Paylaş
Konuştuğu yer Amerikan Kongresi, dinleyicileri milletvekilleri ve senatörler. '' Kudüs asla bölünmeyecek, Filistin göçmenleri sorunu İsrail hudutları dışında çözülecek, barış formülü 1967 harp öncesi sınırlarını kapsamayacak. Filistin lideri Abbas halkının karşısına çıkıp 'Ben bir Yahudi devletini kabul edeceğim demeli.' diyor ses tonu katılaşırken.
Tarihi salon tıka basa dolu, kongre üyeleri ayakta alkış tutuyor Netanyahu'ya. İsrail Başbakanı bir kaç gün önce Başkan Obama'nın Beyaz Saray'da Orta Doğu barışı için 1967 hudutlarını başlangıç noktası görmesi isteğine Kongre'den 'Hayır' yanıtı veriyor. Hem de coşkun alkışlar eşliğinde. Sadece bu kadar değil, İsrail lideri tüm dünyanın umutla beklediği Filistin devletinde Doğu Kudüs'ün başkent olması, Filistin göçmenlerinin evlerine dönmesinede 'asla' diye karşı çıkıyor. Bir alkış fırtınası daha, inanması güç bir manzara, Orta Doğu'da barışa 'Elveda' demek lazım.
Osama bin Ladin'in tarihe karışması üzerinden daha bir ay geçmedi. Netanyahu, Ladin operasyonuyla 'Halk Kahramanı' olan Obama'ya kendi ülkesinin anlı-şanlı Kongre'si kürsüsünden meydan okuyor. Batı Şeriya'da bir Filistin yetkilisi daha sonra kısaltmalı adıyla ''Bibi''nin Filistin'lilere harp ilan ettiğini söylüyor. Yahudi lobisi güçlü, milletvekili de, senatörü de ''Dur bakalım burası Amerika, İsrail değil bizim başbakana kafa tutamazsın.''demek cesareti gösteremiyor. Yahudilerin oy sayısı fazla değil ama nüfuzları önemli. Gelecek yıl seçimler var.
Ekranlar kısa bir süre karışıyor, dinleyici balkonunda bir kadın elinde pankart, ''İsrail harp suçları işliyor.'' yazılı. '' Filistinlilere eşit haklar tanınmalı, baskı ve ıstıraplarına son verilmeli.'' diye haykırıyor, üstüne insanlar gelirken haykırışı sürüyor: '' Kongremizi Netanyahu'ya böylesine yaltaklık yaparken görmek iğrenç.'' Rae Abileah ''Demokrasi Şimdi'' adlı harekatın öncülerinden bir yahudi Amerika'lı aktivist. Yakapaça dışarı atılırken tartaklanıyor, ambulansla George Washington Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılıyor.
Kongre üyeleri Netanyahu'nun konuşmasını alkışlarla 29 defa kesiyorlar, ayakta alkış sayısı ise 55.
Bibi''yi dinlemekten yorulmuşum. Bir İngiliz meslekdaşım Valerie Amos'un basın toplantısının başladığını söylüyor, aşağıdaki salona koşuyorum. Barones Amos İngiliz dışişlerinin yetenekli, saygın diplomatlarından biri. Ban Ki-mun BM Genel Sekreteri Yardımcısı unvanıyla İnsancıl İlişkiler başkanlığına atamış. Orta Doğu'dan ayağının tozuyla dönüşte gördüklerini, temas ve izlenimlerini basın kanalıyla dünya kamuoyuna taşımak istiyor. Barones içini döküyor:
'' İsrail'in işgal atındaki Filistin topraklarında dört gün kaldım.Evlerinden zorla kovulan ailelerle konuştum. Filistinliler kuracakları devletin başkenti gördükleri Doğu Kudüs'te el konulan arazilerinde İsrail yeni yerleşim merkezleri inşa etmeye devam ediyor. Filistinlilerin yaşamı sefil, her gün belirli sayıda evleri yıkılıyor. İşgal altındaki topraklar 700 km. uzunluğunda barikatlarla İsrail'lileri Filistinlilerden ayırıyor. Binlerce Filistin'li Doğu Kudüs'te yaşama hakkını kaybetti. İsrail işgalindeki topraklarda bir Filistin okulunu görmeye gittim. Tek odalı okulda pencere dahi yoktu. Gazze Şeridi abluka altında olduğu için Filistin ekonomisi donmuş halde. İnsanlar gıda yardımlarına avuç açarak yaşıyorlar. Halk çaresizlik içinde kıvranıyor.''
Netanyahu'nun Kongre'de İsrail demokrasisinden övgüyle söz ettiğini anımsıyorum. Filistin halkının sefaleti demokrasi ürünü mü? Sanmıyorum.
Paylaş