Terör, doğa korkusunu sollayacak mı?

Palmiye ağaçları yarıdan sola eğiliyor, süpürge başı dallar yere paralel. Tekrar düzelip bu kez sağa bükülüyorlar hep birden. Kasırga orkestra şefi, batonuyla palmiyeleri bir oraya, bir buraya savuruyor.

Kameranın açısı değişiyor. Benzin istasyonunun çatısı açılıyor, metal levha havalanıp sokağa düşüyor. Ekranda şaşkınlıkla bu görüntüleri izliyorum. Birkaç gün önce gittiğim plajın karşısında portakal ağaçlarıyla çevrili villanın damında dört kapılı bir araba. Florida’yı kasıp kavuran ’Kasırga Frances’ seyyar evlerin kamp yerini otoparka çevirmiş, her yer dümdüz. Gökten havuz dolusu yağmur yağıyor. Palm Beach’te güneşlendiğimiz sahil, cadde-sokak seller altında. Kamera karşısında yaşlıca bir adam, evinin kapısında iskemleye oturmuş, sular dizinin üstünde. Kolları arasında uzun namlulu bir tüfek ‘Sağ girersin ama sağ çıkamazsın’ diyerek kasırgadan kaçanların evlerini yağmalayan soygunculara TV’den gözdağı veriyor.

*

150 mil süratle esen kasırga üstümüze çökmeden birkaç gün önce Florida’yı terk ettiğime memnunum. Doğa bu kez avını ele geçirmeye ahdetmiş avcı gibi yılın her mevsiminde güneşle yıkanan bu beldenin peşini bırakacağa benzemiyor. ’Charley’den sonra tozu dumana katıp kuzeye yönelen ’Frances’ tekrar güney rotasına yöneleceğe benziyor. Ardından Karayip’lerden yukarı sinsice yol alan ’Ivan’ var. Meteoroloji uzmanları bölgede daha bir düzineye yakın irili-ufaklı fırtınanın pusuda beklediğini söylüyorlar.

Başka bir ülke doğa ile böylesine cebelleşme durumuna girse güncel yaşamı nasıl etkilenir bilmiyorum ama güneyi kasıp kavuran kasırgalara karşı Amerika hazırlıklı.

*

Üç milyonu aşkın insan evlerini terk edip barınaklara sığındığında lokal yönetim ve sivil örgütler yıkım görmüş kentleri elele vererek onarıma başladılar. Çeşitli yerlerden Florida’ya inen 20 bine yakın elektrik, telefon, su ve kanalizasyon teknisyeni kısa sürede tamirat, yeni kablo döşeme işlemlerini büyük ölçüde tamamladılar. Kızılhaç ekipleri barınaklara sığınmış ordu kalabalığında ailelerin gıda ihtiyaçlarını karşılarken askeri birlikler yağmacılığı geceli-gündüzlü devriye timleriyle önlemeye çalıştılar. Doğaya pes etmeye yanaşmıyor Amerika.

Ya ülkenin diğer kesimlerinde ne oluyor? Hayat kesintisiz sürüyor oralarda. Amerika kıta ülke. Batı yakasında kasırgayı yalnızca yazılı-görüntülü basında izleyen insanlar Pasifik yakasında günlerini kumlu plajlarda sereserpe yatarak, hafif çırpıntılı denizde sörf yaparak, çim üstünde aerobik egzersizleriyle geçiriyor. Plaj partileri sabahın erken saatlerinde son buluyor.

*

Kuzeydoğu ve ülke ortası eyaletler ise 2 Kasım seçimleri telaşında. Ve bir ’Korku’ salgını içinde bu bölge sakinleri. Ama bu korku kasırgadan değil, her ne pahasına olursa olsun ikinci dönem başkanlığı elde tutmaya kararlı Bush yönetiminin oy şantajına başvurmasından.

İşsizliğin en yaygın olduğu, yoksulluk sınırı altında yaşayan eyaletlerde propaganda gezilerinde konuşan Başkan George W. Bush ve yardımcısı Dick Cheney rakip başkan adayı hakkında ‘John Kerry’ye vereceğiniz her oy teroristlere verilmiş oy olacak. Bizi seçmezseniz Amerika 11 Eylül benzeri terör eylemleriyle karşı karşıya gelecek. Ancak Başkomutan Bush terörün üstesinden gelir’ diyerek korku taktiklerine başladılar. Kerry’nin harpte aldığı madalyaları hak etmediğini ima eden ’Başkomutan’ın yedek askerliğini dahi tamamlamadığı belgelerle kanıtlanırken, kayıtlı olduğu birliğin komutanları ‘Vietnam harbine torpil kullanıp katılmadı. Kendisini birlikte hiç görmedik’ diye suçluyorlar. Hatta emekli bir albay, Bush’un politik geleceğine hazırlandığı için yedek askerlik görevini yapmadığını ileri sürüyor.

*

Ortada Amerika’ya yönelik olası terör saldırıları için yeni bir tehdit istihbaratı yok.

Oysa ülke, ekonomik durgunluk, tırmanan işsizlik, kontrolden çıkmış Irak Harbi, yarım trilyon dolar bütçe açığı, sigortasız 45 milyon insanın durumu gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya. Bush ve yardımcısı Cheney bu sorunları seçim konuşmalarında içi boş, kısa ve gerçekleşmesi imkansız vaatlerle geçiştiriyor. Buna paralel Cumhuriyetçi kesim 240 milyon dolarlık kampanya bütçesini basında rakipleri Kerry’i karalama yolunda kullanırken işsiz, dar gelirli Amerikalılara ‘Biz gidersek terör gelir’ şeklinde korku mesajları vermeye devam ediyorlar. Terör korkusu doğa korkusunu sollayacak mı? Göreceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları