Sıcaktan kaçtık kasırgaya yakalandık

Aylardır süregelen sağanak yağmurlardan, kent üstünde taht kurmuş bulut kümelerinden kaçıp kısa bir tatile çıktık ama meğerse doğayı hem de katmerlisiyle birlikte götürmüşüz.

Uçaktan indiğimizde ’Charley’in doğudan, ’Bonnie’nin ise batıdan Florida’yı kıskaca aldıklarını öğrendik. Meteorolojistlerin büyük kasırgalara taktıkları isimlerden Charley ile Bonnie yüzünden sokağa çıkamaz olduk. Gün boyu sel gibi yağmur, koro halinde gök gürlemeleri, arada bir kömür karası bulutlar ardından sırıtan güneş, TV’de hava raporlarına esir olduk. Isı gene de 30’ların üstünde.

*

Geride bıraktığımız New York’un ise tatile çıkacağı yok. Kent yerli-yabancı turistle dolu, Hollywood dahi New York’a taşınmış. Aynı anda on filmin çekimi yapılıyor Manhattan’da. Nicole Kidman, Sean Penn, Will Smith, Robert De Niro, Steve Martin, Beyonce Knowles, Jennifer Connelly, Kate Winslet gibi şöhretler kamera karşısında. Durgun yaz mevsiminde dahi egzotik, çekici isimlerle yeni kulüpler, bar ve lokantalar açılıyor. Ay sonunda yapılacak Cumhuriyetçilerin kurultayı nedeniyle sayısı 50 bine yaklaşan polis ve özel timlerin mevcudiyeti ise ayrı bir konu.

Böylesine hareketli bir ortamdan sonra yaşamı rölantiye almış bir Florida kentinden Amerika bir başka görünüyor. Yerel basında başkan adaylarının seçim gezileri, Irak’ta direnişçiler ile Amerikan birliklerinin çatışmaları, olası terör eylemlerine karşı uyarıcı tedbirler, El-Kaide militanlarının tevkifi, Afganistan seçimleri, aşırı muhafazakar Yahudilerin Sharon’a suikast söylentileri geniş çapta yer alıyor.

*

Başkan Bush’un oy toplama kampanyasındaki temasları zihnimde AKP ile garip bir çağrışıma sebep oldu. Bizde türban, sıkma baş, resmi resepsiyonda smokin yerine takım elbise sorun yaratırken Bush dini liderlere ’Tanrı bana Amerika’yı yönetme görevi verdi. Politikamı çizerken yüce gücün gösterdiği istikameti izliyorum’ şeklinde dinciliği körükleyen mesajlar gönderiyor. Dünya lideri ülkede onlarca milyonu aşkın seçmene sahip aşırı tutucu ’Hıristiyan Koalisyonu’nu temsil eden rahipler kiliselerde kalabalığa ’Başkanımız kürtaja da, eşcinsel evliliğe de karşı. Bush’a oy verin’ diye vaaz veriyorlar. Kimse de çıkıp ’Dini politikaya alet ediyor’ diye ABD başkanını eleştirmiyor. Amerika’da dini inançların ne denli güçlü olduğunu Mel Gibson’ın ’Passion’ adlı filminin 800 milyon dolar gişe hasılatı yapmasıyla kanıtlandı.

*

Yerkürenin ekonomik ve askeri açıdan en güçlü ülkesi Amerika’da gelecek kasım seçimlerinde din gibi ırkçılık da önemli rol oynayacak. Demokratların kurultayında Illinois’den ABD Senatosu’na adaylığını koyan genç zenci lider Barack Obama, ’Siyah, kahverengi, Hispanik, Uzakdoğulu, Amerikalı yoktur. Amerikan pasaportunu taşıyan herkes Amerikalıdır’ diyerek lider ülkede hálá din, renk ve ırk ayrımı olduğunu söyledi.

Dünya ülkelerinin Amerika’ya bakış açısı da değişti. Daha üç yıl öncesinde 11 Eylül terör eylemleri nedeniyle Rusya dahil Avrupa’dan, Ortadoğu’nun Arap ülkelerine, Pasifik çemberinde Çin ile Uzakdoğu’nun yoğun desteğini gören Amerika şimdilerde ’emperyalist’ ve ’sömürgecilik’ ile suçlanıyor. Amerika’nın 132 ülkede askeri üs bulundurması emperyalist-sömürgeci niyetlerine kanıt gösteriliyor. İşgal kuvvetlerinin baş yöneticisi olarak Washington’dan Bağdat’a gönderilen Paul Bremmer’in yeni eğitim gören Iraklı polislerin Saddam’ın sarayından ele geçirilen bir tahta oturarak imparator edasıyla geçişi izlemesi, El-Garip cezaevinde tutuklulara yapılan işkence ve aşağılayıcı olayların basında yer alması terör eylemlerinin tırmanışı yanı sıra ’Arap milliyetçiliği’ni canlandırdı. Osmanlı dahil Avrupa impatorluklarının yıkılmasında milliyetçiliğin ne denli etken olduğu bilinmeyen bir husus değil.

*

Sonuçta ABD başkanlık seçimlerinin sonucunu, işsizlik, enflasyon, yüksek bütçe açığı gibi konuların yanında büyük ölçüde Irak’ın gereksiz istilasının yarattığı keşmekeş ve uluslararası terörün yayılması etkileyecek.
Yazarın Tüm Yazıları