İki kaş arası beş kurşun

1970’li yılların başı. New York’un zengin ailelerine mensup gençler, lise mezuniyet partisinde eğlenirken yüzleri maskeli beş soyguncunun baskınına uğruyor. Pahalı saatler, altın kolyeler, toplanırken genç bir kız yakasına takılı broşu gösterip "Büyükannemin evlilik takısı bu, lütfen bende kalsın" deyince soygunculardan biri takıyı söküp alıyor. Genç kızın erkek arkadaşı karşı çıkıyor. Soyguncu, taşıdığı silahın kabzasıyla delikanlının başına vurunca oluk gibi kan akmaya başlıyor. Ufak yapılı genci, "Bunun cezasını çekersiniz" demesi üzerine yumruklayıp, tekmeliyor, sonra da gidiyorlar.

Kan kaybından komaya giren genç, hastaneye kaldırılıyor. Sabahın erken saatinde bıçkın görünüşlü bir grupla yoğun bakıma gelen Carlo Gambino, cam arkasından ağzında oksijen maskesi, kollarına kablolar takılı komadaki yeğenini bir süre izliyor. Sonra yanı başındaki iri kıyım adama dönüp "Bulun bunları" emrini veriyor.

New York Post’un polis muhabiri Kerney, anılarında olayın devamını anlatıyor: "Dört yıl içinde Montreal, San Francisco, Chicago, San Jose ve Mexico City’de beş cinayette ölenlerin iki kaş arasından kurşunlandığını tespit ettim. 25-30 yaşlarında hafif suçlardan sabıkalı kişilerdi öldürülenler. Uyuşturucu işinde olduklarını sandım ama polis kaynaklarım ’mafya infazı’ dedi. Soyguncular, komaya soktukları gencin Gambino’nun yeğeni olduğunu öğrenince çil yavrusu gibi dağılmış. Ama mafya babasının gadrinden kurtulamadılar aradan yıllar geçmesine rağmen."

*

1800’lü yıllarda Sicilya’da tohumları atılan, aynı yüzyıl sonunda İtalyan göçüyle Amerika’ya sıçrayan gangsterler, New York’tan Chicago’ya her yere yayıldılar. 1920-1933 yıllarında içki yasağı uygulanırken ’mafya’ adı altında güçlerini pekiştirdiler. İnşaat, gıda dağıtımı, rıhtımlarda gemilere hizmet, kumarhane, eğlence merkezleri, lokanta ve kulüp sektörlerinde işverenleri haraca keserek yasadışı otorite haline geldiler.

New York şehri, beş ailenin, Gambino, Genovese, Bonano, Colombo ve Luchese’lerin kontrolüne girdi. Yasadışı yıllık gelir toplamı milyarlarca doları aştı. Yeraltı dünyasına hükmeden İtalyan gangsterler, kitap ve filmlere konu olurken Al Capone, Lucky Luciano gibi mafya ’baba’ları efsanevi konuma yükseldiler. Godfather (Baba) ile ünlü aktör Marlon Brando, Don Corleone rolüyle Oscar ödülüne layık görüldü.

Ama mafya, artık eski mafya değil. Federal polis FBI’ın ele geçirdiği tetikçiler, ömür boyu hapis cezasından kurtulmak için savcılarla pazarlık yaparak ’ötmeye’ başladılar. İtirafları, düzinelerce babanın ve onların yakın kadrolarının tevkifine yol açtı. New York’a hükmeden beş aile, içten içe erimeye başladı.

Geçen hafta İtalyan mafyasında Babaların Babası diye tanınan Bernardo Provenzano’nun 43 yıl kaçak yaşadığı Sicilya’nın Corleone İlçesi’nde yakalanması üzerine bir İtalyan meslektaşıma "Nasıl oldu bu iş?" diye sordum. "Acımasız bir Baba idi Provenzano. Masum insanların ölümüne sebep oldu, ufak esnafı dahi haraca bağladı. Cezaevine götürülürken Sicilyalılar jandarmalara alkış tuttular" yanıtını verdi.

*

New York mafyası da eski gücünü büyük ölçüde yitirdi. Sayısız kahramanlık ödülü almış New York’lu iki dedektif Louis Eppolito ile Stephen Caracappa, Luchese Ailesi hesabına sekiz kişiyi öldürdükleri tespit edilince ömür boyu hapse mahkum oldular.

Emekli olduktan sonra cürüm yoldaşı Caracappa ile Las Vegas’a yerleşen, gangster filmlerinde ufak rollere çıkan Eppolito, yazdığı "Youngstown’da Cinayet" adlı senaryoyu Hollywood’a satmaya çalışıyordu. Prodüktör kimliğine girmiş FBI ajanlarıyla görüşmelerinde kendisini maaşa bağlayan Lucheseler hakkında bilgi verirken suç unsuru açıklamalarda bulunması üzerine tutuklanarak New York’a getirildi. Caracappa’nın avukatı Ed Hayes "Bu ülkede insanları hiçbir şey, filmlerde görünme isteği kadar zarara sokmadı" diye konuştu.

Birkaç gün önce gazetelerde, Gambino Ailesi’nin Baba’sı John Gotti’nin cezaevinde çekilen resmini görünce tanıyamadım. Son 20 yılın en ünlü mafya lideri Gotti’nin portre fotoğrafında, alnındaki derin yara dikkatimi çekti.

İlişik haberde, Gambino Lideri’nin azılı katillerin dahi korktuğu Aryan Brotherhood adlı çetenin hapisteki lideri ’Baron’ lakaplı Miller’la bir anlaşma yaptığı yazıyordu.

Buna göre Gotti, cezaevinde güvenliğinin sağlanması karşılığında, önce, Miller’ın hálá görülen cinayet davasında savunmasını üstlenecek bir avukat bulacağını vaat ediyor. Ama mafya babası sözünü tutmayınca, Baron’un direktifi üzerine Gotti saldırıya uğrayıp dövülüyor, alnında derin bir çukur açılıyor. Akabinde Gotti Ailesi, Aryan Brotherhood’un liderine yüklüce nakit para ödeyerek Baba’nın korunması sağlıyor.

Güçlü yıllarında dedikodu sayfalarında kendinden bahsedilmemesine özen gösteren Gotti, Aryan Çetesi’nin koruması altında yaşadığı cezaevinde kanserden öldükten sonra tek oğlu John Gotti Jr. "Eski dönem bitti. Artık meşru yoldan hayatını kazanan bir işadamıyım" diye açıklamada bulunarak New York mafyasının sonunun geldiğine işaret etti.
Yazarın Tüm Yazıları