Paylaş
Manhattan tutkusu
Açıkça itiraf edilmese dahi Türkiye'de İstanbul doğumlu olma özlemini duyan pek çok kimseye rastladım. Söz gelişi ‘‘Nerelisiniz?’’ dediğimde kısa gecikmeyle ‘‘Malatya'da doğdum ama iki yaşımda iken ailem İstanbul'a taşındı’’ gibi ilkin yadırgadığım cevaplara sonraları alıştım. İrade dışı olan doğum yeri konusunda bazılarının İstanbul'lu olmayışına neden hayıflandığını hala anlamış değilim.
Oysa benzeri duyguyu Amerika'lılarda da müşahade ettim. Kıta boyu ülkenin çeşitli kesimlerinde insanların İstanbul örneği New York özlemi çektiklerine şahit oldum. Ama hangi New York'u? Yerlisi, yabancısı herkesin ziyarete veya yaşamaya can attığı sihirli megakentte şehir büyüklüğünde beş ilçe var. Ama yaşam arzusu çekilen ne Brooklyn veya Queens ne de Bronx ile Staten İsland. Nehir ötesinde, aksanı dahi farklı insanların ‘‘Brooklyn'liyim’’ diye övündüğü duyulmuş değil. Barbra Streisand'dan George Gershwin'e, Arthur Miller'den Harry Houdini'ye Brooklyn'liler şöhrete ulaştıktan sonra Manhattan'ı mesken seçmişler. Nedeni ise New York, Manhattan demek. Milletin gözü renkli, ışıltılı, yenilikler öncüsü bu minik adada. Coğrafik New York'da şehrin diğer dört ilçesi minik adanın gölgesi altına sığınmış.
‘‘Manahatta’’ kızılderili kabilesinden adını alan ada New York eyaletinin güney ucunda bir zıtlıklar mozayiği. Köprüler, nehir altı tünelleriyle civar ilçe ve kentlere bağlanan Manhattan'ın nefes kesen gökdelenleri, görkemli binaları, yüksek gelirli kesimin lüks apartmanlarının az ötesinde dar gelirlilerin kutu mimarili sönük görünümlü konutları göz zevkini bozuyor. Gene de paralel 12 caddeyi dilimleyen 240 civarında sokağa sahip Manhattan'da ilginin her türüne yanıt bulmakk mümkün.
Sanat, tarih, doğa düşkünleri için Manhattan müzeleri Avrupa'nın ileri gelen şehirlerini kıskandıracak zenginlikte. Broadway tiyatro ve sinemaları, Lincoln Center sahneleri, Carnegie Hall konser salonları, caz klüpleri, opera, bale, senfoni orkestraları müzik ve eğlence meraklılarını tatmine kafi. 20 bine yakın lokantasında yerkürenin tüm mutfaklarını temsil eden çeşniyi masaya getirtebiliyorsunuz. Japonya'dan Manhattan'a düzenlenen turlar da minik adanın alışveriş ve moda öncülüğünün kanıtı. Uluslararası borsa, finans ve bankacılığın nabzı Ada'nın okyanusa açılan ucunda mahalle büyüklüğündeki bölgede atıyor.
Manhattan ayrıca eksiği olmayan bir insan cümbüşüne sahip. Yeni Zelanda ‘‘aborijin’’inden Patagonia ‘‘gaucho’’suna her ırk temsilcisi burada. Benzin pompalayanı ile modern gökdelenlerde dubleks sahibi Türk'ler de. Bazı Avrupa ülkelerindeki yabancı düşmanlığına rastlanmamasına rağmen 1957 sahnelenen ‘‘West Side Story‘‘nin yansıttığı zengin, yoksul, azınlık sorunları 40 yıl sonra ‘‘Rent’’ piyesinde uyuşturucu ve AİDS ile ilavesiyle minik adayı hala işgal ettiğini ortaya koyuyor.
Gene de varsa, yoksa New York. Medyadan, sanayiye düzinelerle milyarder yaşamını Manhattan'da sürdürüyor. Madonna, Al Pacino, Woody Allen, Robert De Niro, Dustin Hoffman, James Caan, Julie Roberts, Leonardi di Caprio,Jodie Foster, Placido Domingo, Ralph Lauren, Donna Karan, Adnan Kaşıkçı, Kraliçe Nur gibi ünlü kişiler yanısıra Uzak Doğu'lu işadamları, petrol zengini Orta Doğu'lular, halkını soyan Afrika diktatörleri, Latin Amerika'lı sanayicilerin meskenleri, Kraliçe Elizabeth emlakı da bu tezatlar adasında.
Manhattan'da yaşamak yerlisi-yabancısı, turisti veya geçici ziyaretçisi gözünde vazgeçilmez bir tutku. Bu, Türkler içinde geçerli bir izlenim. Sonradan büyükelçiliğe yükselen bir Türk diplomatı yıllar önce New York'taki görev süresi bittiğinde bize ‘‘Burada bir iş bulsam kalırım’’ diyerek Manhattan tutkusunu dile getirmişti.
Paylaş