YAŞAR KEMAL’in İnce Memed’ini okumadan ne Türk edebiyatı anlaşılır ne de Türkiye.
Dünya edebiyatındaki yeri ayrı bir yazı konusudur. İnce Memed, sadece bir roman değil, bir açıdan destan roman, başka bir açıdan roman dilinin başka dil ustalıklarıyla karılarak yeni bir dilin yaratıldığı başyapıtlardan biri. İnce Memed gibi romanlar değişik dönemlerde, farklı yıllarda, farklı kuşaklarca incelenmeli, araştırılmalı, içindeki önemli malzemenin zenginliği böylece ortaya konulmalı.
ROMAN KAHRAMALARI (*) dergisinin yeni sayısında Yaşar Kemal’in İnce Memed’i üzerine bir bölüm var. Onunla ilgili yazılardan bazı bölümleri aktaracağım. Umarım yeniden okumalarınızda, bu yazılardan yararlanırsınız. İyi eserleri arada bir yeniden okumak gerekir. Kaya Tokmakçıoğlu, “Adalet Erdemle Sağlanır: İce Memed’in Soylu Halleri” yazısında, romanın derin katmanlarını açıklıyor: “Kemal’de Çukurova’nın süregelen eşkıya geleneğiyle birlikte kültürel birikimin sayısız katmanları da kaybolmamıştır. İnce Memed’de antikçağ, Hıristiyanlığın doğuşu, Osmanlı dönemi ve sonrası Çukurova’dan (ya da Homeros’un adlandırdığı gibi Kilikya’dan) geçen uygarlıklar ve tarihi kişilikler sık sık dile getirilir. Romanın konusu aslında Yaşar Kemal’in çocukken dinlediği sözlü hikâye geleneğinin modern bir yeniden anlatımıdır. Anadolu köy hayatının dar görüşlülüğü de kendine yetmezliği, mülkiyet ilişkilerinden ve büyük ölçekli ticari tarımdan kaynaklanan köyün maddi ve yaşayanlarının psikolojik dönüşümü, ağaların açgözlülüğü İnce Memed’in etrafında gelişen olay örgülerinden bazılarını oluşturur.” Tokmakçıoğlu, dört cildi de inceleyerek bazı sonuçlara varıyor. Aziz Şeker’in yazısı, İnce Memed’in önemini yeniden gündeme getiriyor. Adı şu: Yaşar Kemal’in Roman Dünyasında Çukurovalı Mecbur Bir Eşkıya Tipi (Sosyal ve Soylu Bir Eşkıya Olarak İnce Memed): “İnce Memed’in dört cildi de, Çukurova betimlemesi ile başlar, belirli bir biçim içinde sürer. O biçim içindeki öz, mecbur insandır. Kavga etmeye, başkaldırmaya mecbur insan. O mecbur insanlar kuruyor dünyayı. Mecbur insanlar ve yüreklerindeki kurt. Mecbur insan, bizden önce de vardı, sonra da var olacak.” Bu bölümde eleştirmen, edebiyat tarihçisi Berna Moran’ın İnce Memed ve Eşkiya Öykülerinin Yapısı’nın tamamını bir kez daha okuyun. Bütün bu yazılar, başyapıtların her zaman eleştirmenlere, araştırmacılara taze malzeme sunma gücünü, üstünlüğünü taşıdığını gösterirler. Onu yıllar önce inceleyip yazanlar, eleştirenler bile, bu yeni çalışmalardan epeyce şey öğrenirler. Ben onun için başyapıtları her kuşak okusun, onların yeni düşüncelerini okuyalım derim.
ROMAN KAHRAMANLARI’nda okumanızı istediğim başka yazıları da belirteyim: Müge İplikçi’nin Sevgi Soysal’ın Tante Rosa’sı üzerine yazdığı Kafası Dağınık Rosa’sı; Mavisel Yener’in Sevgili Zackarina’sı; Ali Platin’in Asteriks’i Okumak’ı.