Newyork Newyork

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

Apo ile Milo

İmralı'daki dava dünya basınında. Yabancı gazeteler bölücü çetebaşının duruşmalarını '' Öcalan yalvarıyor.'', ''Apo yıkmaya çalıştığı Türk devletinden saygıyla söz ediyor.'', '' Ölümden kurtulmak için PKK'ye savaşı durdur çağrısında bulundu.'', ''Bağışlanmasını dilerken tehdit ediyor.'' diye başlıklarla okurlarına aktarıyor.

Dış alemin Türkiye ile Yugoslavya'yı değerlendirmesi karşımıza garip bir tablo çıkarıyor.

Amerika'dan Avrupa ve Uzak Doğu'ya İmralı duruşmaları için Türkiye'ye gelen yazılı ve elektronik basın temsilcileri 300 civarında. Buna yabancı diplomat ve hukukçular, insan hakları, af örgütleri mensuplarının başvurularını eklersek ortaya önemli bir rakam çıkıyor. Bir ülke (Türkiye) ile bir bölücü çete lideri (Öcalan) arasındaki davaya yönelik ilgiyi yansıtan bu rakam Olimpiyatlara katılan ülkeler ve izleyici gazetecilerin yüzde oranından misliyle fazla.

Batı aleminin 'Yeşil'leri, sözde 'liberal' politikacıları, can gasbının tek taraflı savunucuları ile bazı hükümet liderleri Ankara'ya 'Adil Yargı ' çağrısında bulunuyorlar. Adil yargı kim için ? Türkiye Cumhuriyeti'ni bölüp bir Kürt Devleti kurmak hayali uğruna çoğunluğu bebek, kadın, nine-dede, öğrenci-öğretmen katliamı emri veren Apo için. Kanıtı ise kendi itirafı yanısıra kara topraklar altındaki 30 bin masum insan. Suç, devlete isyan ve ihanet. Egemen tüm devletlerde bu suçun cezasının ne olacağını bilmek için hukuk alimi olmaya gerek yok.

Buna karşın bir de Miloseviç olayı var. Lahey'de eski Yugoslavya için kurulan uluslararası mahkeme Slobodan Miloseviç'i nihayet harp suçlusu ilan etti. Nisan başında Uluslararası Harp Suçluları Mahkemesi'nin Başsavcısı Louise Arbor'a ''Bosna'dan sonra Kosova'da da soykırımı yaptıran Miloseviç'i harp suçlusu ilan etmek için elinde Kaleşnikof'la Arnavut'lara yaylım ateşe tutarken yakalamayı mı bekliyorsunuz ?'' dediğimizde yanıtı tanık-kanıt yoksunluğu olmuştu. Kanada'lı başsavcı Arbor geçen hafta 340 Arnavut'u öldürmeye azmettirmekle suçlayarak harp suçluları listesinin başına çıkardı.

Şimdi dünya kamuoyu önündeki ilginç tablo Apo ile Milo ikilisi. Miloseviç'in Yugoslavya'sında Kosova Arnavutlarının durumu Türkiye'deki Kürtlerden siyah-beyaz gibi farklı. 1945 de Yugoslavya Halk Cumhuriyeti kuruluşunda din ve ırk kökeni ayrı olan Arnavutların yaşadığı Kosova'ya özerlik tanınmış. Devlet Başkanı Broz Tito 1974 yılında Kosova'ya daha fazla özerklik getirmiş.Ama Arnavutlar Yugoslavya yönetimi, ticaret-sanayi alanı dışında bırakılmış. Kosova'lılar Boşnak ve Hırvatlar gibi bağımsızlık girişiminde bulununca 1992-95 arasında Boşnak soykırımının cezasız kalmasından umutlanan Miloseviç aynı eylemleri geçen sonbaharda Kosova'da başlattı.

Türkiye'de ise parlamentodan hükümete, iş-ticaret alanından üniversitelere kadar Kürt kökenli sayısız vatandaşımız yıllardır özgürlük içinde yaşam sürüyor. Sınırları kanla çizilmiş ülkemizde herhangibir ırka tanınmış özerk bölge yok. Türk, Kürt, Laz, Boşnak, Gürcü, Çerkez gibi onlarca kökenden içiçe kaynaşmış milyonlarca insanın Türkiye'sinde Apo kan dökerek devlet içinde devlet kurma macerasına kapılmış.

Bütün bunlara rağmen yabancılar Apo olayını büyüteç, Milo'yu ise mikroskop altında izlemeyi yeğliyor. Yunanistan, Suriye, Irak, İran gibi komşularımız, Nato ortaklarımız İtalya, Hollanda ve diğerleri İmralı'da insan hakları, adil yargı savunuculuğu yaparken içi kan ağlayan şehit anaları, eşikte-beşikte kurşunlanan insanlarımızın hakkını telaffuz etmiyorlar.

Ya yüzlerce bin Boşnak, Kosova'lı Arnavut katlettiren, iki milyon insanı evinden sürdüren Milo ? Kanada Yüksek Mahkemesi'ne atanmayı bekleyen Basşavcı Arbor Belgrad kasabını 'savaş suçlusu' ilan ederek işin içinden kendisini sıyırdı. Milo'yu hangi güç nerede, nasıl yakalayıp Lahey harp suçluları mahkemesine teslim edecek ? Yugoslav topraklarında elini kolunu sallayıp gezen harp suçluları Karadziç, Mladiç, Arkan yakalanabildi mi?

Milo dosyası rafa kaldırıldı. Apo ise hala dünyanın büyüteçi altında. Bu işte bir iş var.

Yazarın Tüm Yazıları