Teksaslı güzelin yakınlığını yanlış anladım

New York son yılların en sert soğuklarını yaşıyor, kar dizleri aşmış. Pencereden yalnızca itfaiye ve polis arabalarını görüyorum. Lale desenli çay bardağını elime alıyorum. Belleğimdeki anı dosyasından bir yaprak çekiyorum. Karakışla cebelleşme niyetim yok. Artık anılarımlayım.

Haberin Devamı

Kapı itilerek açılıyor
İlk uçakla İstanbul’a gelen Cihad Baban o dönemde Turizm ve Tanıtma Bakanı. Muhabirlikte çok şey öğrendiğim Cihad Bey barut gibi. ‘’Utanmaz adam, uçkuruna sahip çıkamıyor. Dünyaya rezil olacağız’’ derken ateş kusuyordu. Bir yardımcısı beni odasına götürdüğünde ‘olay’ı anlatıyor.

Resmi davetli olarak Türkiye’ye gelen Amerikalı ‘’Tütün Güzeli’’ Kapadoçya’da Bakanlık rehberinin cinsel tecavüzüne uğramış. Ziyaretini kısa kesip İstanbul’a kaçmış, bir Amerika’lı gazeteciye tecavüze uğradığını anlatmıştı. Tecavüz haberim Hürriyet’te de yayımlandı.

Bakan Müsteşarı, Teksaslı güzele, rehberin sıcak yaklaşımını yanlış (!) anladığını söyleyerek olayı kapatmaya razı etmiş. Hilton’da düzenlenen bir basın toplantısında Müsteşar Nail bey kısa bir açıklamada ‘’Tecavüz gerçek dışıdır’’ dedi.

Haberin Devamı

‘‘Yalan yazdığımı mı söylüyorsunuz?’’ Yanıt yok. ‘’Bakan Cihad bey de mi yalancı? Yanıma gelip oturdu. Çehresinden kan çekilmişti. Kolumu tuttu: ‘’Özürlü bir oğlum var, ekmeğimle oynamayın.’’ Ağzımdan tek kelime çıkmadı. Aradan kısa zaman geçti. İstanbul’a önemli konuklar geliyor. Atatürk Havalimanı’na karşılamaya gittik. İsviçre yolcuları uçağa çağrıldı. Çıkış kapısı birden hareketlendi. Zevkli, giyimiyle dikkati çeken bir adam tekerlekli iskemlede sevimli bir çocuğu uçağa götürüyordu. Yürüme zorluğu çeken 10 yaşlarındaki çocuk gelip geçene gülücük dağıtıyordu. Refakatçileri arasında Anadolu Ajansı müdürünü görünce ‘’Bu Genel Müdür Nail Bey’in refakatçileri’’ dedim. Tekerleklideki çocuk ise özürlü oğluydu.’’ Kapıya az kala beni görüp durakladı. Birbirimize doğru yürüdük.’’ Bakanlığımızın toplantıları için İsviçre’ye gidiyorum. Biz toplantıda iken oğlumu bir uzman doktor görecek. Lütfen haber yapmayın.’’ Yanı başımdaki fotomuhabirine ‘Resim istemez’ mesajı veriyorum. Bir kez daha içim burkuluyor, dokunsalar ağlayacağım.

GÜLE GÜLE JIMMY
Eskiyen yıla yolun açık olsun ama bizim tarafa uğrama umuduyla girdik. Geriye baktığım zaman 2013 çok daha iyi olabilirdi ama kısmet böyle imiş diyorum. Geleceğin neyi getirip götüreceğine ahkam kesmek harcımız değil, kafamıza tuğla düşmedi.

Haberin Devamı

Karşıdan geçerken Türk Evi’ne bakıyorum. Bina aynı bina, vitrindeki uçuk resimlere, tepedeki bayrağına kadar. Ama Jimmy yok artık etrafta. Türkiye’nin B.M. Daimi Temsilciliği’nde (Misyon ) aralıksız 64 yıl çalıştıktan sonra hayata gözlerini yumdu. Ofis işlerine, toplantı tutanaklarına, evrak-belge ulaşımına bakardı Misyon’da.

James ‘Jimmy’ özel ofislere elini, kolunu sallayarak girer çıkardı. Burns 85 yaşında idi. Sigarası, içki, kumarı yoktu, evli değildi. Herkes Jimmy’yi, Jimmy herkesi tanırdı.

BM’de güvenlikçilerin Genel Sekreter dışında kimliğine bakmadan içeri aldıkları ikinci kişi bizim Jimmy idi. Türk gazetecileriyle ilişkileri iyiydi. ‘En beğendiğin diplomat kim sorusuna hep aynı cevabı verirdi: ‘’Selim Sarper.’’

Haberin Devamı

‘’Toprağın bol olsun Jimmy.’’

Yazarın Tüm Yazıları