktadır.
Kognitif terapi, en çok araştırılan psikoterapi yöntemlerinin başında gelir ve birçok farklı psikolojik bozukluk için etkili bulunan ve tüm dünyada tercih edilen bir psikoterapi yöntemidir.
11 Amerikalı psikoterapist Dr. Burns, ilişkileri bozan nedenleri şöyle sıralıyor: Güç ve kontrol... İntikam... Adalet ve hakkaniyet... Kendini beğenme...
Gurur ve utanç... Rekabet...
Suçlama... Kendine acıma...
12 Düşünceler, duygular ve davranışlar arasında önemli bir ilişki vardır. Düşüncelerinizi fark etmediğinizde duygularınızın nereden geldiğini bilemezsiniz.
Düşüncelerinizi fark ettiğinizde bunların doğru olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. Doğru olmadığını keşfederseniz, daha gerçekçi olanlarla değiştirebilirsiniz.
13 Ertelemeyi alışkanlık edinenler, genellikle mükemmeliyetçi, yüksek kaygısı ve düşük tolerans seviyesi olan, kızgınlığı regüle edemeyen insanlardır.
14 Alkol bağımlılığında genlerin önemli bir rolü vardır.
Ancak, erkek olmak, erken yaş, akıl sağlığı, ilişki problemleri, çevre gibi başka risk faktörleri de alkol bağımlılığı ile ilişkilidir.
15 Depresyon bir güçsüzlük göstergesi değildir ya da karakter zayıflığı olarak da açıklanamaz. Depresyon; sosyal, psikolojik ve biyolojik faktörlerin birleşimi ve birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkar.
Yaş, cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi, zeka, ekonomik durum, sosyal sınıf vs. gözetmeden herkesin başına gelebilir.
16 Sürekli olarak kendinize dünyanın en şanssız insanıyım, çok çirkinim, çok şişkoyum, zayıfım, beceriksizim, aptalım, çaresizim, suçluyum, yalnızım, zavallıyım dediğinizde, kimse beni anlamıyor herkes beni kıskanıyor diye düşündüğünüzde ve başkalarını sürekli suçladığınızda, mutsuz olmanız garanti!
17 Şüphe, korku, endişe, evham hepimizin zaman zaman yaşadığı normal duygulardır. Paranoya ise bu duyguları gerçek bir neden olmadığı halde abartılı ve yoğun şekilde yaşamaktır.
18 Öğrenme bozukluğu çocukların akademik hayatını olumsuz etkileyebilir. Erken tanı konulması çok önemlidir.
Doğru tanı ardından yapılacak doğru müdahaleler, çocuğun gelişimsel, duygusal ve davranışsal alanlarda sıkıntı yaşamasını engeller ve hayata uyumunu kolaylaştırır.
19 Travma, kişinin ölümle ya da ölüm tehdidiyle karşı karşıya gelmesi, benzer şekilde ağır bir yaralanma yaşamış olması, kendinin ya da başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit görmesi durumlarında yaşanır.
Travma sonrası ortaya çıkan reaksiyonlar kişiden kişiye değişir, bazı kişilerde ciddi psikolojik sorunlara yol açabilir.
20 Helikopter anne-babalar, aşırı koruyucu ve müdahaleci tutumlarınızla çocuklarınıza zarar veriyorsunuz. Onların yetişkin hayata hazırlanabilmeleri için her problemini çözmeye kalkmayın.
Gerçek dünyada ihtiyaç duyacakları becerileri öğrenmelerine izin verin ve bu becerileri uygulayabilecekleri alanlar yaratın.
21 Zorbalığa sıfır tolerans gösterin.
22 2016 yılında çocuklara dayak yasak olmak zorunda. Daha da geç olmadan, hemen ve elbirliği ile bu yasağın 2016’da yürürlüğe girmesi için çalışalım.
Paylaş