Birileri çıkıp bu yangını söndürsün

Yıl 1980. Ilık bir sonbahar günü. New York’ta, Broadway’deki Americana Hotel’de Washington merkezli Asamble’nin ilk kurultayını izliyoruz. Büyükelçi Şükrü Elekdağ podyumda, yanında New York Başkonsolosu Tevfik Ünaydın, Asamble’nin başkanı Dr. Ülkü Ülgür. Konuşmalar yapılıyor ama dikkatimi çeken husus izleyici azlığı. Salonun kapasitesi 350 kişilik. Resmi devlet görevlileri ve korumaları saymazsak 70 bin Türk’ün yaşadığı şehirden katılım parmakla sayılacak kadar az.

Ünaydın, Büyükelçi Elekdağ’a "150 Türk var burada" diyecek oluyor. Elekdağ itiraz ediyor: "Hayır, 400 kişi var." Oysa salonun yarısı boş. Ünaydın üstelemiyor. Akşam kurultayı yazmadan önce New York merkezli ’Federasyon’un başkanı Dr. Hikmet Irkılata’yı arayıp soruyorum: "Bir avuç Türk vardı toplantıda, seni de göremedim, neden?" Irkılata, "Büyükelçiyle geçenlerde görüştüğümde Asamble’yi kurmasından ötürü tebrik ettim. 20 yıllık geçmişe sahip Federasyon olarak tüm desteğimizi vereceğimizi söyledim. Elekdağ hoşnutsuz bir tavırla "Ben Federasyon’u tanımam. ABD’deki Türkleri ’Asamble’ temsil ediyor" dedi. Bu beyan cemiyetlerimizde tepki yarattı. Dört bin kadar Türk kurultay yerine sinemada bir Türk filmini seyretmeye gitti. Toplum kurultayı boykot etti" dedi.

Haberimin yayımlandığı günün akşamı Asamble Başkanı Dr. Ülgür beni arayarak bazı üyelerin üzüntü duyduklarını, protesto mektubu yazmayı düşündüklerini söyledi. Bir saate yakın telefonda konuştuk. İzahatımdan memnun oldu: "Arkadaşlarıma mektup yazmaktan vazgeçin diyeceğim."

Ertesi gün bir diş doktoru arkadaşımın "Bu sabah bir mektup aldım, ilgileneceğini sanırım" demesi üzerine ofisine gittim. Washington damgalı mektupta özetle "Doğan Uluç, Federasyon’u kayırmak için Asamble’yi kötülüyor. Yazdığı haber kasıtlı. ABD’deki Türk toplumunu bölmeyi amaçlıyor. Protesto ettiğinizi aşağıdaki isimlere mektupla bildiriniz" mealinde ifadeler yer alıyordu.

Ağır ithamları içeren mektupların gönderildiği iki kişi Hürriyet’in patronu ve genel yayın müdürü idi. Bölücülük suçlamaları kadar canımı sıkan diğer husus Asamble başkanının benimle konuşmasından önce aleyhime karalayıcı mektup kampanyasını başlatmış olmasıydı. Yıllar sonra Ülkü Ülgür’ün mütevelli heyetinde yer aldığı Asamble’nin davetlisi olarak katıldığım bir kurultayda bana "Seçkin Hizmet Ödülü" vermelerine rağmen, yaptıkları haksızlık belleğimde uzun süre kaldı.

ÇEKİŞME SÜRÜYOR

Asamble’de şimdilerde dışarıdakiler yerine bünyesindekilerin kavgasıyaşanıyor. Türkiye’nin ABD’de hasım gruplara karşı savunmasını yapmak üzere kurulan bu lobi örgütünde 2008’de görev alacak başkanın seçimi arapsaçına dönüştü. Dallas’ta yaşayan başkan adayı Şaduman Gürbüz "Washington grubu hariç ülke genelinde herkesin adayı benim. Seçim komitesi bire karşı dört oyla beni seçti, ama yönetim yetkilerini aşarak buna karşı çıktı. Kararlar delindi, tüzükler göz ardı edildi" diyor. 16 yıldır Asamble’nin çeşitli kademelerinde görev alan Gürbüz, Washington grubunun adayı rakibi avukat Günay Evinch hakkında "Çok çalışkan, yetenekli bir insan. Ama ABD’de Türkiye’nin avukatlığını yapıyor. Tüzüğümüze göre başkanın hiçbir hükümetle ilgisi olmaması gerekiyor", diye konuşuyor.

Asamble Başkanı Nurten Ural çekişmelerden rahatsız. Kavgaların Türk lobisini yaraladığından yakınıyor. Hafta ortasında Hürriyet ofisini ziyaretinde dert yanıyor: "Yeni seçim yapılmasını, Şaduman ile Evinch’in yerine başka bir aday önerdim. Yoksa Asamble bölünecek." İki rakip adayla Başkan Ural iç tartışmalarda avukat kullanıyor. Çekişme tarafları mahkemeye götürecek kadar ciddi. Ural sorunların mahkemeye gitmeden tahkim yoluyla çözülmesini istiyor.

250 DOLARLIK DAVA

Şaduman Gürbüz ve asamble delegeleri şubat sonunda New York’ta olağanüstü bir toplantı yaptı. Gürbüz "Üye derneklerinin çoğu New York ve çevresinde bulunduğu için New York’u seçtik. Türkevi’ndeki toplantıya iki gün kala ’su boruları patladı’ gerekçesiyle bize salon vermekten vazgeçildi. Çaresiz yandaki Millenium Otel’den 2 bin 800 dolara yer kiraladık. Tüzüklere aykırı iş yapmayalım diye getirdiğimiz avukata da 5 bin 500 dolar ödedik. Bu paraları soykırım yasasına karşı lobi faaliyetlerinde harcayabilirdik" diyor. Toplantıya katılan 37 derneğin 56 temsilcisi Washington’da idare heyetine karşı geçici bir yönetim kurulu seçtiler. Mayısa kadar genel seçim yapılmasına çalışıyorlar. Eğer mahkemelik olmazlarsa. Bir de Washington büyükelçiliğinin taraf tuttuğundan şikayet ediliyor.

Asamble gibi Federasyon da iç kavgalara devam ediyor. 50’yi aşkın Türk derneğinin oluşturduğu bu kurumun Onursal Başkanı Ata Erim’in Başkan Atilla Pak’ı 250 dolarlık bir çek için mahkemeye vermeye hazırlandığı bildiriliyor. İktidar kavgaları anavatanımızın yarar-çıkarlarını zedeliyor. Birilerinin çıkıp bu yangını söndürmesi lazım.
Yazarın Tüm Yazıları