Paylaş
Üç gün neredeyse dumanaltı olduk. Yerkürenin dört bir köşesinden gelen lacivert elbiseli, kemik çerçeveli gözlüklü insanlar kürsülere çıkıp eroin, kokain, esrar, baz morfin, afyon, kenevir, mariuana ile Meth, MDMA, Ecstasy, Ice, Ephedrine, Acetic Anhydride, Toluene gibi önümüze konsa tanımayacağımız maddelerden söz edip korkunç hikayeler anlattılar.
BM'deki Dünya Uyuşturucu Zirvesi'ne devlet, hükümet başkanlarıyla bakan düzeyinde katılan 150 ülkeyle çeşitli kuruluşların narkotik uzmanları rapor, rakam, istatistiklerle insanlığı tehdit eden en büyük tehlikeyi dile getirdiler.
Bugüne kadar izlediğim en garip zirvelerden biriydi bu. İmal, nakil, satış ve karapara aklamayı kapsayan uyuşturucu trafiğini yönetenlerin şerrinden korunmak için BM çevresinde ender görülen koruma tedbirleri alınmıştı. Caddeler patlayıcı taşıyan araçlarla intihar saldırısını engellemek için çaprazlama dizili kum dolu kamyonlarla kesilmiş, bina önündeki caddeye beton sütunlar yerleştirilmişti. Sahil devriye, polis tekneleri gelip geçen yat, botları bina kıyısına yaklaştırmıyordu. Başkan'ın özel koruma ekibi Bill Clinton'ın BM Genel Sekreteri Kofi Annan 38'inci katta nehre bakan ofisindeki görüşmeyi uzun menzilli tüfek, omuzdan fırlatılan füze tehlikesi nedeniyle penceresiz bir odaya aldırttılar.
Sabah, öğleden sonra ve akşam olmak üzere üç seansta devam eden konuşmalarda uyuşturucu işi hakkında çok şeyler duyduk. Haşhaşın eroine çevrildiği Burma, Laos ve Tayland'ın ‘Altın Üçgeni’ne ilaveten son yıllarda Pakistan, İran ve Afganistan'ın ‘Altın Hilal’i Avrupa ve Amerika'ya sızan eroinin merkezini teşkil ediyor.
Dünyada 200 milyon insan esrar, kokain ve eroinden kimyasal kökenli sentetiklere kadar çeşitli uyuşturucu kullanıyor. PKK gibi Orta Amerika'dan Avrupa, Afrika, Orta ve Uzakdoğu'ya terör örgütlerinin başlıca gelir kaynağı esrar ve eroin. Özellikle koka ve haşhaş üreten ülkelerde görülen cinayet ve ağır cürümlerin polis müdürleri, savcı, bakan ve gazetecilerin öldürülmesinin ardında uyuşturucu illeti yatıyor. Bu yasadışı trafiğin yıllık cirosu ise 500 milyar dolar.
İşte esas konu burada başlıyor. Yarım trilyon dolarlık bu meblağ 170 kadar ülkenin bütçesinden fazla. Bizde narkotik kaçakçısı diye ün yapan bir kaç ‘Baba’nın esamesi okunmayacak boyutta bir ticaret bu. Söz konusu olan yüzlerce bin ton kokain, esrar, eroin ve mariuna ile sentetik uyuşturucular. Bavulda, araç kaportasında birkaç kilo narkotiğin bir ülkeden diğerine taşınmasıyla bu astronomik rakamlara ulaşmak mümkün değil. İtalyan ve Amerikan mafyaları, Japon Triad'ı, Afgan- Pakistan-Tayland üretim çeteleri, Burma'nın ayrılıkçı milisleri, Colombia kartelleri, Meksika-Peru örgütleri yerküreyi parselleyerek işi yürütüyorlar. Üretimden tüketime, laboratuar işletimi, dağıtım ve para aklanmasına içiçe işleyen bir sistem bu. Gene de en tepede ipleri yukarıdan oynatan bilinmeyen güçler var.
BM'ye gelen Meksika'nın Zedillo'su, Bolivia'dan Hugo Suarez, Peru'dan Fujimoro, Colombia'dan Ernesto Samper, Tayland'dan Rattakul, Bahamas'dan İngraham gibi devlet ve hükümet başkanlarına ve yanındakileri bakıyorum. Hepsi saygın, ciddi görünüşlü kişiler. Uluslararası narkotikle mücadele kurumları bu ülkelerde generalden bakan, milletvekili, polis-gümrük müdürleri, para aklayan bankerlerin uyuşturucu çetelerle rüşvet-komisyon karşılığı işbirliği yaptıklarını söylüyorlar. 500 milyar dolarlık gizli ticaretin zirveden yeşil ışık yakılmaksızın yürümeyeceği de kesin. Ama kaçakçılık birimleri çoğu kez siyasi kriz yaratmamak için bulgularını kamuoyuna yansıtamıyor.
Liderlerin yedi dakikayla kısıtlanmış konuşmalarıyla toplumları içten kemiren bu illete çözüm bulunmasını beklemek ise tek kelimeyle safdillik. Saygın görünüşlü heyetleri izlerken düşünüyorum. Acaba esas Mafya bunlar mı?
Paylaş