Kısa gür saçlı, yanak altı sakallarına kır düşmüş adamın kız çocuğunu andıran sesi, halterci görünümdeki bedenine ters düşüyor.
BM Genel Kurulu’nun açılış konuşmasını yapan adam Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula da Silva. Dikkatli dinlediğimde konuştuğu Portekizce’yi tiz sesli birinin İngilizce’ye tercüme ettiğini fark ediyorum.
Lula da Silva, yerküredeki yoksulluğu rakamlarla anlatıyor. 1820’de en zengin ile en yoksul ülkeler arasında kişi başına düşen gelir beş misli fark ederken, 2004’te bu oran 80’e yükselmiş. Fakir, yoksul, dar gelirli gibi terimler, bu anlamda aslında ülkeden ülkeye çok farklı şeyler ifade ediyor.
*
Dünyada günde bir dolarla yaşayan 1,5 milyar insan var. Seneye vurursak 365 dolar. Zenginler kulübünün lideri Amerika’da ise bu rakam 35 bin dolar. Peki refahın en zirvesindeki bu ülkede fakir yok mu? Olmaz olur mu, hem de aile boyu. 35.9 milyon Amerikalı yoksul.
*
Şimdi Amerika’da yoksulluğun tablosunu çizeyim. 35 milyonu aşkın yoksulun yüzde 46’sı ev sahibi. Yoksul bir aile 3 yatak odalı, 1.5 banyolu, garajı ve bahçesi olan evde kalıyor. Bu evler Paris, Londra ve Viyana’da orta gelirlilerin evinden daha büyük. Amerikalı yoksulların dörtte üçünün bir, yüzde 30’unun iki veya daha fazla arabası var. Yarısından fazlası iki renkli TV’ye sahip. Yüzde 73’ünde elektrikli fırın, üç evden birinde otomatik bulaşık ve çamaşır makinesi, buzdolabı, klima, yüzde 25’inde cep telefonu bulunuyor.
Beş kıtada iki milyarı aşkın insanın içecek temiz su, yiyecek gıda, çalışacak iş, başını sokacak ev bulamadığını göz önüne alırsak, bu tabloyu görünce ‘Böyle yoksulluk dostlar başına’ demek gerekiyor.
*
Öyleyse nereden çıkıyor bu yoksulluk? Amerika’da insanca yaşam çıtası yüksek. Nüfus Sayım Dairesi iki çocuklu bir ailenin yılda 18 bin doların altındaki kazancını yoksulluk sınırı olarak tanımlıyor. Bu meblağ tek kişi için 9 bin dolar. Banka kredileri, plastik alışveriş kartlarıyla ev, araba, eşya alarak boğazına kadar borçlanan 35 milyon insan yeterli gıda, giyecek, çocukların okul masraflarını karşılayacak durumda değil. Arabaları garajda, benzin alacak paraları yok. Yaptıkları alışverişlerin taksitlerini ödeyemiyorlar. Bu durumun önemli bir nedeni de ailesini terk eden babaların sebep oldukları ekonomik külfet.
Bazı sektörlerde asgari ücret saatte altı dolar civarında. İşveren ile işçi arasında gelir uçurumu giderek büyüyor. Bir şirket sahibi ile yanında çalışan işçinin gelir farkı 301’e karşı bir. Gelir-kazanç paylaşımındaki astronomik fark yoksulluğun yayılmasında önde gelen faktörlerin başında geliyor. Ev, otomobil, cep telefonlu Amerikalıların yoksulluğuna imrenmek için ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ vecizesine inanmak gerekiyor.
*
Yoksulu bol ülkede yaşam yarışını günde 16 saat çalışarak sürdüren Mısırlı Ahmed İbrahim, ‘Çok yoruluyorum ama mutluyum’ diyor. Taksi şoförü Ahmed’in mutluluğu nereden mi geliyor? Çöpçatanlıktan. Anlattıklarını duyunca neredeyse küçük dilimi yutacaktım:
‘İnsan sarrafıyım ben. Şimdiye kadar pek çok erkek ve kadının arkadaş olmalarını sağladım. Arabama binen müşteriyi dikiz aynasından izlerim. Uygun bulduğum kadın veya erkekle konuşmaya başlarım. Bekár ise kayıt bandını uzatıp yaşını, mesleğini, hobilerini anlatmasını söylerim. Nasıl bir arkadaş aradığını sorarım. Genç erkeklerin çoğu Britney Spears tipinde kadın arıyorlar. Geçenlerde Natalie Dillon adında 32 yaşında lisans üstü eğitim alan bir müşteriyle yol boyunca konuştum. Natalie 30 yaşlarında atletik yapılı, zeki, ciddi ilişki arayan bir erkek aradığını söyledi. Arabama binen bekár müşterilerime Natalie’den söz ettim. Dört ay sonra vergi avukatı Martin Karamon, Natalie’yi ‘Şoför arkadaşım Ahmed telefon numaranızı verdi’ diyerek aramış. Central Park’ta bir konserde buluşmuşlar. Yemeğe, daha sonraki günlerde tiyatroya gitmişler. Yakında birlikte tatile çıkacaklar. Sonrası ne olur, bilmiyorum.’
*
25 yıl önce askerlik yapmamak için Amerika’ya göç edip yerleşen çöpçatan Ahmed sayesinde, New Yorklu onlarca kadın ve erkek ilişki yaşamış. Evlenme törenine Ahmed’i davet etmişler.
Mısırlı şoför, ’Sevgililer Günü’nde arabasına binen kadınlara çiçek veriyor. Ford marka eski otomobiline her gün kolonya sıkarak havasını tazeliyor.
21 yıl önce eşinden boşanmış. Geçen yaz arabasına binen Rus göçmeni bir temizlikçi kadını gözüne kestirip buluşmaya başlamış. Geçen kış havaalanına götürdüğü moda tasarımcısı Tracey Mammolita’ya hayran.
‘Amerika Güzeli’ dediği genç kız için uygun bir erkek arayışında. ‘Tracey’in parmağına yüzük geçirecek erkeği mutlaka bulacağım’ diyor. Çöpçatan şoförün hikayesini ciddi The Wall Street Journal dahi sayfalarına taşıdı.