Paylaş
Doğan ULUÇ
Son bir hafta içinde yaz, sonbahar ve ilkbahar New York'ta köşe kapmaca oynadı. Türkiye'de bayramı fırsat bilerek New York'a gelenler keten ceket, ince parka ile kalın süveter ve yağmurlukları bir kaç gün arayla giyip çıkardılar. El Nino'ya ama daha yüce kudrete şükretmek gerek bu yıl kasıp kavuran kışı görmeden tekrar bahara kavuştuk.
‘Big Apple’ lakaplı New York bir kez daha baharın güncelinde alışılmış dinamizine giriverdi. Yaşam öylesine canlı ki, ayak uydurabilene aşkolsun. Broadway'de yerli-yabancı turistler tiyatro kapılarında kuyrukta. Sıra beklerken ayakta kitap okuyanlar, kamerayla neonlu ilanları görüntüleyenler, bir diğeriyle sohbete takılanlar içiçe.
Metropolitan, Modern Sanat, doğa tarihi müzeleri tıklım tıklım. Gucci, Armani, Versace, Chanel gibi marka butikler, lüks dev mağazalar Bloomingdale's, Bergdorf Goodman ile benzerleri şık giyimli kadın-erkeklerden geçilmiyor. Son günlerde rekor şirket evliliklerinin yarattığı heyecan yeni kuşak yuppie'lerin Wall Street'te koşuşturmasında yankılanıyor.
Ama New York'un canlılığını farketmek için sokaklara düşmeye de gerek yok. Ekranlarda görüntüler, gazetelerdeki haber ve resimler her sahada atılım ve gelişmeleri müjdeliyor.
Sabah kahvesiyle birlikte yürüttüğüm gazeteler turunda en fazla kafamı kurcalayan dev bir ilan oldu. İki sayfayı kaplayan ilanda bir tabanca kurşununun diklemesine yerleştirilen bir elmayı delip geçtiğini gösteren anlamlı bir resim var. Altındaki yazıda ise Qwest adlı şirket iletişim teknolijisinde kurşun süratini geçip ışık hızına ulaştıklarını şöyle açıklıyor: ‘‘2 milyar dolar sarfıyla geliştirdiğimiz fiber-optic teknolojisiyle William Shakespeare'in tüm kitaplarını 200 lisana çevrilmiş olarak saniyenin onbinde 43'ü süresinde New York'tan Omaha'ya geçiyoruz.’’
New York-Omaha arası yaklaşık üçbin kilometre. İletişim teknolojisini zorlayacak mesafe değil. Ama Shakespeare'in Hamlet, Othello, Macbeth gibi düzinelerle piyesini, sone dizelerini bir düşünün. Binlerce sayfa. Bir de bunların 200 lisana tercümesini gözönüne getirin. Ortaya yüzlerce bin sayfa çıkacak. Ve tümü saniyenin onbinde 43'ünde bir şehirden diğerine taşınıyor. Akıl alacak gibi değil.
Meslek çekiyor olmalı gene kitapla ilgili bir başka habere gözümüz ilişiyor. 75 şirketin parasal destek verdiği bir bilim adamı ‘Son Kitap’ adlı bir projeyle uğraşıyor. Kitabın özü E-İnk (elektronik mürekkep) denilen mikroskopik bir küre. Kıl inceliğinde tellerle örülü sayfalara 40 mikronluk (sayfanın yarısı kalınlığında) küreler yerleştirilmiş. Kitap cildinde saklı bir bilgisayar, kapak dışında bir gösterge ve kontrol düğmeleri bulunuyor. Bilgisayara yüklenmiş kitaplardan birinin adı yazılınca mikroskopik küreler elektrik taşıyan tellerle örülü sayfalarda yazılar çıkıyor.
Hayal gücünü zorlayan buluşun babası Prof. Joseph Jacobson ‘‘Bu projeyle Kongre Kütüphanesi'ndeki tüm eserleri bir kitapta toplayacağım. Buluşuma bu yüzden ‘Son Kitap' adını verdim’’ diyor. Dünyanın en büyüğü bu kütüphanede 17 milyon kitap var. Hepsi bir ciltte toplanacak. Bilgisayara emir vereceksin ‘Harp ve Sulh'dan ‘Kamasutra'ya istediğin kitabı çekip okumaya başlayacaksın.
Peki kitap sanayii, yerküredeki onbinlerce yayınevi ne yapacak? Ya kütüphane, kitapçılar? Meraklısı parayı bastırıp tel cilt içinde milyonlarca kitap taşıyan Son Kitap'ı alacak. Evde kitaplık raflarında tek kitap olacak. Tatsız bir manzara, adı dahi çirkin bir proje. Kitaplarına raf bulmaktan yakınan Doğan Hızlan dahi hoş karşılamayacak bu buluşu. Ama teknoloji patlamasını engellemek mümkün değil.
Kahvemin keyfi kaçmak üzere sayfayı süratle çeviriyorum. Kiryakos Panayiotou, sahne adıyla George Michael, Beverly Hills'de bir parkta uygunsuz halde yakalanıp tevkif edilmiş. Münasebetsiz bir haber daha. Şımarık Kıbrıslı Rum popçunun gönül okşayıcı eylemi olacak değil ya?
Gazeteyi bir kenara atıp yukardan Beşinci Cadde'ye bakıyorum. Sabah güneşinde renkli giysiler içindeki kadınların alımlı yürüyüşleri görmeye değer doğrusu.
Paylaş