Hepsini öldürdük, yavrum

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

Petrit henüz 20'sine basmış melek yüzlü bir Arnavut kızı. BM'ye bağlı bir yardım kuruluşunda sekreter olarak çalışıyor. Gün boyunca Sırp vahşetinin kana bürüdüğü Priştina'da ailesine telefonda ulaşma uğraşısından sonuç almış değil. Ofis arkadaşları mesai çıkışına hazırlanırken Kosova başkentini bir kez daha aradığında heyecanla '' Numara düştü'' diye çığlık atıyor. Ardından lafları birbirine dolanarak konuşuyor: '' Sazan senmisin ? Ben Petrit.''

Hattın karşısında yılışık bir ses karalar, denizler aşıp felaketi taşıyor : ''Hepsini öldürdük. Sen de gelmek istermisin yavrum ?.'' Ana, baba, iki ağabeyi ve kızkardeşinin acı akıbetini evindeki telefona cevap veren bir Sırp canavarından alan genç Arnavut kızı iskemlesi üstüne yığılıp kalıyor.

İnsanlık son sekiz yıl içinde Bosna katliamından sonra ikinci soykırımı vahşetini Kosova'da yaşıyor. Bosna'da 200 bin müslüman Boşnak'ın ölümüne, 1,5 milyon kişinin evlerinden sürülmesine yol açan etnik temizlikte olduğu gibi Kosova'da süregelen felaketin esas mesulu Yugoslav lideri Slobodan Miloseviç. Azılı komunist Miloseviç fütursuzca Avrupa'nın göbeğinde yerkürenin en güçlü askeri teşkilatı NATO'ya kafa tutuyor.

Amerika'nın başı çektiği 19 üyeli NATO Sırp kasabı Miloseviç'e karşı resmen ilan edilmemiş bir harp içinde. Ama evlere şenlik bir harp bu. Ortada savaş bitirecek kara ordusu yok. NATO üsleri, Adriyatik'teki gemilerden bilgisayarlar kanalıyla güdümlü füzeler Yugoslavya'da tesbit edilmiş stratejik tesisler, resmi binalar, haberalma kuruluşları üstüne iniyor. Amerika'nın hayalet uçakları, bombardıman filoları binlerce metreden tonluk bombaları bırakıp uzaklaşıyorlar. Ama Kosova'da sivil halkın yerleşim bölgelerini kuşatan Sırp tankları, Arnavut köylerini yakan, genç-yaşlı demeden silahsız erkekleri kurşuna dizen Arkan canavarları üstüne yıldırım gibi inecek savaş helikopterleri, avcı uçakları düşürülme korkusuyla sorti yapmıyor. Zengin Avrupa ülkeleri ile Amerika bir tek askerinin burnu kanamasın diye başıbozuk Sırp'ların karşısına çıkmaya yanaşmıyor. Nato'nun Kosova soykırımını durdurma eylemleri çoluk çocuğun kompüter ekranlarında Rambo'ları, Terminatör'leri birbiriyle çarpıştırdığı oyunları andırıyor.

Başkan Clinton'ın Amerika'lılara şirin görünmek için sık sık ''Kosova'ya piyade göndermeyeceğim.''demesi Miloseviç'e daha da güven veriyor. Amerikan uçaklarının Irak'ı yıllardır atış poligonuna çevirmesine rağmen Saddam'ın hala ayakta kalmasından cesaret bulan Sırp Kasabı aracılara '' Kosova bizimdir.'' diyerek barış görüşmelerine sempati duymadığını da korkusuzuca beyan ediyor. Miloseviç Körfez Harbi'ne de karşı çıkan ABD eski Genelkurmay Başkanı General Colin Powell'ın Kosova'ya da kara ordusu sevkiyatına karşı çıkmasından memnun.

Oysa Amerika'da 'şahin'ler de yok değil. İlk plandaki 'şahin'lerin ikisi de kadın. Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, BM eski Büyükelçisi Jeanne Kirkpatrick ''Bombalamakla bu iş bitmez. Hazır birlikleri gönderelim. Miloseviç ancak o zaman işin ciddiyetini anlayıp çark eder.'' diyorlar. Türk kamuoyunun yakından tanıdığı Richard Perle, Morton Abramovitz, Zbigniev Brezezinski gibi diplomatlar, savunma eski bakanı Frank Carlucci Sırp katliamını durdurmak için NATO askerlerini savaş alanına sürmeyi öneriyorlar.

Üç askerin Sırplara esir düşmesinden sonra yapılacak tek iş Avrupa'da üslenmiş bir Amerikan tümenini savunma ittifakının diğer üyelerinin takviyesiyle Kosova'ya göndermek. Ama esas konu, iktidarının ilk yılında Somalya'da General Aidid'i yakalamaya giden 30 Amerikan piyadesinin öldürülmesinin sebeb olduğu çekingenlikten kurtulamayan Başkan Clinton'ın askerlerin izci olmadığını idrak etmesinde noktalanıyor.

Clinton'ın için derhal yapılacak iş, iç politikayla bağımlı dış politikadan vazgeçip Sırplar Kosova'da Arnavutları toptan yoketmeden önce kara birliklerine ''Hedef Kosova'' emrini vermek. Aksi halde Sırp Kasabı'yla baş etmekten aciz NATO'nun sözde varlığına gerek kalmaz.

Yazarın Tüm Yazıları