Yeni bir yayınevi

Merkez Kitaplar Genel Yayın Yönetmeni Defne Asal Er, yayınevinin felsefesini şöyle özetledi:

‘Yayın hayatımıza başlarken, belki her şeyden de çok, okur ve yazarlarımızla sıcak ilişkiye, karşılıklı haklara saygıya, yapıcı görüş alışverişine önem veriyor ve bir ‘yayın şirketi’ değil, bir ‘yayın evi’ olmak istiyoruz. Büyük ama sıcak bir ev...’

İlk beş kitap şunlar:

Cumhuriyetin Kara Kutusu Süleyman Demirel anlatıyor - Yavuz Donat

Best of Perihan Mağden - Perihan Mağden (Tüm denemelerinden seçmeler)

Bir Şapka Bir Tabanca - Celil Oker (Bir Remzi Ünal polisiyesi)

Bir Bardakta Dünya Tarihi - Tom Standage

Oğulsuz - Walter Veltroni

* * *

YENİ her yayınevinin kitap dünyasına katkıda bulunduğuna, okur sayısını artırdığına inanırım.

Hele büyük grupların kitaba yatırım yapması, desteklenmesi gereken bir girişimdir benim kanımca.

Büyük grupların, bankaların kitap yayıncılığına başlamasından sonra, başka özel yayınevlerinin şikáyetlerini de bilirim.

Onlar, gerek kitaba ayrılan para miktarının, gerek reklam koşullarının eşit mücadeleyi imkánsız kıldığını, en azından reklam kampanyalarına o parayı yatıramadıkları, grup içindeki yayın organlarında tanıtma olanakları olmadığını, bu yüzden de onlar kadar okura ulaşamadıklarını hep söylerler.

Haklı yanları olduğunu belli ölçüde kabul etsem de, ben yayınevi artışının yazarların, çevirmenlerin, okurların lehine olduğu kanısındayım.

Büyük gruplara dayanmayan yayınevlerinin de çok iyi kitaplar yayımladığını, en çok satanlar listesine yerleştiklerini görünce seviniyorum.

Demek ki yayıncılık sadece para işi değil.

Bir açıdan yayıncılık uğraşının artık bir endüstri niteliği kazandığını, yalnız büyük sermayenin değil, iyi kitap seçiminin, kitap mağazaları zincirinin, asal öğeler olduğunu savunabilirim.

Şimdi yayıncılık, belki iyi kitap seçimleriyle eşit rekabet platformuna oturdu.

* * *

SANIRIM yayıncılığımız için daha sağlıklı kararlara, yargılara varabilmek için TÜYAP Kitap Fuarı’nın sonuçlarını beklemek gerekiyor.