YAZIMIN başlığını gören gülüp geçebilir, hatta bu cümleyi benmerkezci bulup kızabilir de.
Saláh Birsel’i anarak söyleyelim ki, hemen şıpın işi bir yargıya varmayın.
Bir Fotoğraf Camı - Çektiği ve Çekemediği Fotoğraflarıyla Sabahattin Ali sergisinin kataloğundaki fotoğraflara bakarken, kendime dair anıları da çağrıştırdım.
Sabahattin Ali’nin çektiği fotoğraflardan bir bölümü, Filiz Ali’nin babası için yazdığı Filiz Hiç Üzülmesin kitabında yer almıştı. Diğerleri de bu kitapta ve Galatasaray’daki Yapı Kredi Kültür Merkezi’ndeki sergide görülebiliyor.
Filiz Ali, "Sergide büyütülmüş fotoğraflar sayesinde ayrıntıları da görebildim. Babam o kadar çok fotoğraf çekmiş ki, bir albüm yapmak mümkün. Babamı her zaman şöyle hatırlıyorum, bir elinde kitap, bir elinde de Kodak fotoğraf makinesi. Eğer babam o fotoğrafları çekmeseydi 1940 yıllarının Ankara’sındaki önemli kişilerden bugüne belki de tek fotoğraf kalmayacaktı."
Gerçekten de o günün dostlukları, gezileri, birlikte çalışmalar hep onun objektifinden bugüne kalabildi.
Eşi Aliye Ali’nin kızı Filiz Ali’nin o günlere ait fotoğraflarını; bugün onun fotoğraf merakına borçluyuz.
* * *
FOTOĞRAFIN belgesel önemini yıllar sonra kavradım. Bir önemli günde.
Sevgili dostum iyi öykücü Adnan Özyalçıner onuruna düzenlenen günde, perdeye yansıyan fotoğrafları ben çekmiştim, a dergisi’nde yazan arkadaşlarımın hepsi de bu karelerdeydi.
1953 yılında annem bana bir Agfa marka 6x9 çeken bir fotoğraf makinesi almıştı. Çok istemiştim. Hiçbir isteğimi geri çevirmezdi.
Mavi objektifliydi, ekranlar, sehpa, uzaktan kumandalı deklanşör... Telemetreler, pozometreler cabası... Her zaman olduğu gibi aksesuvarları ihmal etmedim.
Tünel’in karşısındaki Kodak mağazasından satın almıştık.
Kendi kitabımla ilgili fotoğraflar da gerektiğinde o gün çektiklerimin önemini bir kez daha algıladım.
54 yıl aradan sonra yeniden bir dijital makine aldım, fotoğraf çekmeye başladım.
Merakımın depreşmesinden değil. Belki de bir farklılığı gidereyim diye.
Ne zaman dostlarımla buluşsam, onların gözünü göremiyorum, hepsinin gözünü vizör kapatıyor. Herkes birbirinin fotoğrafını çekiyor.
Belki küçük albümler bile yapabilirim bir gün.
Metin And’la konuşmaya gittim evine, bir yandan ben çekiyorum, bir yandan o. TÜYAP Kitap Fuarı onur gecesinde yazar, şair, eleştirmen dostlarımın fotoğraflarını çektim.
Şimdi albüm yapmak kolay. İyi fotoğrafçı sevgili dostum Kámil Fırat, bizleri, aynı mekánda, Pandora Kitabevi’nin üst katında çekti, bir albüm yaptı. Fuardayken bana ciltli bir albüm verdi, içinde benim fotoğraflarım vardı, hemen baskısını yapmış, kitaplaştırmış. Teknoloji şıpın işi hoşluklar yapılmasını sağlıyor.
* * *
ŞİMDİ eski mesleğime (!) döndüm, elimde makineyle dolaşıyorum.