Ilık bir sonbahar günü. On beş yıl kadar olsa gerek. New York parklarının incisi Central Park'ta AIDS araştırmaları yararına bir bisiklet yarışı.
Yüzlerce genç sporcunun parkın dış kulvarlarında pedalları zorlamasını yerlisi turistiyle binlerce insan çimler üstünde seyrediyor. Yarışın ortasında kasklı, şortlu bir sporcu koşar adımla viraj başını tutmuş atlı polise yanaşıyor. ‘‘Bisikletimi çaldı. İri yarı bir zenci beni durdurup bisikletimi aldı. Şu tarafa doğru gitti’’ diye eliyle istikameti gösteriyor. Nefes nefese konuşan sporcunun işaret ettiği yön, Harlem.
ABD eski başkanı Bill Clinton için Harlem'de düzenlenen töreni ekranda izlerken anılarımda bu cürüm mizahı bir kez daha canlandı. Harlem, Amerika'da muhtemelen adı en çok bilinen minik kent. Yerküredeki tüm ırkların içiçe yaşadığı kent içindeki bu kentin özelliği 300 bini aşkın nüfusunun zenci olmasından kaynaklanıyor. Harlem'in müzik, sanat ve kültürünü uyuşturucu trafiği, çocuk çeteleri, kanlı çatışmalar bir asır boyunca gölgeledi. 1990'a kadar akşamları şöyle dursun gün boyunca beyazların otomobille dahi geçmekten çekindiği zenci kenti şimdilerde yeni bir Rönesans başlangıcında.
New York'u artık başkan değil, vatandaş Clinton olarak ziyaret eden eski devlet başkanının Harlem'de ofis açmasıyla kamuoyunun dikkati yeniden ‘‘Siyah Manhattan’’ şöhretli minik kent üzerinde odaklaştı.
Geçen hafta ne olup bittiğini görmek için Harlem'i ziyaret ettik. Dünyanın refah düzeyi en yüksek şehirleri arasında gelen Manhattan'ın bu güney kesiminin artık ‘‘Yoksullar Mahallesi’’ kimliğinden sıyrılmaya başladığını farkettik. Harlem River ile Hudson River su şeritleri arasındaki bölgede 125'inci sokağı kesen Frederick Douglass, Adam Clayton Powell bulvarlarında yeni iş hanları, onarılan eski ev ve binalar, alışveriş yerleri, dev mağazalarla Harlem'in yeni bir yapılanma içinde olduğunu gördük.
Basketbol devi Magic Johnson sinema zinciri, HMV plak mağazası, Old Navy, Disney Store, Modell's, gibi dükkanlar, JP Morgan, Chase banka şubeleri, Numero Uno Department Store saygın bir görünüm vermiş zenci mahallesine. Siyahlara özgürlük hareketinin lideri Martin Luther King'in adını taşıyan bulvarı geçip Fifth Avenue'ye çıktığımızda aşağılarda Empire State gökdeleninin sivri ucunu görüyoruz. Manhattan'ın bu ünlü caddesinin Harlem'e uzayan kesimi hayli ilginç. Kentin göbeğinde Tiffany's, Gucci, Dolce and Gabbana, Dior, Ralph Lauren, Henri Bendell, Cartier, Saks gibi etiketleri bol sıfırlı mallar satan mağaza ve butikler, geceliği 400 dolardan başlayan lüks otellerin sıralandığı cadde Harlem'e geldiğinde köy pazarını andırıyor. Vitrin camları puslu French Cleaners kuru temizleme, Guinea stili saç örgüsü yapan kuaför, hem kuyumcu hem ayakkabı tamircisi, Falcı Naomi, yanyana kiliseler, dört katlı evlerin basamaklarında bira yudumlayan insanlar caddenin beş km. güneyindeki zenginlik sergilemesinden nasiplerini almadığını kanıtlıyor.
Gene de önemli bir kıpırdama olduğu da muhakkak. Harlem Ticaret Odası Başkanı Lloyd Williams eski apartmanların yıkılıp süper dublekslere dönüştüğünü, cam kule olarak inşa edilen Harlem USA'in başlıca alışveriş merkezi haline geldiğini, Milli Caz Müzesi'nin yakında kurulacağını söylüyor. Ella Fitzgerald, Sara Vaughn, Pearl Bailey, Dionne Warwick, Jackson 5 gibi müzik ünlülerinin ilk kez sahneye çıktığı Apollo Tiyatrosu'nun yıllık ziyaretçi sayısı 100 bine ulaşmış.
Harlem artık New York'ta Hürriyet Abidesi, Rockefeller Center, Broadway gibi yerli ve yabancılar için bir turist uğrağı. Uyuşturucu satışı, gangster çetelerinin kökünün büyük ölçüde kazındığı söyleniyor. Ama bölgenin yoksul sakinleri bu süratli gelişmeden memnun değil. Sürekli değişiklik arayışında olan beyazların Harlem'de yeni inşa edilen ev-apartmanları on yıl öncesinin üç dört misli para ödeyerek satın almaları emlak fiyatlarında astronomik artışlara sebep oluyor. Harlem'lilerin çoğunluğu hala yoksulluk barajı altında yaşıyor. Eşiyle kilise çıkışında konuştuğum temiz giyimli, hasır şapkalı yaşlı bir zenci erkek, ‘‘Bu gidişle bizi buradan kovacaklar. Kiraları artırıp evlerimizi terke zorlayacaklar.’’ diye şikayet etti. Clinton'ın ofis açılış töreninde bazı zenciler, ‘‘Clinton evine dön’’ diye pankart taşıyarak beyaz kapitalin yakında yaratacağı tehlikeye karşı tavır koydular.
İleriye yönelik bu değerlendirmede gerçek payı az değil. Harlem'in 1900'lü yıllar başlangıcında İtalyan gangsterlerinin ünlü Cotton Club'ına zencilerin girmesi yasaklanmıştı. Bu eğilim devam ederse 20 yıl içinde Harlem'e gelen turistler cadde-sokakta, merdiven basamaklarında zencileri değil beyazları görecekler.