Paylaş
Lehinde hayli laf edildi, eleştirenler kadar olmasa dahi. ‘‘Kişisel acendası var, Türkiye'ye dönüp bakan olmak niyetinde’’, ‘‘Kimseyi yetiştirmiyor, parlama göstereni eziyor’’ dendi hakkında. Oysa günah ve sevabını tartıya vuracak olursak icraatı çok ağır basıyor Ata Erim'in. Geride bıraktığımız haftalarda Amerika'da Türklük heyecanının doruğa ulaşmasında Samsun'lu Dr. Erim'in katkısı büyük.
‘‘Dünya Türkleri Konseyi’’nin New York sempozyumunun açılış konuşmasında Washington Büyükelçisi Baki İlkin ‘‘Amerika'da Türklüğün gelişme faaliyetlerini 40 yıl önce başlattı, bugünlere kadar sürdürdü’’ diyerek Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim etti.
Büyükelçi İlkin'in iltifatı boş değil. Türklerin Yeni Dünya'da örgütlenmesine bu ülkeye ayak basar basmaz yaşamını adayan Ata Erim, Türk-Amerikan Tabibler Derneği'ni kurduktan sonra düzinelerle cemiyetin oluşmasının öncülüğünü yaptı. Kırım'dan Karaçay ve Kıbrıs'a soydaş cemiyetlerin tüzükleri Dr.Erim'in kaleminden çıktı. Günboyu hasta derdi dinledikten sonra derneklerin kentler aşırı gece toplantıları yolunda eşi Aynur araba sürerken arka koltukta uyku eksikliğini gidermeye çalıştı. İki kez Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu başkanlığından sonra Türklüğün küreselleşmesi amacıyla ‘‘Dünya Türkleri Konseyi’’ni kurdu. Anavatan ile Amerika'daki Türkler arasında köken bağlarını güçlendirmek için 1970'lerden bu yana yaptığı Ankara ziyaretlerinde devlet ve hükümet başkanları, ileri gelen politikacılar, genel kurmay başkanlarının hepsiyle yakın ilişkiler kurdu. Amerika'da güçlü İsrail lobisi yanısıra yeni Türk cumhuriyetleriyle de işbirliğinin temellerini attı.
Devlet Bakanları Prof. Abdulhaluk Çay, Prof. Şükrü Sina Gürel ‘‘Dünya Türkleri Konseyi’’ sempozyumundaki kalabalığa ‘‘Sizler Türkiye'nin Amerika'daki yararlarını koruyan öncü kuvvetisiniz’’, ‘‘Bu ülkede gücümüzü sizden alıyoruz’’ diye seslenirken, 'Usta' Erim hekimlikte servet yapmak yerine yaşamını adadığı Türklük idealinin nihayet can kazandığını hissetti.
Başarılı bir Mayıs geçirdik bu yıl New York'ta. 'Usta' Erim'in 20 yıl önce binbeşyüz Türk'ün katılımıyla başlattığı Türk Günü Yürüyüşü bu yıl 50 bine yakın ırkdaş ve soydaşımızın iştirakiyle muhteşem bir gurur tablosuna dönüştü. Ata Erim'in yetiştirdiği ve son iki yıldır Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu başkanlığını sürdüren Egemen Bağış geçen haftaki yürüyüşte 'çırak'lıktan 'usta'lığa terfi ettiğini isbat etti. Avrupa ve Amerika'nın çeşitli yerlerinden New York'a gelen Türk kuruluşları temsilcileri Erim ve Bağış'ın düzenlediği etkinliklerde Türkiye'ye karşı güçlerin faaliyetleri hakkında yetkili ağızlardan bilgi almak fırsatına sahip oldular. Prof.Justin McCarthy, Ankara'yı rahatsız eden sözde soykırım hakkında ‘‘Türkler Ermeni soykırımı yapmadı’’ derken, Ermeni Amerikalı Edward Tashjı, ‘‘Bu işi Ermeni milisleri başlattı. Ermenilerin 'Türkleri keselim, devletimizi kuralım.' şarkısı çocuklara hala nefret kanseri aşılıyor. Oysa annemden hep Türklük asaletini yansıtan olaylar dinledim.’’diye gerçeklere ışık yaktı. Borusan şirketi kurucusu Asım Kocabıyık Türkiye'nin AB üyeliği, Kıbrıs sorunu üzerinde son gelişmelere ışık tutan konuşmaların yapıldığı konsey masraflarını üslenirken Kıska şirketi sahibi Oğuz Gürsel Amerika'da Türklerin güçlendirilmesi konusunda sık sık etkinlikler düzenlenmesini istedi.
Türk Kültür Ayı sergi, konferans, konserler, görkemli bir balo ve rekor katılımlı Türk Günü Yürüyüşü ile geçti. Bu yıl en fazla dikkat çeken husus Amerika'daki gençlerimizin Türk milliyetçiliğine aşırı bağlılık sergilemesi idi. ‘‘Türküm, gururluyum.’’ yazılı tişörtler, alın ve pazı bantlarında 'Türkiye' sözcükleri, bayrağımıza sarınmış öğrencilerimiz, ay yıldızlarla donanmış otomobiller içinde yürüyüşe katılanlar, bir ağızdan 10'uncu Yıl Marşı'nı söyleyenler, gökdelerlerde yansıyan ‘‘En Büyük Türkiye’’ sloganlarıyla gençlerimiz Yeni Dünya'da Türklük şahlanmasının canlı kanıtı oldular.
Oysa daha işin başındayız. Rum ve Ermeni lobilerinin eylem ve icraatları süregeliyor. Okul kitaplarına sözde soykırımını geçirmek, şehir meclislerinden soykırımı anma günü ilan ettirmek çabaları duracağa benzemiyor. Ankara'nın Türkiye'ye hasım güçlere savaş bayrağı açan vatandaş ve soydaşlarımıza lafta kalmayan destek vermesi lazım. Vakur Türk Yürüyüşü Türklüğün 'Erime Potası'nda yok olup gitmeyeceğini dosta düşmana gösterdi. Gene de Anavatan'la gönülleri, idealleri birleştiren Türklük köprüsünü sağlam temellere oturtmak gerekiyor.
Paylaş