Kış ile yaz arasında zaman farkı ne kadar? Altı ay mı? Yanıldınız. İki buçuk saat.
New York’un havaalanı LaGuardia’nın buz tutmuş pistinden kalktıktan 140 dakika sonra West Palm Beach’e indiğimizde şort pantolonlu erkekler, ojeli parmakları sergileyen sandaletli kadınlarla yüz yüze geldik. Sıcak iklimi özlemişiz, keyfimiz yerine geldi.
Akşam Delray Beach’de yürüyüşe çıktık. Ana cadde Atlantic Avenue ülkeyi doğudan batıya kavuran fırtına, sel baskını, kavurucu soğuktan kaçıp Florida’ya kapağı atmış insanlardan geçilmiyor. Lokantalar dolu, masalar kaldırımlara taşmış. İtalyan restoranı ’Bice’ barında ayakta içki siparişi için sıraya girdik.
Okyanus kıyısındaki Delray Beach minik bir ilçe. Yıllardır ideal yaşam ölçekleriyle Amerika’nın en iyi 10 iskan yeri listesinde yer alıyor. Gelin adayı kızın ‘Yüksek okul mezunu, dikiş-nakış bilen, mutfak tecrübeli, mükemmel ev kadını ve güzel’ niteliklerini öğrenen damat ailesinin ‘Hiç kusuru yok mu?’sorusuna ‘Sade üç aylık hamile’ yanıtını aldığı gibi sevimli ilçe de kusursuz değil. FBI’ya göre 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren 19 El-Kaide’li teröristin altısı Delray Beach’de kamp kurmuş. Grup lideri Mohamed Atta intihar saldırıları planını sık sık geldiği Delray’de hazırlamış.
Konu sosyal güvenlik, sağlık, eğitim olduğunda yöneticilerine taş söktüren bir toplum Amerikalılar. Ama dış politika sorunlarına ilgisizler. Beyaz Saray’ın çizdiği rotaya kapılmış, doğru-yanlış yönlendirilmeye razı bu halk. İlçe halkının dünya toplumlarının yaşamını altüst eden El Kaide-Delray Beach ilişkisini bildiklerinden emin değilim.
Barmenin getirdiği içkimi yudumlarken son bir hafta içinde ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Douglas Feith’in beyanları, Wall Street Journal’da yayımlanan bir makaleyi düşünmeye başladım. Feith bir ankette Türk halkının çoğunlukla Amerika’yı sevmediğinin tespit edildiğini sertçe eleştirip ‘ Kamuoyunun tasvip etmediği ilişkiler sürdürülemez’ diyerek AKP hükümetine gözdağı veriyor. Bir hükümet yetkilisinin sarf ettiği sözler ile Beyaz Saray’ın görüşlerine yakınlığı bilinen gazetedeki makale 1970’lerden bu yana ’Tezkere Olayı’nın arkasından Türk-ABD ilişkilerinin ikinci kez gerginleştiğini ortaya koyuyor.
Şımarık bir üslup var Feith’in ve WSJ yazarı Robert L.Pollock’un ifadelerinde. Konuya ’Türkler Amerikalıları sevmiyor’ açısından yaklaşmak yanlış. Gerçek olan husus halkımızın ABD’nin dar görüşlü politikasının Türkiye ve bölgede dengeleri bozmasından duyduğu rahatsızlık. Birinci Körfez Harbi’nin Türk hazinesine yüklediği ve hálá süregelen ekonomik zarar yılda beş milyar doları aşkın. Güney hududumuzda ABD garantisine rağmen PKK terorizmi yeniden canlanma yolunda. Talabani ile Barzani ’Büyük Kürdistan’ rüyasını telaffuz etmeye başladılar. Irak Harbi fiyaskosu ortada. Güdümlü seçimlerin iç ayaklanmayı durdurmadığı aşikar. Kerkük’ün statüsü, Türkmenlerin dışlanması, Abu Garib cezaevinde işkenceler, sineye çektiğimiz ’Torba’ eylemi unutulmuş değil. İran’a yönelik tehditlerin tırmanışı Ortadoğu’nun yeni çatışmalara gebe olduğunu gösteriyor. Amerikan halkının aksine Türk halkı gelişmeleri dikkatle izliyor. Bu rahatsızlığı Avrupa’nın Fransa, Almanya ve Rusya Federasyonu gibi lider ülkeleri de her fırsatta dile getiriyor. Kamuoyu yoklamalarına göre son anketlerde Avrupalıların yüzde 89’unun Amerika’ya karşı olduğu ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Rice ardından Başkan Bush da Irak’ın istikrarı, İran’ın nükleer programının engellenmesi için Avrupa’da destek arama ziyaretinden eli boş döndü. Douglas Feith Ankara’ya ültimatomunu, yazar Pollock küstah eleştirilerini Avrupa’nın dev ülkelerine niye yapmıyor?
Türkiye, Ortadoğu-Kafkaslar-Balkanlar ve Doğu Avrupa ile Güney Akdeniz’in en güçlü, Batı ittifakının sağlam üyesi. Türkler bireyinden başlayıp dostuna sadık bir toplum. En son örneği baba-oğul Bush’ların yakın adamı Doug Wead olmak üzere George W.Bush’un esrar kullanması dahil yaşam sırlarını gizlice banda alıp kitaba dökerek dostluğa ihanet eden birisi çıkmadı Türk toplumundan. Feith-Pollock ikilisinin talihsiz sataşmaları, gözdağı nitelikli beyanlarının adresi yanlış. Beyaz Saray Irak’ın işgal ve istila nedenini son iki yılda evirip çevirip ’Irak’a demokrasi getirdik’ savunmasına bağladı. Türk halkı dünya ülkelerinin çoğunluğunun ’yanlış’ diye nitelediği Irak Harbi ile ABD’nin Ortadoğu politikalarına karşı tutum aldı. Bu Amerikan düşmanlığı yapmak değil. Washington, anayasasında vurgulanan söz-ifade özgürlüğüne ve ’demokrasi’ye gerçekten inanıyorsa bu tutuma saygı duyması gerekir.