Yine özel sektör, yine sanat

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Geleneksel Antalya gezisinin ilk günü. Havaalanına iner inmez, yakıcı güneş, bizi insanlardan önce karşılıyor. Ve hemen gecenin serüveninin ilk paragrafı belli oluyor. DYO Resim Yarışması'nda ödüle ve sergilenmeye layık görülen eserlerin açılış törenine gideceğim.

Antalya'ya, gelenekselleşen Aspendos Opera ve Bale Festivali'nin açılışına, Verdi'nin Aida'sını dinlemek için geldim. Mısır'daki piramitlerden sonra ilk açık havadaki Aida'm.

***

DYO Resim Yarışması'nın 28.'si yapılmış. DYO kuruluşları, 28 yıldır resmi destekliyor, yeni ressamların ortaya çıkması, tanınması ya da tanınmışların ödüllendirilmesi için emek ve para harcıyor.

Bu yıl, sergiyi Antalya'da açtılar, böylece ben de bir çok yeni dost tanıma ve resim ustalarını görme imkanına kavuştum. Sanat ve özlem giderme.

Avni Arbaş'ı bayağı özlemişim, onu görünce, tabloları bir bir gözümün önünden geçti. Hayati Misman, Zafer Gençaydın, Abdülkadir Günyaz, kırk yıllık arkadaşım Yaşar Yeniceli ile bir sergide ve bir yemekte buluşmak, Antalya'nın cehennemi sıcağını cennet esintisine çevirdi doğrusu.

Masada Münir Ekonomi, bu söyleşilere müthiş bir lezzet katıyor. Zekanın ince ironisiyle her cümlemiz onun sayesinde biraz daha güzelleşiyor. Gerçi bizi çöl sıcağında terkedip İstanbul'a gitti ama, ihaneteni bağışlatan tek neden orada Kathleen Battle'ı dinleyecek olması.

Marsalis'le birlikte yaptığı Barok Düet'ini unutmayanlar için bir ses şöleni.

Selçuk Yaşar'ın kızı Feyhan Kalpaklıoğlu, sanata katkılarından söz edip afur tafur taslayan sponsor cinsinden değil -sponsor olsunlar da caka da satsınlar- bunu büyük bir kurumun sanata, topluma karşı borcu sayıyor. Alçakgönüllüğü benim çok hoşuma gitti doğrusu. Ahtapotla ilgili verdiği bilgileri can kulağıyla dinledim ama, galiba bu konuda teorisyen kalmaya mahkumum.

***

Yarışmaya 984 eser gönderilmiş, sanattaki potansiyeli, bu yarışmaların gereğini görmek için sanırım başka delile, ispata lüzum yok.

Avni Arbaş'ın başkanlığındaki seçici kurul da beş eseri ödüllendirmiş: Reyhan Abacıoğlu 'Masumiyet Günleri', Mustafa Pancar 'Sabah', Nesrin Sağlam 'Otoportre, Ilgaz Özen Topçuoğlu 'Yaşananların Anısına', Soydan Yılmaz 'Sihirbazın Odası'.

Demek ki artık bu sanatçıların çalışmalarını izleyeceğiz, sergilerde onların adlarını arayacağız. Sergilenmeye değer 52 adet eser de gerçekten resimde belli bir düzeye gelmiş çalışmalardan oluşuyor.

Yarışmaların önemini, yarışma sponsorluğunun da önemini hep tekrarlıyorum. Kurumların bunu görev bilmelerini, ülkeye, sanata, sanatçıya yardımcı olmalarını -yanlış anlaşılmasın yardım etmelerini değil- talep etmek, bu ülkede yaşayan herkesin hakkı.

Biyografileri okuduğumda, bu serginin, yarışmanın gözümde daha da önem kazandığını farkettim. Güzel sanatlar öğrenimi yapmışlar, köşelerinde çalışıyorlar, onların ürünlerinin günışığına çıkması gerekiyor. Birilerinin aracı olması lazım, işte DYO, bunu üstlenmiş.

***

Antalya'nın boğucu sıcağında, balık muhabbeti bitmiyor, anladığım kadarıyla balık muhabbetinde de bölgecilik var, kimileri Akdeniz balığı iyi değildir, Ege balığı iyidir diyor, ben araya girip de Boğaz balığından bahsetmedim, bir üçüncü cephe daha açmamak için.

Antalya'da birinci günü resme ve resim dostlarına ayırdım. Yarın, gün müzik günü. Sıcak dışında bir şikayetim yok.

İstanbul'u özlediğimi de söylemeden edemem.













Yazarın Tüm Yazıları