Dışişleri Bakanı Gürel New York'tan ayrılmadan önce basın toplantısında ‘‘CNN, Fox News, Reuters’’ diyerek görüştüğü beş-altı basın örgütünü sıralıyor. Bir İngiliz veya Japon dışişleri bakanının röportaj verdiği ajanslardan önem vererek söz ettiğini hiç duymadım.
MUHABİRLİK mi beyin cerrahlığı mı zor derseniz düşünmeden birincisi yanıtı veririm. İnsan beyninin yapısı, ağırlığı, arazları İspanya'dan Çin'e hemen her yerde aynı. Hasta testlerden sonra ameliyat masasına yattığında cerrah ve ekibinin ne yapacağı da çoğu zaman önceden belli.
Oysa gazete sayfasında kartvizit boyu haberin yayım hazırlığı dahi sabır, dikkat, titizlik, koşuşturma isteyen bir uğraş gerektiriyor. Konuların farklılığı, kaynaklara ulaşım, söylentilerin doğrulanması, saat farkıyla yarışarak haberin tamamlanması, yazı işlerine iletilmesi de ayrı sorunlar.
Size tipik bir örnek vermeden önce şu tabloyu zihninizde canlandırın!
BM’ DE KUŞATMA
BM Genel Merkez binası son on gündür kuşatma altında. Doğu cephesi nehir kıyısındaki bina, kütüphane, Genel Kurul ve bahçesiyle altı sokak, iki cadde trafiğe kapalı. Karadan bomba saldırısını önlemek için kum dolu kamyonlar bina girişlerini kesmiş. Nehirde devriye botları, havada helikopterler, karada düzinelerle polis aracı, yüksek yapılarda FBI'ın keskin nişancıları, ikibini aşkın resmi, sivil polis çevrede kuş uçurtmuyor. BM'ye basının da giriş-çıkışı mesele.
Tüm bunlar 190 ülkenin üst düzey yetkililerinin katıldığı BM Genel Kurul toplantılarının olaysız geçmesi için alınan önlemler. Bina içinde dahi muhabirlerin görev sahası kısıtlı. Bizim esas işimiz Türk Dışişleri Bakanı'nın temaslarını, katıldığı toplantıları, ikili görüşmelerini izlemek. Yıllardır yaptığımız bu çalışmada bu yıl hayli zorlandık.
Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel ilk kez BM'ye geliyor. Prof. Gürel'in gündeminde Kıbrıs sorunu, AB üyeliği, uluslararası terörizmle mücadelede işbirliği gibi temel konular var. Bakan, AB Dönem Başkanı olan Danimarka'nın Dışişleri Bakanı, BM Genel Sekreteri, Yunan Dışişleri Bakanı ile görüşüyor. Kendi ağzından bilgi almaya çalışıyoruz. Ayaküstü söyledikleri çoğu kere fazlaca haber niteliği içermiyor. İş Prof. Gürel'in temaslarını basına aktaracak sözcüye kalıyor. Bakanın sözcüsünün bir brifingi için bildirilen saatte Türkevi'ne gidiyoruz. Hürriyet ile A.A. muhabiri sözcüyü beklerken Türk misyonu basın müşaviri ‘‘Sözcü az gazeteci olduğu için brifingi iptal etti’’ mesajını getiriyor. Türkiye'nin BM Daimi Delegesi'ni arıyoruz. Sekreteri ‘‘Toplantıda, çok meşgul’’ haberini iletiyor. Gel de işin içinden çık.
GEÇİCİ BAKAN
Prof. Gürel New York'tan ayrılmadan önce düzenlediği bir basın toplantısında son bir haftadır BM'de yaptıklarını özetliyor. ‘‘CNN, Fox News, Reuters’’ diyerek görüştüğü beş-altı basın örgütünü sıralıyor. Türk basını üvey evlat mı? Kendi bakanımızın söylediklerini yabancı ajanslara mı sorup öğreneceğiz? Ayrıca bir İngiliz veya Japon dışişleri bakanının röportaj verdiği ajanslardan önem vererek söz ettiğini de hiç duymadım.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile ilk buluşmasında ‘‘iyi dost’’ olduklarını, ilişkilerini uzun süre sürdürme iradesini paylaştıklarını bildiriyor Gürel. Ülkesiyle Türkiye'nin bir dizi çözülmemiş sorunu olan Papandreu ile ilk buluşmada nasıl ‘‘iyi dost’’ olabiliyor, bilemiyorum. Kişisel ‘dostluğa’ fazla istekli değil Yunan bakan. Bu konudaki sorumu diplomatik lisanla geçiştiriyor. Bir haber kaynağım ‘‘Papandreu İsmail Cem'i özlüyor. Gürel'e geçici bakan gözüyle bakıyor’’ diye konuşuyor. Belki fazlaca bir ayrıntı ama basına verilen günlük faaliyetler listesinde, onuruna düzenlenen davetiyede Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gürel'in adından önce ‘Sayın’ sözcüğü de ‘Sn.’ diye kısaltılarak geçiyor.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile kısa görüşmesinde ise Prof. Gürel'in Kıbrıs Rum kesiminin AB üyeliğine karşı konuşmasının rahatsızlık yarattığını, Annan'ın konuyu değiştirip ‘‘Kıbrıs'ta çözüm ‘Biraz al, biraz ver' gerektiriyor. Bu yolda gayret göstermeniz gerekir’’ şeklinde telkinde bulunduğunu öğrendik.
LİMUZİNLER
Dikkatimizi çeken bir husus da lojistik nitelikli. Dışişleri Bakanı Gürel BM ziyaretinde eşiyle birlikte New York’un ününe yakışır pahalılıktaki The Pierre Oteli'nde bir süitte kaldı. Oysa bazı selefleri gibi BM'ye aynı mesafede, Doğu Nehri kıyısındaki büyükelçilik rezidansını tercih etseydi Türk hazinesi binlerce dolar tasarruf edecekti. Gürel tüm görüşme ve temaslarını BM ile karşısındaki Türkevi'nde gerçekleştirdi. Amerikan makamları kendisine bir araba tahsis etti. Buna rağmen Türk temsilciliği, birisi Bakanın eşine tahsis edilen saati 42 dolardan başlayan dört limuzin kiraladı. Türkiye daimi temsilciliğinde onca araç varken bu limuzinlerin niye ve hangi amaçla kullanıldığı da ayrı bir sorun.
Tüm bu hengame içinde görev yapmaya çalıştık. Bu örneği muhabirliğin beyin cerrahlığından daha kolay olmadığını sergilemek için verdik.