Sırtımdaki pardesü ince, gecenin ayazıyla başedecek gibi değil. Karşı sahilden esen batı rüzgarı içime işliyor, ama üşüdüğümü hissetmiyorum.
Gözlerim gökdelenler dairesi ortasında diklemesine göğe tırmanan çivit mavisi iki ışık huzmesine kitlenmiş. Geçen yılın 11 Eylül sabahında yerle bir olan ikiz kulelerin sembolü bu ışık huzmeleri. Teröristler intihar uçaklarıyla gelseler ancak delip geçerler, iz bırakmadan. Anılarım altı ay öncesine gidiyor. Usame'nin fedailerinin eylemleri zihnimde canlanıyor. Yanarak çöken binalar, olup-biteni anlamadan ölen insanlar, toz toprak içinde kaçışan kadın-erkekler, enkaz altından kaldırılan cesetler. Üşümeye başlıyorum ama soğuktan değil.
Kafeteryada sabah kahvesinde Al-Akhbar'ın Mısırlı muhabirine bir gece önceki gözlemlerimi anlattıktan sonra, ‘‘New York bir daha 11 Eylül terörünü yaşayabilir mi?’’ diye soruyorum. Tecrübeli gazeteci duraksamadan cevap veriyor: ‘‘Son gelişmeler Filistin devletinin yakında kurulacağı yönünde. Eğer bu iş altı ay önce gerçekleşseydi Amerika bu terörü yaşamazdı. Filistinlilerin ıstırabı eylemleri körüklüyor. Bir de Amerika, Arabistan'daki askerlerini geri çekse terör biter. Usame eylemlerini haklı gösterecek sebep bulamayacak.’’
Arap gazeteci Amerika'nın İsrail'e kayıtsız şartsız destek vererek El-Kaide, Hizbullah gibi kolları Avrupa'dan Güneydoğu Asya'ya uzanan Ortadoğu kökenli terör örgütlerine Amerikan hedeflerine yönelik eylemlere davetiye çıkardığını söylüyor. Meslekdaşım, ‘‘9 Eylül'den sonra Amerikalıların gözü açıldı. Bir Gallup anketinde halkın yüzde 30'u terör saldırılarının İsrail'in Filistinlilere yapılanlara Amerika'nın göz yummasından kaynaklandığını belirttiler’’ diye ekledi.
Bu değerlendirmede hakikat payı büyük. Kanlı eylemlerin altından Filistin sorunu çıkıyor. Şubat başında Floridalı varlıklı bir ailenin 15 yaşındaki oğlu Charles Bishop tek motorlu Cessna uçağıyla Tampa'da bir banka binasına intihar uçuşundan sonra geride bıraktığı mektupta Filistin halkına korkunç eylemler yapan canavar diye nitelediği Amerika'yı İsrail'le işbirliği yapmakla suçladı.
Arap aleminin tümü 11 Eylül terör saldırılarının kökeninde Filistin sorununun yattığı hususunda görüş birliğinde. Başkan Bush 19 Arab'ın intihar eylemlerini, ‘‘Özgürlüğümüzü, demokrasimizi kıskanıyorlar’’ şeklinde nitelemesini yeni bulgular neticesinde değiştirmeye mecbur kaldı. ABD ve Batı ülkeleri artık çeşitli ülkelere sıçramış terörün nedenlerini arama eğilimine girdi.
Yazılı ve görüntülü Amerikan basınında son haftalarda İsrail'in Filistin politikası eleştirilmeye başlandı. Filistinli teröristlerin intihar eylemlerine karşı İsrail tanklarının sivil halkın meskenlerini yıkması, çoluk-çocuklu ailelerin yaşadığı mülteci kamplarının F-16'larla bombalanması da ekranlara getiriliyor. Yahudi kökenli yazarlar işgal altındaki Arap topraklarında konut siteleri inşasına devam edilmesini, Başbakan Şaron'un diyalog yerine çatışmaları yeğlemesini kınıyorlar.
54 yıllık tarihinde ilk kez bir grup İsrailli subay ve asker hükümet politikasına karşı çıktılar. ‘‘Yesh Gvul’’ adlı isyancı grubun başkanı Yarbay İshai Menuchin, ‘‘İsrail'i savunmaya hazırım. Ama askeri işgalde görev almayı reddediyorum. 3,5 milyon işgal altındaki Filistinlinin eşitlik ve özgürlükten yoksun durumu antidemokratik. Filistin topraklarını işgale devam etmemiz İsrail'i daha güvensiz ve daha az insancıl hale soktu. Şiddetin giderek artması bu gerçeğin kanıtı. Son birbuçuk yılda askerlerimiz 178'i çocuk olmak üzere 850 Filistin'liyi öldürdü, 55 kişiyi idam etti. Terör ve harp korkusu içinde yaşıyoruz ama işgal altındaki Filistinliler saat başı öldükleri için daha fazla korku duyuyorlar’’ diyor.
Yemen başkentinden bir Amerikalı yazar korkuya dayalı İsrail politikasına şöyle değiniyor: ‘‘Romalı devlet adamı, filozof Çiçero'nun sözüdür: İstedikleri kadar nefret etsinler, yeter ki bizden korksunlar.’’ Tarafsızlığıyla ünlü BM Genel Sekreteri Kofi Annan hafta ortasında İsrail'in Filistin topraklarını işgalinden 'yasadışı' diye söz etti. Annan ‘‘İlk defa yasadışı lafını kullandınız, niye?’’ sorusuna ‘‘Ekranlardaki vahşeti seyretmek kolay değil. Halkın yoğun yaşadığı yerlere ağır silahlarla saldırılar büyük çapta ölüme sebep oluyor. Başbakan Şaron'a bu konuda mektup yazdım’’ yanıtını verdi.
Ortadoğu'da hala kan gövdeyi götürüyor ama Başkan Bush Batı Şeria'ya saldırılardan ötürü İsrail Başbakanı'nı sert dille ikaz etti. BM acil bir ateşkes ile barış görüşmelerinin başlaması, Filistin devletinin kurulması yolunda karar aldı. Altı milyonluk İsrail, bir milyar Arap-Müslüman dünyasının desteklediği Filistin'i silah zoruyla dize getiremeyeceğini idrak ediyor. Dış dünyada yalnızlığa itilen, kendi içinde çatlak sesler yükselen İsrail yakında bir Filistin devletiyle sınır paylaşmaya mecbur kalacak. Yeni Filistin devleti kurulunca taraflar silahlara veda edecek ve 11 Eylül tipi terör tarihe gömülecek.