Paylaş
Zarfın sol köşesine ‘‘Sadece resmi yazışmalar için. Özel işinizde kullandığınız takdirde 300 dolar ceza ödersiniz’’ yazılı damga vurulmuş. Üstünde adımız, adresimiz var. Bir devlet dairesinden gönderildiği kesin. Görünüşü sevimsiz. İçinden öven-söven bir okuyucu mektubu çıkmayacağı da belli. Açmadan önce süratli bir anı jimnastiği yapıyoruz. Gecikmiş verginin ihbarı mı yoksa ödenmemiş trafik borcu mu, belki de yıllık plaka ücretini göndermeyi unuttuk. Oturduğumuz yerde kendimize azap çektirmeye gerek yok. Zarfı açıyoruz.
Hukuk antetli kağıtta içeriği yasa üsluplu bir davet mektubu. Bizi ocak ortasında ‘‘jüri görevi 'ne çağırıyorlar. Fazla yabancı değiliz konuya. Bu ülkede yaşam tanımlamaların biri de ’’ Amerika'da ölümden, vergiden ve jüri görevinden kaçmak mümkün değil''. Ülkeye has yargı sisteminde ticaret davasından cinayete sokaktan çağrılan insanların oluşturduğu jüri sanık iskemlesinde oturan birinin suçlu olup olmadığına karar verebiliyor. Bir kaç kez mahkemede çoğu kez ise beyazperde ve ekranlarda izlediğim davalarda jurinin rolünü yadırgadığımı Amerika'lılara söyledim. Ama Clinton'ın ifade verdiği juriye seçilseydim itirazım olmazdı. İyi haber konusu çıkardı.
Şimdi şöyle bir sahneyi gözönüne getirin. Adam iki kişiyi öldürmekten sanık. Cinayet kendi silahıyla işlenmiş, parmak izleri üstünde. Savcı juriye uzun bir nutuk attıktan sonra sanık için idam cezası istiyor. Savunma avukatı ise müvekkilinin silahının çalındığını, katil kim ise eldiven giydiği için parmak izleri bırakmadığını iddia ediyor. Ortada bir sürü belge,bir kaç tanık var. Kuaför, şoför, tezgahtar, dişçi, evkadını, tornacı gibi çeşitli meslekten 12 kişi var jüride. Çoğu hayatında bir hukuk kitabını eline almamış. Ve bunlar az sonra bir odaya çekilip sanık sandalyasında büzülüp kalmış adam hakkında hüküm verecekler. ‘‘Suçluluğuna karar veremedik’’ deseler sanık kuş gibi hür. ‘‘Suçlu bulduk’’ dediklerinde ise adam yandı. Duruşmada pek sesi çıkmayan hakim kitaba bakıp suça göre ceza biçecek.
Ben mi kaldım elalemin adamının kaderini çizecek? Nerden bileyim suçlu mu masum mu? Bu avukat, savcı ve hakimler heyetinin işi. Sanki juriye gerçekten katılmışım gibi ter bastı birden. Mektubun cevap kısmına ‘‘Amerikan vatandaşı değilim ama oturma iznim var. İlle gelmem gerekiyorsa mehil vermenizi rica ederim. O tarihte jüride yer almam imkansız’’ yazıp zarfı kapattım. Postalamadan önce bir avukat tanıdığa durumu anlattım. ‘‘Hergün onbinlerce jürili duruşma yapılıyor. Davalara jüri bulmak güç. Erteleme verirler ama eninde sonunda gitmen lazım. Kötü yönü dava haftalarca uzarsa takılıp kalırsın, işlerin aksar. Bir de jüri üyelerine yalnız otobüs parası öderler.’’
Telefonu kapattıktan az sonra bir faks gönderdi. ‘‘Massachusetts baro dergisinde jürili davalarda savcı ve avukatların tanıklara sorularından bazı örnekler yayımlandı. Keyiflenmen için oku’’Sorular şöyle : ‘‘Doktor, uykusunda ölen bir insan öldüğünü ertesi sabaha kadar bilemez, değil mi?’’, ‘‘Fotoğrafınız çekildiği zaman kamera karşısında mıydınız ?’’, ‘‘Harpte ölen siz miydiniz yoksa ağabeyiniz mi?’’, ‘‘Araçlar çarpıştığında aradaki mesafe ne kadardı?’’, ‘‘İlk eşinizle evliliğiniz nasıl sona erdi ?’’, ‘‘Vefat nedeniyle’’, ‘‘Ölen kimdi ?’’, ‘‘Merdivenlerin ilk kattan mahzene indiğini söylediniz?’’, ''Evet.'',''Peki bu merdivenler mahzenden ilk kata çıkıyor muydu ?'', ‘‘Doktor ölmüş kaç insana otopsi yaptınız ?’’, ‘‘Tüm otopsilerim ölü insanlara yapıldı’’, ‘‘Kadının üç çocuğundan kaçı erkek idi?’’, ‘‘Hiçbiri’’, ‘‘Kız çocuğu varmıydı ?’’, ‘‘Tüm cevaplarınız şifahi olacak, tamam mı? Hangi okula gittiniz? ‘‘Şifahi’’, ‘‘Bay Dennington'un vücudunu ne zaman incelediniz ?’’,’’Otopsi 20.30 civarında başladı.'',' ‘‘Dennington ölmüş müydü o zaman ?’’, ‘‘Hayır, ameliyat masasına oturmuş, niye kendisine otopsi yaptığımı merak ediyordu’’
‘‘Mr. Slattery çok kapsamlı bir balayına gitmişsiniz, değil mi?’’, ‘‘Evet efendim Avrupa'ya.’’,‘‘Yeni eşinizi de götürdünüz mü ?’’
Yahu bu jürili davalar amma da eğlenceli geçiyormuş, boşuna kaygılanmışız. Yeniden bir kaç satır çiziştirip ‘‘Bekleyin geliyorum’’ diye not mu düşsem acaba ?
Paylaş