Paylaş
‘Ses’ sustu, müzik bitti. Sevdalı, dertli, romantik, küskün, umut dolu ve bezginlerin vinil plaklar, metal disklerden tanıdığı, şanslı kimselerin konser salonlarında izlediği Frank Sinatra ölümde, ölümsüzlükle birleşti.
Eğlence dünyasının ‘Yönetim Kurulu Başkanı’, müzikseverlerin ‘İhtiyar Mavi Gözler’, aşırı hayranlarının dilinde kısaca ‘Frank’ göçüp gitti ama kainat kubbesinde ışık saçarak geçen kuyruklu yıldız gibi kaybolmadı.
Yaşamında efsaneleşen Sinatra, Galileo, Da Vinci, Shakespeare, Einstein, Mozart gibi bilim, sanat ve müziğe mühür basmış devlerin arasına girdi.
Nereden başlayıp nerede bitireceğimi bilmediğim bir yazı yazıyorum. Şarkıcılığını kulüplerden stadlara, müzikhollerden ekranlara taşıyan, devlet başkanlarının yanısıra gangsterlerle yakın dostluk kuran, dünyanın en güzel kadınlarıyla aşklar yaşayan Frank Sinatra'yı avuç boyu sütunda özetlemek kolay değil. 82 yaşında hayata gözlerini yuman Sinatra geçmişin Enrico Caruso'sundan sonraki dönemin şöhretleri Bing Crosby, Tony Bennett, Pavarotti ve Elvis Presley'in üstünde, ötesinde bir sanat yaşamı sürdürdü. Müziği smokinli, şampanyalı, güzel kadınlı, lüks yaşamla simgeleşmesine rağmen terkedilmiş aşıklar, geçim sıkıntısı çeken dar gelirliler, romantizm özlemi çeken ev kadınları, bunalımdaki erkekler Sinatra'nın şarkılarıyla umut buldular. Eşsiz popularitesinin sırrı herkesin kendinde ortak tarafını bulduğu kişiliğinden kaynaklanıyordu.
Sinatra'yı son 20 yıl içinde Las Vegas'ta Ceaser's Palace, Atlantic City'de Golden Nuggett, New York'ta Radio City'de 10 kadar konserinde yakın plandan izledim. Hafıza kaybına uğradığı için son konserlerinde şarkılarını tele-promter'a bakarak okuyordu. Gene de sözlerini unutup atlayınca hayranları ‘‘Önemli değil Frank, devam et’’ diye alkış tutuyordu.
Şarkılarında her duyguyu dile getiren sanatçıyı diğer ünlülerden farklı kılan bir diğer özelliği ise olağanüstü sesine ilaveten şarkıları meşhur etme yeteneği idi. Şarkılarında yaşamdan kesitler veriyordu Sinatra. 1954 yılında ‘Young At Heart’ ile umutların peri masallarında olduğu gibi gerçekleşeceğini kaderle savaşanlara ilettikten 20 yıl sonra geçirdiği bunalımı ‘Send in the Clowns’la dile getirdi.
Marilyn Monroe, Marlene Dietrich, Kim Novak, Natalie Wood, Sophia Loren, Judy Garland, Joan Crawford, Lauren Bacall ve Jackie Onassis dahil sayısız ünlüyle aşk yaşayan Sinatra'nın tek sevdiği kadın beyazperdenin ilahesi Ava Gardner idi. 8 ay evli kaldığı Ava'nın kendisini terketmesi üzerine intihara kalkışan şarkıcının hayranları ‘I am a Fool To Want You’ ile Sinatra'nın ileri yaşına kadar tükenmeyen Ava tutkusunun ağıtını paylaştılar.
Yerkürede milyonlarca müzikksever yıldırım aşkını ‘Strangers in the Night’la, hayat sürprizlerini ‘That’s Life' ile gönüllerinde hissettiler. Hayata küsmüşler ‘On a Rainy Day’ ile özdeşleşirken ‘New York, New York’ Sinatra'nın imza şarkısı oldu.
Mikrofon önünde 60'ı aşkın yıl geçiren Sinatra, Roosevelt, Kennedy, Reagan'la arkadaşlığına paralel Lucky Luciano dahil mafya babalarıyla da sıkı dostluklar kurdu. İnişli-çıkışlı kariyerinde yeniden şöhrete tırmanmak için asgari ücretle oynadığı ‘From Here to Eternity’ ile Oscar ödülü kazanan, iki kez mesleğe veda edip dönüş yapan Sinatra'nın af bilmez kini gibi cömertliği de dillere destandı. Hastalığa düşen yoksul dostlarına imzalı açık çek gönderen şarkıcı hayır kurumlarına 300 milyon dolar bağışladı.
Apollo 12 astronotlarının ay yörüngesinde dolaşırken sesini dinlediği tek şarkıcı Cole Porter, Gershwin, Hartz, Kern, Hammerstein, Cahn ve Mercer gibi bestekarların eserlerini kusursuz yorumladı. Frank Sinatra 75 yaşından sonra Streisand, Springstein, Bono, Iglesias eşliğinde doldurduğu ‘Duet 1 ve 2’ albümleriyle hala zirvede olduğunu kanıtladı. Sayısız ödüller, platin plaklar sahibi iki yıl önce hastalanarak ebediyen mikrofonlara veda etti.
Sinatra'yı yıllardır izleyen, 2500 civarında plak ve albüm koleksiyonu olan bir yakınım ‘‘Şarkılarını kalpten söylerdi. Frank Sinatra kadar müzik tarihinde sesi kolayca tanınan başkaca şarkıcı olmadı’’ diye konuşuyor.
Deniz mavisi gözlü efsane mutluluk, özlem, pişmanlık ve kederlerini özetlediği yaşam felsefesini ‘My Way’ şarkısıyla gelecek kuşaklara miras bıraktı.
Paylaş