Paylaş
“EDEBİYATÇI MEKTUPLARI” her zaman okurun ilgisini çeker. Şahsen ilgilenmemin birinci sebebi çok önemli olmalarıdır.
Son birkaç gündür elimden düşürmediğim Sözcükler dergisi* 55’inci sayısını “Edebiyatçı Mektupları Özel Sayısı” olarak belirlemiş.
Sadece edebiyatçı değil, diğer sanatçıların mektupları da aynı önemdedir. Peki edebiyatçı mektupları neden ilgi çeker?
Eserlerinin ardındaki bazı edebi ve kişisel gizleri ortaya koyduğu için.
O yazara, hatta herhangi bir eseri yarattığı dönemde yaşadıklarına, ruh hallerine, eseriyle arasındaki ilişkisine ve daha birçok şeye dair sırları içinde barındırdığı için,
Elbette mektup konusundaki tartışmalar, çok zaman kime ait olduğu meselesinde düğümlenir. O mektuplar gönderilene aittir, başkasının onu okumaması gerekir diyenler olduğu kadar kamuoyunun da bilmesi gerektiğini söyleyenler de.
Özelin genele dönüşmesi hoş görülür mü?
İlişkilerdeki sırları içermiyorsa, sadece edebi satıhta kalıyorsa mektuplar elbette yayımlanmalıdır. Gönderen de gönderilen de hayattayken çıkan şair mektuplaşmalarını anımsatmalıyım bu konuda.
Hiç kuşkusuz ölenlerin bıraktıkları mektuplar söz konusuysa zıt fikirler de kendi tutarlılığında geçerlidir.
Sözcükler dergisinin özel sayısı, bunları düşünmeme vesile oldu.
Derginin ilk yazısı hem mektup ve çeşitleri konusunda bilgi veriyor hem de denemenin hayran olduğum lezzetini taşıyor.
Tahir Abacı’nın “Mektuptan E-Posta’ya..” yazısını okuyun.
Bir Mektup Yazdım... bölümü mektup çeşitlerini anlatıyor, hepimiz bu mektuplardan hangisini yazdığımızı düşündürecek bir yazı.
Edebiyatçı mektuplaşmaları, içeriksel olarak da farklı bir boyuttadır. Şimdiki gibi bir telefon ağının olmadığı dönemlerde, bir anın, bir heyecanın bile mektupları yazılırdı. Abidin Dino’nun Melih Cevdet Anday’a gönderdiği resimli mektup gibi. Fethi Naci’nin Giresun Kalesi’nde Orhan Çulfaz’la rakı içerken Melih Cevdet Anday’a mektup göndermesi gibi.
Tarihsel belge olarak önemlidir edebiyatçı mektupları.
Yaşar Kemal’in Güzin Dino’ya, Abidin Dino’ya gönderdiği mektuplar gibi. Abidin Dino’nun özlemleri yanında şiir üzerine düşünceleri de mektuplarında yer alır.
Sevdiğiniz birinin ölümü üzerine ne yaparsınız. Onu nasıl da ararsınız. Uzaktaki bir dostunuzla nasıl anarsınız? Güzin Dino da Abidin Bey’e olan özlemini nasıl gidereceğini sorduğunda; Ferit Edgü, “Abidin Bey’e mektup yazın” der. Güzin Dino da bu öneriyi yerine getirir. Sırası gelmişken altını çizmek istiyorum: Ferit Edgü’nün kuşağı içinde, yakın dostları arasında belirleyici bir rolü vardır. Bir tür zevkli görev dağıtıcısıdır, ilişki belirleyicisidir. Öyle güzel şeyler önerir ki, yaparken bulursunuz kendinizi. İlhan Berk’ten Ferit EDgü’ye mektup da bu görüşümü destekliyor.
Oktay Rifat’ın Cevat Çapan’a yazdığı mektup usta yazarın bütün bir kişiliğini yansıtır.
Tomris Uyar’ın Ferit Edgü’ye mektubundan birkaç satır, dikkatli okuduğunuzda ne çok şeye işaret ediyor: “Bunları sana neden yazdım? Şimdiye kadar yazılanlar/yazdıklarımız bu toplumda öylesine iz bırakmamış ki, artık yalnızca kendi keyfimiz için yazmanın zamanıdır diye, bunu aktarmak için.”
Sadece içerdiği mektuplarla değil, mektup konusundaki genel yazılarla da derginin zenginliğini belirtmek istiyorum.
Mehmet Serdar’ın Yine Yakmış Yar Mektubun Ucunu yazısı,
Tunç Tayanç’ın Bilge Karasu’nun Mektupları,
Yüksel Pazarkaya’nın Mektup Kültürü yazıları ve Yaşar Kemal’e özel bölümde yer alan
Emin Özdemir’in Yaşar Kemal’le Düşlemsel Buluşmalar,
Nazlıhan Ağaç’ın Yaşar Kemal’le Röportaj,
Turgay Fişekçi’nin Yaşar Kemal’li Yıllar yazısı da ihmal edilmemesi gereken yazılar.
(*) Sözcükler, İki Aylık Edebiyat Dergisi, s.: 55, Edebiyatçı Mektupları Özel Sayısı, Mayıs-Haziran 2015.
Paylaş