Yazdan kalma bir ekim günü, saat sabahın 11.00’i. İnsan kuyruğu Fifth Avenue’de başlıyor, 42. Sokak’a dönüyor.
On dakikadır ben de sıradayım. Önümdekiler her seferinde ayakboyu yol katediyor ama kimse sabırsız değil. Az sonra Soup Man (Çorbacı) dükkanına ulaşacağız.
New York’ta kaldırım üstüne kurulu çorba mutfakları var ama yoksullar için. Çorbacı’nın dükkanında fakirlerin işi yok çünkü en ufak kapta çorbanın fiyatı altı dolardan başlıyor. Kuyruğa girmemin nedeni çorba düşkünlüğümden değil, Al Yeganeh adındaki çorbacının şöhretinden kaynaklanıyor.
*
NBC televizyonundaizlenme rekorları kıran Seinfeld komedi dizisinde canlandırdığı Soup Nazi (Nazi Çorbacı) karakteriyle bir gecede üne kavuşan Yeganeh, asık yüzlü, sevimsiz bir tip.
İran göçmeni Yeganeh,Seinfeld sayesinde şöhrete kavuşmasına rağmen Soup Nazi karakterini kaldırmadıkları takdirde NBC aleyhine dava açacağını söyleyip diziden bu kimliği çıkarttı.
Yeganeh, çorbaları yanısıra huysuzluğuyla da ünlü. 2004 yaz ayında on yıldan sonra kapattığı minik dükkanında müşterilerini azarlaması dillerden düşmüyor.
‘Sıraya gir. Siparişini verdikten sonra sola geç, bekle. Paran hazır olsun. Ismarladıktan sonra konuşma’ diye emirler yağdıran Yeganeh tezgah önünde tercihini değiştirenleri de ‘Sana çorba yok’ diye dükkanından kovuyor. Gene de sadık müşterileri, kışın yağmuruna, soğuğuna katlanıp bir saate yakın kuyrukta bekleşmeye razılar.
*
Bir kap çorba için bu zahmete girmeye, bir de dükkan sahibinden azar işitmeye değer mi?
Arkamdaki genç kıza soruyorum: ‘Çorbaları denediniz mi?’
Tereddütsüz yanıtlıyor: ‘Evet, eski yerine giderdim, çok leziz.’
Genç kızın görüşünü paylaşan çok. Sırada gurme yazarları, gıda eleştirmenleri var.
Bir gurme uzmanı ‘Sıvı altın’ diye övüyor. Ya çıkan diğer yazılara ne demeli?
New York Magazine: Tadına baktığımız en nefis çorbalar.
The New Yorker: Kimse inkar edemez. Al’in çorbası en iyisi.
New York Times: Yeganeh ölçüyü çizdi, herkes ulaşmaya çalışıyor. Bu çorba değil sanat.
Zagat: Tahayyül edilecek en şahane çorbalar.
Newsday: Bu çorbanın benzeri yok. Cennet tadında.
Oprah Winfrey, eski belediye başkanı Ed Koch, tenor Pavarotti,Çorbacı’nın NBC stüdyolarının yakınındaki eski dükkanının müşterileri arasında.
*
Al Yeganeh, geçenlerde bir yatırımcıyla birlikte ‘Uluslararası Çorba Mutfağı’ adında bir şirket kurdu. İlk planda Amerika’da 150 kentte Çorbacı dükkanları açacak. Ardından başta Amerika ve Kanada olmak üzere çeşitli ülkelerde 1000 çorba lokantası eklenecek. Oldukça iddialı girişimde, süpermaketlerde ’Isıt-İç’ sloganıyla plastik kaplar içinde hazır çorbalar satışa sürülecek.
Projenin başarıya ulaşma şansı yüksek zira Amerikalılar çorbaya düşkün bir millet. Yılda 10 milyar kap çorba tüketiyorlar. Çorbacı’nın yakında mültimilyonerler sınıfına girmesi sürpriz olmayacak.
*
Yeganeh’in New York’ta yeni lokantası Hürriyet ofisine bir sokak mesafede.
Öğle paydosuna daha yarım saat var. 42. Sokak’a dönüyoruz. Önümdeki kalabalık giderek azalıyor. Az sonra tepesinde Orijinal Çorbacı levhasıyla koridor gibi uzun dükkana giriyorum.
Tezgahlarda siyah metal güğümler, çorba çeşitleriyle dolu. Damak tadı farklı kişiler için 49 çeşit çorba. Hepsi de İranlı Al’in formülüyle hazırlanmış.
Etyemezler için mantar, kabak, pirinç, mısır, patlıcan, fasulye, mercimek, darı, kuşkonmaz dahil 16 çeşit var.
Et ve tavuk listesinde 17.
Deniz ürünleri 9 çeşit.
Salatalık ve bal kabağı ile diğer 6 soğuk çorba; soğan, kereviz, patates içinde parça ıstakoz, şarap katılmış pavurya gibi çeşitleriyle ayrı tarifede.
Peki Al Yeganeh nerede?
*
Tezgahtarların ikisi kız, dördü Güney Amerikalı erkek.
Arkada mutfak kazanlarından buhar yükseliyor. Birkaç kişi var içerde ama Al’e benzemiyorlar. ‘Çorbacı nerede?’
Karışık sebze siparişimi alan genç kız, ‘Bilmiyorum belki mutfakta, belki de dışarda. Görmedim kendisini’ diyor. Övgü yağdırılan çorbalarının formülü gibi nerede olduğu da sır İranlı Yeganeh’in. İçerde olmaması da bir yönden iyi. Müşteri azarlanmadan girip çıkıyor dükkana, ’Sağa geç, solda dur bekle’ diyen yok.
Karşıya geçip New York Kütüphanesi yanındaki iskemleyi çekip plastik çorba kabını açıyorum. Kimyon kokulu buhar yüzümü yakıyor. Sebzeler erimemiş, diri. Suyu az, çeşnisi bol, yemek gibi bir çorba. Tadı gerçekten leziz ve doyurucu. Bir de asık yüzlü Çorbacı’yı görseydim iyi olacaktı.