Paylaş
Türkiye’de Zaman adlı albümün özelliğini Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, albüme eklediği mektupta belirtiyor.
Bu fotoğraflar daha önce İstanbul’da sergilendi.
Gazetenin fotoğraf editörü Selahattin Sevi, kitabın hazırlanış ilkesini Dünya Gözüyle Türkiye’de Zaman yazısında özetliyor:
“Projenin çerçevesi baştan belliydi. Fotoğraflar oryantalist olmayacak, folklorik anlayış ve turistik bir yaklaşımla çekilmeyecekti. Türkiye hakkındaki klişe bakışların dışında yeni şeyler söylemekti amacımız. Bunu da en iyi yapabilecek kişiler, sadece kamerasını kullanmakla mahir isimler değil, aynı zamanda hayata bakışı, dünya görüşü ve entelektüel birikimleriyle farklı bir yerde duran fotoğrafçılardı. Mesleki birikimleriyle birlikte düşünsel donanımlarıyla da Türkiye’yi ziyaret etmeleriydi amacımız. (...)
Türkiye’de Zaman / Tile in Turkey için bize ilham veren projelerden birisi de 1940’larda Türk ressamlarının Anadolu’nun dört bir köşesine gönderilerek, Türkiye’yi resimledikleri Yurt Gezileri adıyla düzenlenen çalışma oldu; her ressam seçtiği yöreyi kendi anlayışıyla, stiliyle resimlemişti. Bugün ressam olarak iyi tanıdığımız, eserlerine hayranlık duyduğumuz birçok sanatçı, bu sayede ilk defa böylesine geniş bir ifade imkânı bulmuştu.”
Projeye hangi fotoğrafçılar katıldı?
Jane Evelyn Atwood, Bruno Barbey, Samuel Bollendorff, Eric Bouvet, Kathryn Cook, Claudine Doury, Carolyn Drake, Nikos Economopoulos, Rena Effendi, George Georgiou, Harry Gruyaert, Guillaume Herbaut, Ed Kashi, Massimo Mastrorillo, Steve Mccurry, Davide Monteleone, Christopher Morris, Paolo Pelleğrin, Anders Petersen, Reza, Anthony Suau, Gael Turine, Michel Vanden Eeckhoudt, Ami Vitale, Vanessa Winship.
* * *
FOTOĞRAFLARIN ilgi çekici yanı, ilk kez geldikleri bir ülkeyi objektifleriyle yansıtmaktı. Hem tanıklık edecekler, hem gözlemleyecekler, hem de iz bırakan bir görüntüyü çekeceklerdi.
Sadece fotoğrafı görerek bu albümü yetirince değerlendiremezsiniz.
Fotoğrafçıların çektikleri fotoğrafın serüvenini, tanıştıkları insanları anlatan yazıları da, fotoğraflara bir boyut ve yorum kazandırıyor.
Jane Evelyn Atwood’un Dünyanın Merkezine Yolculuk başlıklı fotoğrafları ve yazısı sanırım albümün önemli yazı ve fotoğraflarından biri.
Bakın izlenimlerine nasıl başlıyor?
“Zonguldak’ta yerin 350 metre altına indiğimde hayatımdaki ilk kömür madeni tecrübemi yaşıyordum. Çekeceğim fotoğraflarda flaş veya parlamaya yol açacak herhangi bir ışık kaynağı kullanmamız yasaktı. Madene ulaştığımda bir hafta önce bir maden işçisinin çöken tavanın altında kalarak hayatını kaybettiğini öğrendim.
Hafif titreyerek, 75 maden işçisine katılıp aşağıya inmek için asansör vazifesi gören eski çelik yapıya tırmandım. Bana büyük gelen madenci giysileri ve geleneksel madenci kasketiyle ilerlemek hayli zor oldu. Yolumu sadece kasketin önündeki fener aydınlatıyordu. Üzerimde hantal bir oksijen tüpü ve iki tane Leica marka fotoğraf makinesi asılıydı.”
Eric Bouvet’nin İstanbul’da Gece Mesaisi, yaşadığımız şehirdeki polisleri çekmiş.
Kathryn Cook, “Sadece Ağaçlar Tarihe Dokunabilir”de, “Türkiye’nin doğusunda yer alan Van Gölü’nün yanı başındaki Ahlat ilçesi çok özel bir yer. Bir kadim medeniyetler merkezi adeta” diyor.
Claudine Doury, Gururlu Duruş adını verdiği fotoğrafları yorumlayan yazısında, makine başındaki tekstil sektöründe çalışan kadınların fotoğrafını çekerken, “Bu bana on yedinci yüzyılda Felemenklerin portrelerini hatırlattı” diyor.
* * *
TÜRKİYE’Yİ, Türkleri, bir yabancı fotoğrafçının objektifinden, kaleminden tanıtan etkileyici bir albüm.
Paylaş