Telefondaki ses telaşlı. İlkin adını vermiyor ama gerek yok, kişi tanıdık, önemli bir meslek cemiyetinin de başkanı. Bir nefeste içini döküyor: ‘’Bir günah işleniyor, siz mani olabilirsiniz.’’ Hayrola nedir konu?:’’ Türkevi projesinden bazılarının yüklüce komisyon alacağını duyduk. Hem de memleketimizin bugünkü durumunda.’’
Telefondaki ses telaşlı. İlkin adını vermiyor ama gerek yok, kişi tanıdık, önemli bir meslek cemiyetinin de başkanı. Bir nefeste içini döküyor: ‘’Bir günah işleniyor, siz mani olabilirsiniz.’’ Hayrola nedir konu?:’’ Türkevi projesinden bazılarının yüklüce komisyon alacağını duyduk. Hem de memleketimizin bugünkü durumunda.’’Konuya yakınlığım var. 1970’li yılların başında bir Türk gubu New York’ta bir Türk merkezi satın almak için bağış kampanyası başlatmış ama ancak 10 bin dolar toplamayı başarmışlardı. Grubun iki temsilcisi ziyaretime gelip:‘’ Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil New York’ta BM toplantılarına katılıyormuş. Gazeteci olarak yakınlığınız var. Durumu kendisine anlatıp hükümetin bu kampanyaya maddi destek vermesini istermisiniz?’’ Olumlu yanıt verip aracı olmayı kabul ediyorum, ama içim rahat değil. Türkiye ciddi bir ekonomik kriz içinde, Başbakan Demirel ‘’75 cent’e dahi ihtiyacımız var.’’diyor.TÜRKEVİ PROJESİ İÇİN DAİRE RÜŞVETİ GERİ TEPTİToplantılara katılan Çağlayangil’le bir sabah sohbetinde buluştuğumda New York’lu Türklerin isteğini ‘’Bana kızmayın, aracıyım.’’diye naklettim. Dışişleri Bakanı, Osmanlı ve Türk tarihi üzerinde uzun bir nutuk çekti. Sonunda bileğimi sıkarak‘’Türkiye dışarda bir bina alacaksa parasını yurt dışındaki vatandaşından istemez.’’dedi. Bir kaç hafta sonra Ankara’dan New York Başkonsolosluğu’na 350 bin dolar civarında para gönderildiğini öğrendim. Yakın ilişki içinde olduğum Başkonsolos 3 kişilik bir satınalma grubu oluşturmuş satın alınacak evleri tesbit ettiriyordu. Tanıdığım bir mühendis ısrarla en kısa zamanda benimle görüşmek istediğini söyledi, ihbarda bulunacağını bildirdi. Ofisime geldiğinde ‘’Bildiğiniz gibi petrol krizi yüzünden emlak fiyatları dibe vurdu. New York’ta bina sahiplerinin büyük kısmı emlakını düşük fiyatla piyasaya sürdü. Konsolosluğun seçtiği satın alma grubu nakit sıkıntı çeken iki binanın sahibine ‘Senin yerini satın alacağız, ama tadilat için 70 bin dolara ihtiyacımız var. Bu meblağı bize ödersin, alış faturasına eklersin.’’diyerek masa altı ödemeyi kabul ettirdi. Satın alma grubunun bulduğu iki binadan biri Onassis’in Olympic Towers binası yanında lüks bir ikametgah, diğeri Beşinci Cadde’de hediyelik eşya ve elektronik malzeme dükkanları arasında kullanış yoksunu apartman idi. İhbarı Başkonsolos’a bildirdiğimde telaşlandı:‘’ Nasıl rüşvet alınır bu işten? Siz de girin satın alma grubuna.’’ ‘Ben gazeteciyim, komisyoncu değil.’’ O konuşmadan sonra eski yakınlığımız kalmadı. Hürriyet’te haber yayımlanınca Türkevi binası projesine uzun süre kimse elini sürmek istemedi.Dışişleri Bakanı Çağlayangil tüm resmi kurum temsilciliklerini barındıracak bir Türk binası konusunu 1977’de gerçekleştirdi. Türkiye, IBM şirketinin idare merkezi olarak inşa ettirilen 11 katlık binayı 3 milyon dolar ödeyerek satın aldı. New York Başkonsolosluğu, Ticaret, Maliye bakanlıkları, Milli Eğitim, Basın ve Turizm, Savunma ataşelikleri, Merkez Bankası temsilcilikleri, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti temsilciliği B.M. karşısındaki görkemli binaya yerleştiler. Giriş kapısı üstündeki yazı ‘’Türk Merkezi’’idi, halk arasında Türkevi diye anılıyordu. Oysa Türk Evi’nin sorunları biteceğe benzemiyordu. Dışişleri Bakanlığı iç taksimatı tesbit için New York Başkonsolosluğu’ndan binanın kat planlarını istedi. Anavatan’a hizmet diye görevi gönüllü üslenen bir Türk mimar New York’a yeni gelmiş genç meslekdaşına 250 dolar karşılığında planları çizmesini istedi. Genç mimar ‘’İBM planlarında mühendis firmasının kimliğini kapayıp Ankara’ya gönderelim, bana para vermeniz de gerekmez.’’ dedi. Sözde para almadan işi üslenen gönüllü mimarın ısrarı üzerine IBM’den getirilen planlar kopyalanıp Ankara’ya gönderildi. Genç mimar ‘’ Bir kat kopyası iyi yapılmadı, kızım çizdi, 25 dolarını kesip ona verdim.’’diyerek kendisine 225 dolar ödendiğini söyledi yakınlarına. Dışişleri Bakanlığı ise fatura gönderen gönüllü mimara 12 bin dolar ödedi. Hürriyet’te bu haber yayımlanınca New York ve civarında yaşayan Türk toplumunda saygın yeri olan mimar şeref ve itibarıyla oynandığını öne sürüp hakkımızda 1 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Sonra davasını geri çekti.