Sinema salonları buz gibi

Amerika alabildiğine tatil hummasında. Californialı zengin sınıfı batıda Nevada'nın Lake Tahoe gölüne nazır villalarda, kuzeyde Washington eyaletinin Atlantik kıyılarındaki malikanelerinde, Arizona'nın kuru sıcağın hüküm sürdüğü dağ yamacındaki çiftliklerinde eş, dostlarla bitmek bilmez davetlerle yaz tatili geçiriyorlar.

Kanada'ya komşu kesimdekiler ise gemi boyu özel yatlarla Atlantik'ten Meksika Körfezi'ne, Karayip adalar zincirinde tur atıyorlar. New York'un bir kaç kuşaktan servetle aşina olmuş tabakası ise Long İsland'ın Hampton bölgesinde özel plajlı, düzineyle misafir ağırlayacak saray yavrusu evlerinde yazın tadını çıkarıyor. Birkaç haftalığına Londra, Paris gibi Avrupa kentlerine gruplar halinde sonbahar öncesi gezintisine gidenlerin sayısı da az değil.

Orta direk ile dar gelirli Amerikalılara gelince...Onların fazlaca bir seçeneği yok. Bu insanların yaz tatili programlarını ekonomik çizelgeler belirliyor. Başta elektronik olmak üzere durgun dönem geçiren sektörlerde çalışanların çoluk-çocukla eğlenceli tatile çıktıkları Disneyland gibi yerlere rağbet geçen yıllara kıyasla hayli düşük. Birkaç haftalığına çevrede günü birliğine plajlara, göl-nehir kıyısında her keseye uygun motel, bungalovlara yöneliyorlar. Bu grubun başlıca zevki ise sinemalar.

Sinema konusu ise bir alem. Yaz mevsiminde vizyona girenlere göz attığımda zevkime uygun film bulmama imkan yok. Yeşilçam, hem de eskinin Yeşilçam'ı, bir sinema kültüründen gelmemize rağmen bu Amerikalıların görsel sanat zevkine bir türlü akıl erdirmek mümkün değil. En çok izleyici çeken ilk 10 filmin beşi şunlar : Planet of the Apes (hasılat 70 milyon dolar), Jurassic Park 3 ( 125 milyon dolar), Cats and Dogs (82 milyon dolar), Dr. Doolittle 2 (101 milyon dolar), Shrek (255 milyon dolar). Bunlar temmuzun son gününün rakamları. Birkaç hafta sonra bu rakamlar katlanacak.

‘‘Ne varmış bunda?’’ diyeceksiniz. Dışarısı kaynıyor, sinema salonları buzdolabı gibi. Ama nasıl seyredilir bu filmler? Aktörü de hayvan, figüranı da. Birinde gezegene hükmeden maymunlar, diğerinde dinozorlar, ötekinde kedi-köpekler, akla gelen her hayvanla konuşmayı başarmış bir doktor, bir başkasında bilgisayarın yarattığı animasyon karakterleri. 10 dolar verip hayvanlar alemiyle haşır neşir olmaya hiç niyetimiz yok. Evde oturup kitaptan Japonca öğrenmeyi denesek daha akıllıca iş yapmış oluruz.

Gene de Amerikalının bizim gibi düşünmediği kesin. Hasılat toplamları ortada. Peki nerede aktörler, ünlü oyuncular ? Mesela Mel Gibson, Tom Hanks, Harrison Ford, Bruce Willis, Tom Cruise? Yıldızsız bir sinema mevsimi bu. Genç yeteneklerden Ben Affleck'in ‘‘Pearl Harbor’’ı, Jennifer Lopez'in ‘‘Angel Eyes’’ı, ağır toplardan Julie Roberts ile Catherine Zeta-Jones'un ‘‘America's Sweetheart’’ı prodüksiyon masraflarını dahi çıkaramadı. Angeline Jolie'nin Antonio Banderas'la çevirdiği ‘‘Original Sin’’, aniden zirveye tırmanan zenci komedyen Chris Tucker ile Jackie Chan'ın ‘‘Rush Hour 2’’nun izlenme seviyesi önümüzdeki günlerde belli olacak.

Bu tabloya bakıp ‘‘Artık Amerikalılar şöhretli oyunculara ilgi göstermiyor’’ demek de mümkün değil. Sinema merkezi Hollywood'da 2001 yılında bir düzineye yakın aktör milyonerler klübündeki konumlarını muhafaza ediyorlar. Bazılarının son filmleri beklentilerin altında iş yapmasına rağmen Mel Gibson, Julia Roberts, Bruce Willis, Tom Cruise, Tom Hanks, Jim Carey, Eddie Murphy, Leonardo DiCaprio, John Travolta, Adam Sandler ile Chris Tucker'ın film başına aldığı ücret 20 milyon dolar.

Oldum olası, Türkiye'deki benzerleri dahil, şarkıcı, komedyen veya aktörlere ödenen astronomik ücretlere alışamadım. 20 milyon doları tek tek saymaya kalksan bir yılda bitiremezsin. Sinema oyuncusu ortalama üç haftada bitirdiği, beyazperdeyi iki saat işgal eden film için 20 milyon dolar alıyor. Ses kalitesinden dans stiline vasat gösteri sergileyen Madonna'nın bir konser ücreti bir milyon doların üstünde. Kimsenin parasında gözümüz yok ama mantığa ters düşüyor bu rakamlar. Dünya politikasına yön veren, milyarlarca insanın kaderini etkileyen kararların ardındaki Amerikan cumhurbaşkanının yıllık maaşı 250 bin dolar. Okul sıralarında yıllarca dirsek çürüten doktor, mühendis, avukatların maaşları da ancak rahat bir hayat sürecek düzeyde.

Yeni Dünya'da ekonomik durgunluk böyle giderse sanırım sinema ve eğlence aleminin patronları bilgisayardan üretilen figürlerle işi ucuza çıkarmaya yönelecekler.
Yazarın Tüm Yazıları