Paylaş
Pazar o saat benim de çocukluğumda önemli bir zaman dilimidir. Çünkü Dram ve Komedi Tiyatroları’ndaki oyunlara pazar günleri saat 15.00 matinesine giderdik.
Saplantılı ve tutkulu insanları severim. Düz bir rayda sürdürülen yaşamın sıkıcılığı, belli yaşlardan sonra daha çok hissedilir.
Horowitz’le ilgili olarak hazırlanmış, ‘Horowitz’in Dehası’ başlıklı müzik dergisindeki(*) dosyayı okurken bir yandan da onun CD’lerini dinliyorum.
Dehalar, sevdikleri mesleğe bir ömür adarlar.
Piyanist de, ünlü şef Arturo Toscanini’nin kızıyla evlenmişti ama bu ona mutluluk getirmedi. Bir eleştirmenin dediği gibi, “Çünkü o piyanosuyla evliydi”.
Evlendikten sonra gene ünlü bir müzisyen olan arkadaşı Arthur Rubinstein’a bakın ne demiş:
“Bir kadınla ne yapacağımı bilemiyorum.”
Sevdiğinden ayrıldığı ya da aşkını sahnede yaşamadığı yıllar oldu. Ama bütün çalkantılardan, depresyonlardan sonra gene ona döndü.
Çalarken ne şefe itaat ediyordu ne de genel geçer nota okumalarına. Yaratıcılık, onu klavyenin başında bambaşka ufuklara götürüyordu.
1903’te Kiev’de doğdu, dokuz yaşında Kiev Konservatuvarı’na girdi.
Amerika’nın büyük buhran yıllarında aldığı konser ücretleri neredeyse bir ailenin bir yıllık gelirine eşitti.
* * *
ÇALIŞ tarzı, müzik dünyasında Horowitzian olarak anıldı ve başkalarınca da taklit edildi.
12 yıllık bir aradan sonra 19 Mart 1965’te ilk basın toplantısını yaptı..
Bir ay sonra programını saptamıştı, Bach-Busoni çalacaktı, “Bu benim şanslı parçamdır” dedi. “Rusya’yı kırk yıl önce terk ettikten sonra, burada çaldığım ilk parçaydı” dedi.
Bizet’nin operasından Carmen fantezisini birçok kez doldurmuş, her kayıt birbirinden farklı tınılar taşıyormuş.
Eleştirmenin bu saptaması bana dinlediğim bir parçası hakkında yorum yapmamda yardımcı oldu.
Birçok icrasını dinlediğim Mozart’ın Alla Turca’yı (Türk Marşı) Horowitz’den dinlerken bazı bölümlerini ilk kez duyuyormuşum gibi hissettim.
Scarlatti tutkusunu anlamak için onu dinlemek gerekiyor. Çünkü ona göre Scarlatti’nin Sonatları, Barok piyano müziğinin virtüözitesi.
Dosyada Horowitz’in yaşamına değgin satırları okurken, bizim sansürlediğimiz biyografi kitapları geldi.
Sevdiğimiz, toplumun övdüğü kişilerin hatalarına asla yer vermiyoruz.
Şimdi birisi tutup iki kutup sayılan Nâzım Hikmet ya da Necip Fazıl Kısakürek’in bazı zaaflarından söz etse yer yerinden oynar, böylece ortaya sahte bir hayat öyküsü çıkar.
Tolstoy’un, Dostoyevski’nin zaaflarını biliriz de bizim ünlü sanatçılarımızın doğru hayatını bilemeyiz.
Horowitz’in son yıllarını psikolojik tedavi ve gay barlara devam ederek geçirdiğini de okudum.
5 Kasım 1989’da New York’ta öldü.
* * *
YAZI sırasında, Johann Sebastian Bach/Ferrucio Busoni, Domenico Scarlatti, Wolfgang Amadeus Mozart, Frederick Chopin, Sergey Rahmaninov, Robert Schumann, Alexander Scriabin icralarını dinledim.
Bu yazının esin kaynağının Türk Marşı olduğundan kuşkum yok.
(*) Yararlandığım kaynak: The Genius of Horowitz, BBC Music, September.
Paylaş