Paylaş
Steven Spielberg'in Er Ryan'ı Kurtarmak'ı, (Saving Private Ryan) savaş fimlerinin en gerçekçi, en duyarlı örneği sayılıyor.
Ben de seyrettim. Savaşın dehşeti ile insanın bireysel yaşama direncini, insandaki bencillik duygusunu nasıl beslediğini göstermesi açısından tutarlılıkla çelişkiyi bir arada sergiliyor.
Sanat eserlerinin; okuru, seyirciyi etkileyişinin yeni örneğinin, Er Ryan'ı Kurtarmak vesilesiyle yaşandığını biliyor muydunuz?
İkinci Dünya Savaşı'nı - İkinci Cihan Harbi demek de hoşuma gidiyor ya - sonlandıran Normandiya Çıkarması ile başlıyor serüven.
Çıkarmanın yapıldığı Normandiya sahili şimdi filmi izleyenlerin akınına uğramış.
Gelenler; savaşın yaşandığı yerlerin bugünkü halini görmekten çok, filmin kahramanı Tom Hanks'in canlandırdığı Yüzbaşı Miller'ın mezarını ziyaret etmek isteğinde bulunuyorlarmış.
Geçmişle bugünü gerçekçilik potasında buluşturmak, sanatla hayatın gel-gitlerini, bir savaş mekanında yeniden kurgulamak.
Sanatın, sinemanın, gerçekçiliğin gücü. Savaşın anısına, bir kahramanına saygı.
Savaşın bittiği yerlere, onun kahramanına, kutsal mekanı tavaf eder gibi ziyaret.
Günümüzde sinemanın hayatımızı nasıl yönlendirdiğini, bizim gerçeklerimizi oluşturmada nasıl birinci etken olduğunu gösteren inandırıcı bir örnek. Bütün sanatları içinde topladığından, müziğinden, görüntüsüne, kahramanına kadar, turistik tatillerimizle bile çakışıyor.
Spielberg'in başarısı, iyi bir eserle binlerce kişiyi yerlerinden, yurtlarından kaldırıp Normandiya'ya çekişidir.
Eskiden kitapların cazibe merkezi niteliğini, şimdi sinema devr aldı.
*Ê*Ê*
ZİYA Öztan'ın yönettiği Cumhuriyet'in de bir takım gerçekleri bize hatırlatacağını umuyorum.
Çok önemli bir zaman dilimini işleyen film, o yöreleri görme duygusu uyandırabilir. Cumhuriyet'in, Kurtuluş Savaşı'nın üzerinde düşünmemizi sağlayabilir.
Çünkü Er Ryan'ı Kurtarmak, bizi savaş, asker psikolojisi üzerine yeniden düşünmeye çağırıyordu. Savaşı, bir kahramanlık destanı ütopyasından insani platforma çekiyordu.
Tarihi filmlerin ya da tarihi bir olaya, kişilere yaslanarak yapılmış filimlerin bu özelliği taşımaları gerekiyor.
Spielberg de tarih vardı, tarihi gerçekler vardı ama bunu sanatın objektifinden yansıtıyordu.
Tarihi kişiselleştirmedikçe, olayın omurgasında bir insan var olmadıkça, tarih kendi başına, vahşetiyle de, övünç veren yanıyla da pek fazla etkilemiyor.
Spielberg gerçeğinde olduğu gibi, insanlar oraya Yüzbaşı Ryan'ın mezarını ziyaret etmek için geliyorlar. Çünkü onlar için savaş da, Normandiya da bu kişilikte odaklanıyor.
Ziya Öztan'ın Kurtuluş filmindeki başarısını pekiştireceğini umuyorum.
*Ê*Ê*
TARİHE bakarken, onu önemli, sanat açısından güçlü bir kahramanla özdeşleştirmek gerekiyor. Yoksa o film, belgesel bir özellik taşımaktan öteye geçemezdi.
Paylaş