İçyüzünü bilmediğimiz şeyler oluyor dünyada. Arap-İsrail ihtilafına son vermesi beklenen Ortadoğu barış girişimleri rafa kaldırıldı.
İsrail, Berlin Duvarı benzerini inşa ederek Filistinleri kuşatmaya çalışıyor. Başkan Bush, ‘İktidarımda gerçekleşecek’dediği Ortadoğu barış planını aylardır ağzına almıyor. Acaba neden?
Daha mı güvenli yaşıyoruz şimdi? Mağazaların ucuz satış kalabalığında, şehirlerarası otobüs terminallerinde, tipi gözümüze ters gelen biriyle aynı uçağa bindiğimizde arada bir de olsa kaygı, korku duygusu basıyor mu içimize? Evet.
Kim ne dersin desin insanlar her yerde, Sibirya tundraları, Tanrı’nın dahi unuttuğu Pasifik adaları hariç, terör endişesiyle yaşam sürüyor.
Kulüplerinde kastanyetlerin şakırdadığı, flamengo dansörlerinin topuklarıyla zemin erittiği İspanya bir günde 40 milyon nüfusuyla terör dehşeti içine düştü. Avrupa tarihinde yarım asırdır görülmeyen boyutta idi terör.
İstanbul’da sinagog-banka bombalamaları, İsrail’de intihar saldırıları, Kazablanka, Bali diskoteğinde, Moskova tünelinde patlamalar, Pakistan Devlet Başkanı’na suikast teşebbüsleri, Karaçi’de ABD Konsolosluğu’ndaki infilak, Irak’ta artık vukuatı adiyeden sayılan asker-sivil ölümleriyle uluslararası terör giderek yayılıyor. Çoğunda El-Kaide’nın parmak izleri var. Hiç kimse, hiçbir ülkede ‘Bana bir şey olmaz’ diyemiyor.
*
11 Eylül saldırılarından sonra bu köşede defalarca yazdım. Terörle mücadele yalnızca silahla olmaz. Terör örgütleri karşısına terör örgütleriyle çıkmak da mümkün değil. Yerkürede böyle bir mekanizma yok. Kozmetik girişimlerle 21’inci yüzyılın vebasının kökü kazınmaz. Ülkelerin gerçek işbirliğiyle dehşet kampanyasının özüne inmek, kaynaklarını bulmak, sağlıklı teşhislerle üstüne gitmek lazım.
İlk sorun, Filistin. Filistinliler kendi topraklarında yıllardır ekonomik zorluk içinde yarı tutsak hayat sürüyor. Genç kuşaklar dünyaya gözlerini kamplarda açıp, büyüyor. Eğitim, iş imkanı, istikbal umudu olmadan. Filistin devleti kurulsa bu dramatik tablo değişecek, Filistin halkı göçebelikten, horlanmaktan kurtulacak, Arap-İsrail aleminde yakınlaşma fırsatı çıkacak.
Buna paralel Amerikan birliklerinin Suudi Arabistan’dan başlayıp Ortadoğu’yu terk etmesi ‘Kutsal Topraklar’ın Hıristiyanlarca çiğnendiği şikayetlerini de ortadan kaldıracak. Böylece her yeni saldırıyı takiben Usame bin Ladin’in öne sürdüğü eylem gerekçeler azalacak.
*
Oysa içyüzünü bilmediğimiz şeyler oluyor dünyada. Arap-İsrail ihtilafına son vermesi beklenen Ortadoğu barış girişimleri rafa kaldırıldı. İsrail, Berlin Duvarı benzerini inşa ederek Filistinlileri kuşatmaya çalışıyor. Başkan Bush, ‘İktidarımda gerçekleşecek’ dediği Ortadoğu barış planını aylardır ağzına almıyor. Acaba neden?
Irak’ta 150 bin asker var. 130 bini Amerikalı. Irak’ın işgali üzerinden tam bir yıl geçti. İkiz kulelere saldırıyı takiben tüm dünyanın terörle mücadelede destek verdiği Amerika, Irak işgalinde yalnız kaldı. Bush’un ‘Irak kitle imha silahlarına sahip. Amerika’nın güvenliği tehlikede’ şeklindeki gerekçesini ABD’nin en yakın dostları dahi inandırıcı bulmadılar. Araştırmalarda tek bir kitle imha silahı çıkmadı. Saddam’ın El-Kaide ile ilişkide olduğu iddiasını da Beyaz Saray geri çekti.
Başkan George W. Bush’un emir verdiği Irak harekatı tek kişiyi, Saddam Hüseyin’i hedef alıyordu. Saddam, Amerika için tehlike mi idi? Hayır. Yakın komşuları, 14 yıl önce işgal ettiği Kuveyt dahi, Saddam’ın tehlike arz etmediğini vurgulayıp, harbe karşı tutum aldılar. Gene de Irak istila edildi. Niye?
Babası George Bush da 1989’da 24 bin askeri Panama’ya gönderip Devlet Başkanı General Manuel Noriega’yı da yaka paça Amerika’ya getirtmişti. Gerekçe ise Panama’da bir Amerikan askerinin öldürülmesiydi. Baba-oğul Bush’lar iki kişiyi ele geçirmek için iki askeri harekat yaptılar.
*
Irak’ta kitle imha silahlarını araştıran BM heyetinin başkanı İsveçli anayasa hukukçusu Hans Blix, ‘Kitle silahları gibi terör bağlantısı iddiaları doğrulanmadı. Ama Beyaz Saray, Irak harekatına çok önceden karar vermişti’ diyor. Eski Hazine Bakanı Paul O’Neill’in de ‘İlk kabine toplantısında Bush’un Irak’ı işgalini ajandasının başına koyduğunu öğrendim.’ açıklamasını Beyaz Saray tekzibe yanaşmadı.
Usame bin Ladin ile El-Kaide teröristleri Afganistan’da cirit atıyor. Peşlerinde birkaç yüz Amerikan komandosu. Oysa Irak’ta 150 bin Amerikan askeri var. Bu büyük güçle niye Afganistan’a yüklenmiyorlar? Madrid’deki bombalanma yüzünden favori gösterildiği seçimi kaybeden Aznar yerine Başbakanlığa gelen Zapatero ’Irak harbi yanlış’ diyor. Harbe katılan Amerikalı Camilo Mejia da aynı görüşte. Geçen ekimde birliğinden kaçarak ülkesine gelen Piyade Başçavuşu Meija askeri makamlara teslim olmadan önce gazetecilere harbe karşı olduğu için firar ettiğini söyledi. Irak harbi, Arap petrolü, milyarlarca dolarlık yapılanma bütçesi, Yeni Ortadoğu haritası, Filistin Devleti, terörle mücadele sorunlarıyla karşı karşıya dünya kamuoyu. Bilmediğimiz çok şeyler var. Karanlıkta yaşıyoruz.