RESİM eleştirmeni, sanat tarihçisi rahmetli arkadaşımız Sezer Tansuğ, "zevkler ve renkler" tartışmalarının çıkmaza girdiği sohbetlerde, "Zevkin bilir abi!" der, noktayı koyardı.
Bilmem, bugün kimler ajanda kullanır, kimlerin masasında masa takvimi vardır, kimler ondan bir yaprak koparıp arkasına not düşer, kimler çantasında küçük ajanda defterleri taşır?
Yazım sadece onlar için mi? Hayır. Asıl amacım kullanmaya özendirmek.
Benim bir tane gazetedeki çalışma masamda, bir tane evdeki çalışma masamda, bir tane de çantamda ajanda bulunur.
Bilgisayar, cep telefonları icat edildikten sonra, teknolojinin her problemi çözdüğü kanaatinde olanlar, herhalde ajanda kullanmazlar.
Yıllar öncesinin mahkeme salonlarından bir görüntüyü aktarayım size:
Duruşma salonundayız, dava ertelenecek. Yargıç gün verirken, avukatlar küçük ajandalarını açarlar yazarlardı. Ben mahkeme salonunda olmasam da böyle yapıyorum. Notlarımı, randevularımı ajandama kaydediyorum.
Üç ajandaya ayrı ayrı yazmaktan, káğıda göre ayrı ayrı kalemler kullanmaktan ayrı bir lezzet alıyorum.
Yeni yılın ilk gününde, duvara takvimi asar, ilk yaprağını bir törenle koparırdık.
Takvimlerin içindeki bilgiler, takvimlerin kartonlarındaki fotoğraflar belirliydi. Donuk bir manzara, bir cami ya da bir kedi...
Şimdi öyle mi?
* * *
TAKVİMLER zevkinize, siyasal anlayışınıza, dünya görüşünüze hitap eden çeşitliliği sunuyor.
Doğayı severseniz, hayvanları severseniz, güzel fotoğraflarla süslü günlük sayfalar tercihiniz olur.
Atatürkçü iseniz takviminiz hazır, her gün ajandanızda Názım Hikmet hakkında yazı okumak, fotoğrafını görmek istiyorsanız o takvimi alabilirsiniz.
Bu konularla, kişilerle kısıtlı değil takvimler.
Afdrodisyas’tan Türkiye manzaralarına kadar uzun bir liste.
Merakınıza, hobinize göre seçenek çok.
Ama ben gene de edebiyatçıların, sanatçıların yer aldığı bir ajandayı, bir takvimi özlüyorum.
Merak ederim. Ajanda kullananlar, bir yıl öncekine bakarlar mı? Ömürlerinden 365 günü nasıl geçirdiklerine dair ipuçları arayıp bulabilirler mi onlarda? Bence evet.
Ajandalar önemlidir. İsmet İnönü’nün ajandalarındaki notlar, yalnız bireysel dünyasını yansıtmakla kalmıyor, siyaset tarihimize dair çok önemli saptamalar içeriyordu.
* * *
NE olursa olsun ajandalar, bir tür özetlenmiş günlüklerdir.
NOT: Okurum Bilal Sürgeç, gönderdiği bilgilendirme notunda, "Günler gelip geçmekteler/Kuşlar gibi uçmaktalar" dizelerinin Aziz Mahmud Hüdayi’ye ait olduğunu belirtiyor. Kendisine teşekkür ederim.