Yakup Kadri Bey’in sansürlenmiş kitabı

İPEK bezden ciltli bir kitap.
İlk sayfasındaki yazılar: Yakup Kadri Ergenekon
“Ergenekon yurdun adı
Börtüçene kurdun adı.”
Ziya Gök Alp
İstanbul Hamit Matbaası tarafından yayımlanmış kitap, Yakup Kadri tarafından Fevzi Çakmak’a imzalanmış: “Büyük Türk askeri Müşir Fevzi Paşa Hazretlerine bu harf neşidelerini takdim ederim.”
1929’da Harf Devrimi’nden bir yıl sonra basılan kitabın başında, Bir Kaç Söz’de; Yakup Kadri Karaosmanoğlu kitabını şöyle tanıtıyor:
“Ergenekonu o devrin hissî ve fikrî tarihine bir vesika teşkil eder ümidi ile çıkarıyorum, onun başka bir iddiası yoktur.”
İlk yazının tarihi 25 Mayıs 1920.
Kitabın bence okunması gereken sayfalarından biri, kitabın yayıncısı tarafından Basan imzasıyla kaleme alınan ve Hamiş başlığını taşıyan not bölümü:
“Bu kitap muharririn arzusu üzerine iki kısım olarak çıkıyor. Birinci kitap Yakup Kadri Bey’in 1922 senesinde Ankara’ya gitmeden evvel yazdığı makalelerden mürekkeptir. İkinci kitap ise Ankara seyahatinden sonraki yazıları ihtiva ediyor. Muharrir nevi ve ruh itibarile de bu iki kısım yazıları arasında bir fark görmüştür.
Gerek birinci, gerek ikinci kitapta ‘sansür’ veya ‘sansürlenmiştir’ işaretli yerlere tesadüf olunur. Bunlar, malum olacağı veçhile o vakitler, ‘İtilaf sansürü’ tarafından çizilmiş, silinmiş kelime veya satırların boş kalan yerlerini gösterir. Yakup Kadri Bey bunları yeniden doldurmak imkânını bulamamıştır. Bu boşluklar o devirde Türk matbuatının çektiği zulüm ve itisafı hatırlatmağa yarayacağı için bizim tarafımızdan da böyle bırakılması münasip görülmüştür.”
Ergenekon’un 90 ve 91. sayfalarından birkaç cümleyi aktarayım:
“Mükâlememiz hep havaî mevzular üzerinde cereyan etti. (Burada söyleyeyim ki Mustafa Kemal Pş. gayet hoşgu ve hoşsohbettir.) Mustafa Kemal Pş. benden İstanbul’a dair de hiçbir haber sormadı. (Sansür edilmiştir...)
Ergenekon’un arka kapağındaki yazı da bugünün korsan kitabını anımsattığı için buraya aldım:
“Yakup Kadri Bey’in başka eserleri-
Bu kitaplar Babıâlide her kitapçıda satılıyor. Yalnız ‘Bir Serencam’ ve ‘Nur Baba’ tükenmiştir.
Bazı nüshaları satılmakta ise de sahtedir.”
Ahmet Altan’ın Sudaki İz (1985) kitabı da sansürlenmişti. Şimdi aramızda olmayan yayıncısı Erdal Öz sansürlenen bölümlere siyah bant çekmiş, fakat kitabın başında bir giriş/önsöz kaleme almıştı. Burada mahkeme kararını kitabın başına alarak, hangi satırların sansürlendiğini mahkeme tutanağındaki bölümleri “italik” yaparak belirtmiş bu sayede, okurlar aslında kitabı sansürsüz okumuşlardı. Böylece kitabın bütünlüğünü sağlamıştı.

BUGÜN saat 14.30’da Point Hotel Barbaros’ta yapılacak Büyük Pazar Mezatı’nın sunum günlerinde gördüğüm kitapların yanı sıra, iki koleksiyondan biri beni güldürdü, diğeri de hüzünlendirdi:
Güldüğüm kâğıt bardaklar koleksiyonu keyif vericiydi, ekmek karneleri koleksiyonu ise hüzünlenmeme sebep oldu.

YAZIYI Reşat Ekrem Koçu’nun orada gördüğüm Acı Su şiir kitabındaki bir şiirle bitiriyorum:

Acı Su

Girdik / Gün ışığı değmemiş denize, / Yattık / Altımızda çakıl kum, / Üstümüzde Acı Su, / Omuzlarımıza kadar örten, / Topuklarımıza kadar çekilen / Acı Su, / Bizi kıskanmayan büyük Acı Su.
Yazarın Tüm Yazıları