Paylaş
Bir devletin modern anlamıyla devlet sayılabilmesi için işçisi işvereni, köylüsü bürokratı, zengini ve yoksuluyla insanlarının yargı önünde eşitliğinin kanıtlanması, hak ve özgürlüklerin sosyal ve ekonomik statü ayrımı gözetilmeksizin işlemesi gerekiyor.
Suistimal, yolsuzluk, rüşvet ve benzeri suçlarda yasaların ayrımsız uygulanması karanlık çağlardaki derebeyliğin yerini modern devletlere bıraktığını kanıtlıyor. Modern devletlerde ise milleti temsil edenlerin yasaları çiğnediklerinde ‘dokunulmazlık zırhı’na sığınmaları gibi bir şey yok. Gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkelerin modern devlet kapsamına girmesi kişi başına düşen milli gelirle değil, adil demokratik düzen ilkelerine bağlılığıyla ölçülüyor. Ülkelerin saygınlığı ise hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarının işlemesiyle orantılı.
TBBM'de canını dişine takarak ‘dokunulmazlık’ kavgası veren politikacıların özgür toplumların lideri Amerika'dan devlet düzeninden yapacakları bazı aktarmaların, Türkiye'nin dış saygınlığına yararı olacağı kesin. İlkin bizimkiler, Amerikan sisteminde başkan, bakan ve kongre üyelerinin yasa karşısında kendilerini göreve getiren insanlardan üstün olmadıklarını öğrenecekler. Milletvekillerimiz şunları da öğrenecekler:
Yerkürenin en güçlü kişisi ABD Başkanı Bill Clinton'ın Türkiye dahil pek çok ülkede kolayca geçiştirilecek usulsüz kampanya bağışları, görev öncesi cinsel taciz suçlamalarından dolayı yasalarla başı dertte. İlk Clinton hükümetinin Ticaret Bakanı Ron Brown, Konut ve Kent Planlaması Bakanı Henry Cisneros haklarındaki nüfuz suistimali ve yolsuzluk suçlamaları nedeniyle kabine arkadaşları Adalet Bakanı Janet Reno tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Clinton'ın eski başdanışmanı George Stephanopoulos içkili araba kullandığı için elleri kelepçelenerek, yakapaça karakola götürüldü. Gene Clinton'ın en yakın arkadaşlarından Adalet Bakanlığı Müsteşarı Webster Hubbell usulsüz finansman sağladığı için suçlu görülerek cezaevine gönderildi.
Daha önceki dönemin güçlü Senato Başkanı Jim Wright, yazdığı bir kitabın kongre ahlak komitesince usulsüz bulunması yüzünden istifaya mecbur kaldı. Temsilciler Meclisi'nin yeni başkanı Newt Gingrich ‘yarar çelişkisi’ yaratıyor gerekçesiyle bir yayınevinden aldığı 5 milyon dolarlık avansı geri vermeye mecbur bırakıldı.
Kongrenin en etkili kişilerinden, 36 yıllık milletvekili Dan Rostenkowski ofis gelirlerini şahsi işlerinde kullandığı için hapse mahkum oldu. Nüfuz suistimaliyle borsada garantili kazanç sağladığı ileri sürülen Demokratik Parti eski sözcüsü Tony Coelho mahkum olacağını hesaba katarak aleyhinde dava açılmadan milletvekiliğinden istifa etti.
Amerikan senet borsasını sarsan Keating 5'leri skandalına karışan senatörlerden McCain, Cranston, Riegle, De Concini nüfuz suistimaliyle şahsi kazanç suçlamasını inkar etmelerini rağmen kongreden istifa ederek hapse düşmekten kurtuldular. Popüler Senatör Bob Packwood, milletvekili Donald Lukens cinsel taciz suçlamlarına karıştıkları için gene kongrenin özel komiteleri kararıyla istifaya zorlandılar. Clinton'ın eski Sağlık Bakanı Joycelyn Ender 4 gram kokain satan oğlunun 10 yıl hapse mahkum olmasını önleyemedi. Zenci kadın bakan daha sonra görevinden ayrıldı.
Süper ülke düzeninde dokunulmazlık saçmalığı olsaydı rüşvet, yolsuzluk ve soygunculuk yapan kongre üyeleri ne istifaya zorlanacak, ne de hapse düşecekler, Türkiye'deki meslekdaşları gibi çoğu şimdi görev başında olacaklardı. Ama Amerika'daki kanun yapıcısının, devlet yöneticisi de olsa yasaların kişiye göre farklı işlemesine izin vermediği, suç işleyenlere dokunulmazlık ayrıcalığı tanınmadığı yukardaki bir kaç örnekle açıkça görülüyor.
Suçların örtbas edilemeyişinin kökeninde uygar, adil, modern devletçilik anlayışı yatıyor. Bu düzeni kuranlar ise yasa karşısında eşitlik ilkesine sadık kongre üyeleri. Bizim kanun yapıcılarımız rüşvet, suistimal, görevi ve güveni kötüye kullanma ve benzeri yolsuzluklarda nasıl olup da dokunulmazlık istiyorlar anlaşılması mümkün değil.
Bu çirkinliği meclis kürsüsünde ve de seçmenler karşısında savunmaktan utanmayışları ayrıca utanç verici.
Paylaş