Kuşe kağıdına basılmış bir fotoğraf. Biri olgun, diğeri bebek yüzlü iki yakışıklı adam podyumda. Eller havada, kalabalığı selamlıyorlar.
Arka planda Amerikan bayrakları, alkış tutan taraftarları. Resmin altında bir mesaj: ‘Sevgili Doğan, Kasım’daki Demokratik başkanlık zaferini garantilemek ve Amerika’ya daha iyi bir gelecek sağlamak yolunda bize yaptığınız yardımlar için teşekkür ediyoruz. İçtenlikle, John Kerry - John Edwards.’
*
John Kerry, 2 Kasım seçimlerinde Başkan Bush’un rakibi. John Edwards ise Kerry seçilirse başkan yardımcısı olacak. Gözlerim resimde, bir düşünce alıyor beni. Hiçbir partiye üye değilim. Kampanya bağışı yapmadığım gibi, başkanlık bir yana muhtar seçimi dahi olsa oy kullanma hakkım yok. Acaba adımı, ev adresimi nasıl buldular? Kapaklı muhafazası üstünde ‘Doğan Uluç için özel’ yazıyor. Eş, dost arasında böyle resimli teşekkür mesajı alan yok. Tanıdıklar egomu pompalıyor: ‘Kerry lehinde yazdın birkaç kez. Kerry kampanya örgütü azınlık basınını iyi takip ediyor. Eğilimini tespit etmiş olmalılar. Türk Amerikalıları etkilediğini düşünüyorlar.’
Sanmıyorum. Türk kökenli seçmen sayısı çok az. Ama bir gerçek de ortada. Geçen seçimlerin sonucunu 280 milyon nüfuslu ülkede 537 oy tayin etti. Gene de merakımı tatmin edecek izah aklıma gelmiyor. On binlerce kişiye aynı fotoğrafın gönderildiğine eminim.
*
Kendimi bir Amerikalı yerine koyup seçimde kime oy veririm hesabına başlıyorum. Anketler, kamuoyu yoklamaları Bush-Kerry başkanlık yarışının foto-finişle tespit edileceği yönünde. İki adayın ülkenin iç ve dış sorunlarına yaklaşımı birbirine siyah-beyaz gibi zıt. Amerika, tarihinde görülmemiş bir kutuplaşma içinde. Bir tarafta Cumhuriyetçiler öte tarafta Demokratlar. Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti bile bu derin ayrılıkta ılımlı kalır. Seçimde Irak harbi, terörizm ve başkanın liderlik konumu önemli rol oynayacak. Ekonomi ve işsizlik hemen arkasından geliyor.
*
Bush’a göre terörizmle savaş kazanılma yolunda, Kerry ise terör saldırılarının son 21 yıldır rekor seviyeye ulaştığını söylüyor. Irak’ın manzarası mezbahayı andırıyor. Bush, ‘Irak demokrasi rotasında. Seçimlerle her şey düzene girecek’ diyor. Başkan’ın gazete okumadığı, TV haberlerini izlemediği belli. Yoksa direnişçilerin kafa kesme manzaralarını, bomba saldırılarını görürdü. Rakibinin yanıtı: ‘Irak, can kaybının yanı sıra, bize 150 milyar dolara mal oldu. Oysa iki milyar dolar harcayıp limanlara gelen gemilerde nükleer silah kontrolü yapılabilirdi.’
Kerry dört yıllık Bush iktidarında siyahlarda 2.045 dolar, Latin Amerika kökenlilerde 2.432 dolar yıllık gelir azalması olduğunu belirtiyor. İşsizlik son 25 yılın rekor seviyesinde. Demokrat adayın öne sürdüğü devlet kayıtları ve istatistikler astronomik rakamlarla dolu. Bush yönetiminin iktidara geçtiğinde devraldığı bütçe fazlası ile Türkiye’de tüm gecekondular yerine gökdelen inşa etmek, köylerde hastane, ilçelerde üniversite kurmak mümkün.
*
Bush’un icraatında gurur duyulacak fazla bir şey yok. Kongrede bağımsız bir komisyonun çıkardığı raporda, Irak’ta kitle imha silahları bulunmadığı, Usame ve El Kaide ilişkisine rastlanmadığı, Saddam’ın ABD için tehlike addetmediği açıklandı. Irak’ta görevli Amerikan komutanları dahi istila ve işgaldeki yanlışlıklardan yakınıyorlar. Son iki yıl içinde yayımlanan, Irak harbi, yeni Ortadoğu planı, uluslararası terörizm, kitle imha silahları gibi konularda Beyaz Saray’ın tutumunu ele alan düzinelerle kitaptaki suçlamalara rağmen Bush yönetimi hata-kusur kabul etmez bir inkarcılık içinde.
Gönüllü gittiği Vietnam’dan madalyalarla dönen Kerry ise, ‘Bush terörizme karşı savaşın kazanılamayacağını söylüyor. Bana görev verirseniz terörist neredeyse bulup öldüreceğiz’ diye konuşuyor.
Acemi ekonomi politikası, halkın yanlış yönlendirildiği Irak harbi ve terörizmle savaştaki başarısızlığa rağmen, seçmenlerin yarısı hálá Amerika’yı düştüğü kaostan Bush’un kurtaracağına inanıyor. ABD Başkanı’nın seçim stratejisi korku politikası üzerine kurulu. Bakalım sandıklardan kim çıkacak.